Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Mart 2019

Silah konuşursa, siyaset susar

40 yıldır Türkiye’nin başına musallat edilmiş olan PKK, barış sürecinde silahı bırakmadı. Recep Tayyip Erdoğan’ın “Baldıran zehiri” içmek pahasına başlattığı “Barış Süreci”ne hiç mi hiç inanmadı. Bunu sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni işgal etmek için bir fırsat olarak gördü ve şehirlerin altını köstebek yuvasına ve silah deposuna çevirdi. PKK’nın sivil uzantısı olarak geçmişten günümüzü kurulan siyasi partiler ve günümüzün HDP’si de silahlı terör örgütü ile arasına mesafe koyamadı. HDP’li olmayan sol görüşlü kimselerin bile belki terörden uzaklaşıp Türk siyasi hayatına katılır düşüncesi ile siyasi arenaya çekmek istediği ve oy verdiği parti, hep teröristlerin arkasında durdu, onları destekledi, hatta terörü överek kutsamaya kalktı.

HDP’li vekil Abdullah Zeydan’ın “PKK sizi tükürüğünde boğar” diye savurduğu tehdit bunun basına yansıyan basit örneklerinden biridir. Mahalli seçimlere AK Parti ile MHP’nin Cumhur İttiakı çatısı altında girmesine karşı, muhalefetteki CHP de onuncu kez kaybetmemek için İyi Parti ile aleni, HDP ve diğer tüm marjinal gruplarla gizli ittifaka gitti.

CHP’nin belediye meclislerinden kontenjan ayırdığı HDP’li ve PKK’lılar birer birer ortaya çıkarılıyor. PKK’yı öven ve terörist başına özgürlük isteyen CHP Antalya adayı Abdulbaki Karaağaç’ı bile savunmaya kalkan Kemal Kılaçdaroğlu’nun kazanmak adına ne kadar tehlikeli oyunlar oynadığını artık kamuoyu bütün açıklığı ile görüyor. Diyarbakır’a gidip, hendeklerin arkasındaki teröristlere “Barikat kuran arkadaşlar” diye seslenen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başkası da beklenemezdi zaten.

Hele hele iki camiyi basarak Yeni Zelenda’da makinalı tüfeklerle Müslümanları katleden bir caninin ardından kalkıp, “İslam dünyasından kaynaklanan terör” cümlesini kurmak, Türklükten, Müslümanlıktan azıcık nasibini almış bir insanın söyleyeceği söz değildir!

CHP’li adayların onca uğraşına rağmen CHP’nin seçimlerde kaybetmesi için Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir başkana sahip olması fazlasıyla yeterlidir. Üzücü olan ise HDP’nin aday göstermediği illerde CHP kontenjanından belediye meclislerine girecek terör uzantılarının bu ülkeye vereceği zarardır. Çünkü onlar davalarından asla taviz vermeden PKK’nın temsilcileri olarak çalışacaklardır. Açık veya örtülü olarak sırtlarını hep silaha dayayacaklardır. Silahın olduğu yerde de siyaset konuşmaz, konuşamaz.

Önceki akşam oturup CNN Türk’te 1,5 saat dikkatli bir şekilde Binali Yıldırım’ı dinledim. Seçildiği takdirde yapacağı işleri anlamaya çalıştım. Anlattıkları, sadece İstanbul’u değil, Türkiye’yi uçuracak projeler. İstanbul’dan başlayıp tüm ülkeye yayılacak, Türkiye’nin kalkınmasını gelişmesini sağlayacak çalışmalar.

Mesela İstanbul’un tüm derelerini ıslah edip, etrafını da yeşillendirmek sel baskını ve taşkınları önlemenin ötesinde, deprem için de önemli bir tedbir. Çünkü Allah göstermesin bir büyük depremde en fazla zarar görecek olan binalar, bu dere yataklarına yakın olanlar… Üstelik buralarda spor yapılacak, şehrin kalabalığında yaşayan insanlar yeşil dokuda nefes alacak…

Nitelikli iş imkânlarını artıracak olması, gençleri bilişim teknolojilerine yönlendirerek yeni teşvikler tanımlama düşüncesi, İSMEK’in daha ilerisinde bir akademik eğitim planlaması önemli hamleler.

Türk filmleri ve dizileri biliyorsunuz sadece komşularımızda değil, tüm dünyada en çok izlenenler arasında. Bu dizilerin çekimini kolaylaştırmak için dev bir film platosu kurmayı düşünmesi de takdire şayan.

Fuar ve kongre turizmini artırarak paralı işadamlarının İstanbul’a gelmesi sağlamayı amaçlaması, sağlık turizmi için düşünceleri, sadece o sektördekileri değil, tüm İstanbul’un, tüm Türkiye’nin kazanmasına yol açacak projeler… Sanırım 1 Nisan, Türkiye için yeni bir başlangıcın ilk adımı olacak.