Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Eylül 2015

Silah, Kitap ve Bayrak

Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde kanlı terör örgütünün işlediği cinayetler, toplumu birbirine kenetliyor. Düne kadar olayları tahlil etmekte zorlananlar bile net tavırlarını koymaya başladı. En çok da bölge insanının duruşu önem arz ediyor. Devletimizin kararlılığını takdir eden vatandaşlarımız, bu kahırlı zamanların geride kalacağı inancında. Seçim atmosferini yaşamaya başladığımız günlerde, bu kesin ve keskin duruşun müspet sonuçlarını 1 Kasım'da göreceğiz inşallah. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi hangi partiden olursa olsun "yerli ve milli" anlayışa sahip olanlar seçilecek, seçilmelidir. Dış ve iç mihraklarla iç içe hareket edenler, kesinlikle mağlup olmaya mahkumdur. Zaten bunun psikolojik mağlubiyetini hissetmeye başladılar. Terörün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sonu yok, kardeşliği bozamayacaklar. Kanla beslenen kara örgütün önü açık değil. Siyasi alanda ve mecliste rahat hareket edebilecekleri halde teröristlerle aralarına mesafe koymayan ve toplumdaki inandırıcılığını yitiren bazı 'cici' siyasiler, inanıyorum ki yakın bir gelecekte aziz milletimiz tarafından bir Osmanlı tokadı ile hak ettikleri cezaya çarptırılacaklar. Akıl, vicdan, yürek ve iman, halkına ihanet eden teröristlerin elindeki silah er geç susturulacak, onlara destek olanlarsa asla affedilmeyecektir.

Bugünlerde aziz şehrimiz İstanbul, yine çok güzel bir kitap fuarıyla gündemde. Beyoğlu Sahaflar Festivali, bu yıl 9'ncu defa Tepebaşı'nda açıldı. İstanbul'da değildim, ama dinlediğim kadarıyla Cuma günü açılışı güzel olmuş. Sohbetlerin festivale eklenmiş olması önemli bir yenilik. Pazar günü Beşir Ayvazoğlu Beyle birlikte bir program gerçekleştirdik. Değerli biyografi yazarı, "Yazarı Yazmak" başlıklı bir konuşma yaptı. Herkes tarafından beğenilen biyografi kitaplarının yazılış hikayesini anlattı. Yönelttiğim sorulara ayrıntılı olarak ve açık yüreklilikle cevaplar verdi. Dikkatli ve bilinçli bir dinleyici kitlesi vardı meydanda. İstifadeli geçen sohbete eşlik ettiler. Sorular sorup katkıda bulundular. Dinleyiciler arasında yazarlar, sahaflar, öğrenciler ve kitap meraklıları vardı. Sahafları bir araya getirerek kültürümüze büyük hizmet eden ve kitapseverleri sevindiren ilgililere yürekten teşekkür ediyorum. Sahaflar Festivali, Kurban Bayramı'ndan sonra da devam edecek. Meraklı dostlara tavsiyem, Tepebaşı'ndaki bu muhteşem güzelliği bir an önce gidip görmeleri ve eski/mez kitapları satın alıp kütüphanelerini zenginleştirmeleridir. Beyoğlu Belediyesinin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür Turizm Bakanlığı ile birlikte düzenlediği festivale 80 sahaf katılıyor. 11 Ekim tarihine kadar 10.00-23.00 saatleri arasında gezilebilecek festivalde asırlık kitaplar, eski dergiler, eskimez yazılar, eski fotoğraflar, film ve tiyatro afişleri, nadide levhalar, mektuplar, kartpostallar ile özel koleksiyonlar standlarda satışa sunuluyor.

Pazar günü İstanbul Yenikapı'da düzenlenen "Bayrak Mitingi" muhteşemdi. 7'den 70'e halkımızın iştirak ettiği, coşkuyla konuşmaları dinlediği miting, aslında milli birlik ve beraberliğimize kastedenlere en güzel cevaptı. Sadece Türk bayrağı vardı. Türkiye'nin ortak değeri olan, rengini şehitlerin kanından alan albayrak. Miting alanından dönen vatandaşlarımızın yüzlerine baktım. O insan selini seyrettim. Kararlı, inançlı ve ne yaptığını bilen insanların yüz ifadeleri vardı hepsinin çehresinde. Kindar değil kararlı, öfkeli değil vakarlı, yılgın değil inançlı bir kalabalık, İstanbul'un dört bir yanını sarmıştı. Güzel ülkemize kastetmek isteyenlere en kuvvetli şamar bu sessiz, vakur, kararlı duruş ve yürüyüştü. İnsanımız demek istemiştir ki, "Ben nice zaferleri kazanan ecdadım gibi gerekirse bayrağımı elime alır, yürürüm." Bu sessiz yürüyüşleri anlamak gerek. Bu sedasız haykırışların hangi anlama geldiğini idrak etmek şart. Zira Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde yedi düveli defeden inanç, bugün de bir avuç teröristi, satılmış bir güruhu rahatlıkla alt edebilecek kudrettedir. Atılan sloganlara baktım. Ayrıştırıcı değil, aksine birleştirici ve bütünleştirici sözler seçilmiş. Parti bayrakları yoktu. Teröre karşı devletimizin ve milletimizin ortak hareketi, kesin ve kararlı tavrı son derece önemliydi. Bu duygu, düşünce ve ümitlerle alandan dönerken daha huzurluydum. Çünkü rehavete kapıldığı sanılan büyük kalabalıklar silkinerek dirilmiş ve yeniden ayağa kalkmıştı.

Türkiye'ye çevrilen silahların sesi elbette kesilecektir. Kitapların sayfaları ise her vakit açılmalıdır. Mübarek bayrağımız her zaman ve her yerde en güzel şekilde dalgalanmalıdır. Sağ eliyle bayrağını yükselden gençlik, kitabı koltuğunun altından hiçbir zaman eksiltmemelidir. Çünkü yaratıcısından kutlu "Oku!" emrini alanlar, bunun gereğini, hikmetini ve mahiyetini bilmektedirler.