Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ağustos 2022

Şiir ve yaşama sevincinin adı: Can Yücel

Coğrafyamızda şiir denilince akla gelen ilk isimlerin başında Can Yücel (21 Ağustos 1926-12 Ağustos 1999) gelmektedir. 23 Yıl önce vefat eden Can Yücel, şiirleriyle aramızda dolaşmaya, bizimle birlikte olmaya ve hayatımıza ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Şiirle ve yaşasm arasında özdeşlik ilişkisi kuran Can Yücel, şöyle demektedir: “Yaşamayı yaşamak istiyorum demiştim/Neylersin ki bu damda bu dem/Ayaklarımda uyaklarımda zincir/Böyle topal koşmalarla geçiyor günlerim/Oysa methetmek gibi olmasın kendimi ama/Yaşamım benim en güzel şiirim.” Can Yücel’in şiirlerinde insan ruhunun ve bedeninin bütün hallerini yalın bir şekilde bulmaktadır. Ruhumuz ve bedenimiz, Can Yücel’in şiirlerinde özgürce dile gelmektedir. Can Yücel’in şiirlerinde ruh vardır, özgürlük vardır, doğa vardır, aşk vardır, umut vardır, barış vardır, tutlku vardır, coşku vardır. Yücel, yaşama sevinciyle dolu bir Anadolulu insan olduğunu söylemektedir: “Dionysos kavmindenim, yani yaşama sevinci veren bir Anadoluluyum.’’ Yücel’in şiirleri, aşkın, umudun, doğanın, inancın, hayatın, insanın ve doğanın yüceltilerek dile geldiği eşsiz eserlerdir.

Yücel, şiiri evren adına yaratıcı faaliyette bulunma olarak görmektedir. Onun için şiir, kozmik müziği, bütünlüğü ve birliği temsil etmektedir. Yücel, şiir ve evren arasında kurduğu ilişkiyi şu sözlerle anlatmaktadır: "Şiir gürültüden müziğe geçmektir. Şiir evrenin -bak kainatın demiyorum- içinde büyük seslerin, molekül ve atomlardan başlayan bütünlüğü, bu bütünlüğün müziğidir. Şairin görevi bu musikiyi kurmaktır. Kozmostan aşağı şiir yazılmaz. Üst tarafı minördür... Harika o ki, insanlar kendi adlarına değil, kainat adına yazarlar. Bütünselliğin dışında şiir yoktur. Hayat ve ölüm de bütündür. Şiir bu bütünden çıkan büyük çılgınlıktır." Gürültünün söze hakim olduğu, doğa-insan bütünlüğünün parçalandığı, insanların kendilerini kainat adına konuşmak yerine ırklarına, mezheplerine, cinsiyetlerine, çıkarlarına, partilerine, putlarına fanatikçe taptıkları vahşilere döndükleri günümüzde Can Yücel’in bu sözlerini tekrar okumaya, anlamaya ve Can Yücel’in dediği gibi kainat adına şiirle konuşmanın yolunu bulmaya ihtiyaç vardır.

Can Yücel, ölümün farkında olarak yaşamı çılgınca seven, hayata sarılan bir şairdir. Yücel, ölüm gerçekliği konusundaki derin kavrayışını Shakespare’in Hamlet oyununda kullandığı "To be or not to be" (olmak ya da olmamak) ifadesini şu orijinal çevirisiyle aslında yeniden yazışıyla ortaya koymaktadır: "Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin.” Yücel, ölüme rağmen yaşama kültürünü şöyle savunmaktadır:"Ölmek için yaşıyoruz, demek daha keyifli. Çünkü ölümü unutmaman, yaşama, yaşadığın ana daha fazla sahip çıkışını getiriyor peşi sıra. Bundan ötürü, ölümle beraber yaşamanın verimli bir hayat tarzı olduğuna inanıyor ve öyle yaşamamanın yarım yaşamak olduğunu iddia ediyorum. İnsan ölümle bitişik yaşarsa, bu ölüm korkusu daha fazla yaşama sahip çıkmaya yol açar. Daha ‘tam’ yaşamayı sağlar.” Can Yücel’in şiirleri, “tam yaşamanın” rehberidirler. Can Yücel, şifa ve hidayeti yaşama sevincinde ve tam yaşamakta bulacağımızı bize göstermektedir.

Körün körüne bağlanarak, nesnelere ve kişilere köle olarak yaşamanın insanı tam olarak yaşamaktan alıkoyduğunun farkında olan Can Yücel, tam olarak yaşamanın yolunu Bağlanmayacaksın şiirinde ortaya koymaktadır: “Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne./"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin./Demeyeceksin işte./Yaşarsın çünkü./Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki./Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın./Ve zaten genellikle o daha az sever seni,/Senin onu sevdiğinden./Çok sevmezsen, çok acımazsın./Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem./Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin./Senin değillermiş gibi davranacaksın./Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın./Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın./Çok eşyan olmayacak mesela evinde./Paldır küldür yürüyebileceksin./İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,/Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin./Gökyüzünü sahipleneceksin,/Güneşi, ayı, yıldızları.../Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak./"O benim." diyeceksin./Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin.../Mesela gökkuşağı senin olacak./İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın./Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın./Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,/Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat./İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

Can Yücel, aşkın ve sevginin sınırsız bir şekilde yaşanması gerektiğine inanmaktadır. Yücel, sevgiliye duyduğu aşkın coşkusunu ve doyumsuzluğunu şöyle anlatmaktadır: “Bir ben sevdim seni... Severmiş gibi değil, Kana kana sevdim seni. Tıka basa ... Sevdim... Dolu dolu sevdim...” Her işin başına sevgiyi koyan Can Yücel için sevgi, en önemli uğraştır.

Can Yücel, yalansız, sade, aykırı ve dolu dolu olarak şiirle yaşadı. “Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi” diyen Yücel’in hayatında şiir vardı. Yaşama sevincini şiirinin merkezine oturtan büyük şairimizi saygıyla, minnetle, sevgiyle ve şiirle anıyorum.