Şiir ve insan
“Şiir, anayasaya aykırıdır” Cemal Süreya
İnsanın en özel tecrübelerinden birisi şiirdir. Hayatı anlamlı, değerli, yaşanılır ve başa çıkılır kılan tecrübelerin başında şiir gelmektedir. Şiir, olmasaydı, dünyamız ve insanlığımız çok fakir ve kurak olurdu. Şiir sayesinde dünya ve insanlık zenginleşmekte, çeşitlenmekte ve gelişmektedir.Goethe, şiirin hayatın çeşitliliğini anlatan yol olduğunu şöyle ifade etmektedir: “Şiirin konuları hiç eksik olmayacaktır; çünkü dünya o kadar büyük, o kadar zengin, yaşam o kadar değişik manzaralı ki… Hiçbir gerçek konu yoktur ki şair onu gereği gibi işlemesini bildiği andan itibaren şiirden yoksun olsun.”Şiir, insanlığın bütün tecrübelerinin anasıdır. Şiir ruhlu olanlar felsefe, sanat ve bilim yapabilir, ahlaki bir ve manevi hayatlar yaşayabilirler. Şiir, insan olmanın tecrübesidir.
Şiir, varlığı, bilgiyi ve değeri ifade etmenin en duyarlı ve düşünceli yoludur. Şiir, bir bilgiyi, varlığı veya değeri sadece anlamamıza katkı sunmaz, aynı zamanda varlık, bilgi ve değer konusunda duygulu ve duyarlı duyarlılıklar oluşturur. Varlık, bilgi ve değer karşısında duyduklarımızda duyarlılığımızı ve duygulululuğumuzu ve düşünceliliğimizi şiir geliştirmekte ve derinleştirmektedir. İncelikli, duyarlı ve duygulu bir hayat yaşamanın yolu şiirden geçmektedir.
Şiirin tek bir mısrasında sayısız anlamlar, mesajlar, duygular, düşünceler ve düşler, bir zihinden öteki zihne geçmektedir. Şiir, zihinler ve ruhlar arası ilişki, mesajlaşma, birleşme ve iletişimdir. Şiir, aslında günlük hayatta yapmış olduğumuz bütün başitleştirmelere, yüzeyselliklere ve sığlıklara büyük bir meydan okumadır. Şiir, dilimizde, düşüncemizde, düşümüzde ve duygularımızda bize hep yeni yolları ve yönleri göstermektedir.Mallarme’nin dediği gibi, “şiir, sözcüklerin dinidir.” Nereye yönümüzü ve yolumuzu çevireceğimizin en iyi rehberi şiirdir.İnsanlık olarak şiir sayesinde ilginç ve yeni bir şeyler söyleme imkanına kavuşuyor, gözden kaçırdıklarımızı yeniden görebiliyoruz.İnsanlık, yüzyıllar öncesinin köhne, küflenmiş ve anlamsız yalanlarına ve yanılsamalarına sarfettiği enerjiyi şiir için sarfetseydi, dünyamız ve insanlığımız, bugün çok daha bir yerde olabilirdi.Köhnemiş ve küflenmiş metinler arasında hayatımızı harcamaktan bıkmış, yorulmuş ve yılmış durumdayız. Şiirin dünyasında hayatımızı ve kendimizi duyarlı bir şekilde yıkayabilir ve yenileyebiliriz. Vitamin olarak şiir, insanı besleyen ve diri tutan bir güce sahiptir.
Şiirin özü, hakikati, iyiyi ve güzelliği bulmaktır. Güzellik, hakikat ve iyilik, insan ötesi ve üstü değildir. Her şeyde insanın değişik yönlerinin tezahür ettiğinin idrak edilmesi, güzelliği, gerçekliği ve iyiliği keşfetmemize yardımcı olabilir.Şiir, var olan her şeye yansıyan insanın kendi kendine ilham etmesi, mesajlaşması ve iletişimidir. Şiir, insan üstü ve ötesi gelen bir mesaj ve ilham değildir. Şiir, her şeyiyle insanidir.Şiir, bize dokunan, düşündüren ve duygulandıran her şeyi dönüştürmekte, gizemli diye üstü örtülen her şeyin üstündeki perdeleri kaldırmaktadır. Şiir, insanın insana ilham etmesidir. Şiir, değiştirmekte ve şeffaflaştırmaktadır.Mesajın ve ilginin söylenme biçimi, şiirin etkisini arttırmaktadır. Şiirsel ifadenin spontane ve doğal bir şekilde anlaşılması, onun en önemli özelliğidir.
İnsanlık olarak çok yaralı durumdayız. Yeni bir terapiye, kendimizi iyileştirmeye ve yapaylıklarımızdan özgürleşmeye ihtiyaç duymaktayız.Bilimden, doğadan, akıldan, sanattan kopmuş durumdayız. Doğadan kopan ve yabancılaşan insanı, yeniden doğayla ilişkilendirecek ve tanıştıracak olan şiirdir. Siyaset, rant ve güç adına söylenilenler, yaklaşmakta olan küresel ekolojik felaket karşısında insanı duyarsızlaştırmakta ve umutsuzlaştırmaktadır. Doğayla ancak şiir yoluyla bir ilişki kurabiliriz.Nicolas Boileau Despéaux’nun dediği gibi, “Şiir sanatı, kendi hareketlerini tabiatın hareketlerine uydurduğu zaman en yüksek derecesini bulur; o zaman, tabiata öyle yaklaşır ki, ikisini birbirinden ayırt edemeyiz.”İyileşmek için şiirin terapi edici gücüne çok ihtiyacımız vardır.
Aşkı anlatmanın ve yaşamanın en sahici yolu şiirdir. Aşkı şiirden daha iyi anlatan bir tecrübe yoktur. İnsanlığın büyük şairi Nazım Hikmet’in Aşk Mönüsü şiiriyle şiirin dünyasına kanatlanalım: “Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin/Sen ülkemin yaz geceleri gibisin/Saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında/Beni unutma/Ah! saklı gülüm/ Sen hem zor hem güzelsin/Şiirlerimin ılıklığında açılmalısın/Sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi/Sen memleketim kadar güzelsin/Ve güzel kal”