Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Temmuz 2022

Şiir tutkusu

Şiire dair söylenmesi gereken en önemli şey, şiirin hayattan ve insandan koparılmamasıdır. Şiir, hayata, insana ve doğaya dairdir. İnsanın, hayatın ve doğanın bütün gerçeklikleri, şiirde yeni şiirsel gerçeklikler olarak karşımıza çıkar. Gerçekten hareketle kullanılan ve var olan her şey gerçekliğin kapsamı içindedir. Şiir, hayatın, insanın ve doğanın gerçekliklerini sınırsızlıklar dünyası olarak işler ve üretir. Şiir sayesinde duyguda, kurguda, düşte, düşüncede gerçekliğe dâhildir.

Şiir, duyularımızı, duygularımızı, düşlerimizi ve duyarlılıklarımızı yeniden değerlendiren, dönüştüren ve kurgulayan bir çabadır. Şiir, gerçeklik üstüne gerçekliktir. Şiir, duyduklarımızı, düşündüklerimizi ve duygularımızı ruhumuzda işleyerek onları ruhsal bir gerçeklik haline getirir. Şiir, fiziksel gerçekçiliğin ruhsal gerçekliğe dönüşmesinin yoludur.

Şiir, insanın, hayatın ve doğanın gerçekliğini dönüştürürken onu kendisine has bir şekilde yapar. Şiir, dönüştürdüğü insani gerçekliğin içine mitolojiyi, felsefeyi, bilimi, ahlakı, tarihi, aileyi, kadını, çocuğu, ağaçları, nehirleri, kısacası insana ve doğaya dair ne varsa hepsini katar. Şiir, insanın, doğanın, bedenin ve hayatın gerçekliklerini dönüştürürken aslında bize onların görüntülerinin ötesine geçmeyi, onların görünmeyen gizemli aşkın boyutlarını ruhumuza göstermeye, aklımızla ve kalbimizle onları görmemize ve yaşamamıza imkân verir.

Şiir, tamamen bireyseldir. Birey, aklıyla, duyularıyla, kalbiyle ve duygularıyla yaşadığı hayatı ve doğayı şiir yoluyla dönüştürmekte ve kurgulamaktadır. Şiirde bireyin yaşadıkları, sezgileri, hayalleri, idealleri, ütopyaları, izlenimleri, fikirleri, algıları, kararları, kanaatleri bir bütün olarak vardır. Şiir, bireyin kendisini mısralara dökmesidir. Şiirde, bireyin bilimsel, tarihsel, felsefi, dinsel, ahlaki, cinsel, sosyal ve kültürel gerçekliğini bir bütün olarak görmek mümkündür. Şiirde gerçeklik ruhta kurulduğundan dolayı aslında şiir ve edebiyat, çağlarını aşan yeni gerçekliklerin habercisidirler. Birçok bilim kurgu romanı, onlarca yıl sonra gerçekleşecek gerçekliklerin, gelişmelerin ve yeniliklerin öncüsüdür. Şiir kurgu eserlerde günümüzün bilimsel ve rutin gerçekliğini aşan yeni soluklar, mesajları ve yolları keşfederiz. Kişinin günlük, doğal, sosyal ve kültürel gerçekliği ile ruhsal gerçekliği birlikte şiir kurguda kendisini gösterir. Bireysel ve kolektif bilinçaltımız ile bilincimiz şiirde birleşir. Bilinçaltı ve bilinci birleştiren şiir, aslında bireyselleşmenin en otantik ürünüdür.

Bilinç ve bilinçaltımızı birleştirmek imkânsızlık düzeyinde zor ve çetin bir meydan okuma demektir. İnsan, bireyselleşme dediğimiz büyük meydan okumaya şiirle karşılık vermektedir. Şiirde, bireyin bütün yetenekleri, kazanımları, kapasitesi, halleri, anlayışları, yorumları ve değerlendirmeleri bulunmaktadır. Bilince ve bilinçaltına dair hiçbir şey, şiirde dışarıda bırakılmaz. Birey, şiirde düşüncelerini, sezgilerini, tasarımlarını, coşkularını, aşklarını, arayışlarını bitmek tükenmeyen bilmeyen bir akış içerisinde ortaya koyar. Bir şiirde iki defa yıkanılmaz. Şiir, sürekli akış ve oluş halinde olan bir varoluş durumunun ifadesidir. Şiir her okunduğunda varoluşumuzu yeniden inşa ederiz. Şiirin yenileyici gücü, akışından kaynaklanmaktadır. Şiir kurgusundaki imgeler ve sesler, bedenimizdeki ve ruhumuzdaki akıp giden gerçekliğin evrene yansımalarıdır.

Şiir, bir ölümsüzlük arayışıdır ve çabasıdır. İnsan, şiiriyle ölümsüzleşmek ve gök kubbede hoş bir sada bırakmak ister. Şiir, gök kubede hoş bir ses bırakmanın en verimli ve yaratıcı yoludur. Yaşadıklarımızı ölümsüzleştirmenin yolu şiirdir. İnsan, şiiri keşfettiğinden beri şiirden vazgeçmemiştir. Şiir şehveti sayesinde insan hayata ve doğaya tutkuyla sarılmıştır. Şiir şehveti, insanın birey olma, kendini gerçekleştirme ve sürekli yeni gerçeklikleri ruhunda inşa etme tutkusudur. Şiir şehveti sayesinde hayatın zorluklarına tahammül edebiliyor ve yaşama tutkumuzu canlı tutabiliyoruz. Şiir şehveti, hayatı yalnız yaşamamaktır. Şiir, doğayla ve insanlıkla beraber insanlığın akış halindeki hikâyesine tutkuda bulunmaya çalışmaktır. Şiir şehveti, bize insan olmanın, doğayla bütünleşmenin ve birey olmanın yolunu göstermektedir.