Şiir Şehir Kahramanmaraş
Kahramanmaraş yetiştirdiği sanatkârlar, bilhassa şair ve yazarlarıyla edebiyat dünyamızda zirvede kalmaya devam ediyor.
Bana sorulsa:
“Ömrünü edebiyatla, şiirle geçiriyorsun. Türkiye’de 81 ilimiz var. Bunlar
arasında ‘Şiir Şehir’ diyebileceğimiz ve birinci seçebileceğimiz memleket
hangisidir?” Bir saniye bile düşünmem, hiç tereddüt etmem, hemen
“Kahramanmaraş” derim. Niçin peki? Çünkü neredeyse Türkiye’de sevilen şairlerin
büyük kısmı bu mübarek şehrimizden çıkıyor da ondan. Kahramanmaraş bir yana
diğer 80 vilayetimiz bir tarafa... Şaka bir yana başta Sultanüşşuara adını
alnının akıyla kazanan “Şairler Sultanı”mız üstat Necip Fazıl Kısakürek’in soyu
Kahramanmaraş’tan geliyor. “Yedi Güzel Adam”ın çoğunun yolu bu şehrimizden
geçmiştir. Karakoç Ailesi var: Abdurrahim, Bahaettin ve kardeşleri… Tabii
sadece şairler çıkmıyor bu güzel şehrimizden. Yazarlar, sanatkârlar, âlimler de
bereketli toprağın has meyveleri olarak ülkemize zenginlik katıyorlar.
MARAŞLI
ŞAİRLER, YAZARLAR ÂLİMLER
Kendisi
de Kahramanmaraş Ekinözü ilçesinde doğan merhum Cemil Çiftçi’nin 2000 yılında
Kitabevi’nden çok güzel bir eseri yayımlanmıştı. İsmi Maraşlı Şairler Yazarlar Âlimler’di. O kitabı incelediğimde,
kültürümüze ve edebiyatımıza mal olmuş birçok şahsiyetin bu şehrimizde
doğduğunu veya yaşadığını öğrenmiştim. Alfabetik olarak hazırlanan eserde, Divan
edebiyatımızın meşhur ve meçhul pek çok şairi ve nasirinin Maraş’ta gözünü
açtığını görmüştüm. Şu isimlere bakar mısınız: Ali Akbaş, Ali Nedim, Tayyib
Atmaca, Erdem Bayazıt, Şevket Bulut, Ali Büyükçapar, Coşkun Çokyiğit, Necip
Evlice, Yüksel Kanar, Abdurrahim Karakoç, Bahaettin Karakoç, İsmail Kıllıoğlu,
Necip Fazıl Kısakürek, Şemsettin Kutlu, Mahzunî Şerif, Alaeddin Özdenören,
Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Ahmet Tevfik Paksu, Sünbülzâde Vehbi, Hilmi
Şahballı, Rüştü Şardağ, Vehbi Vakkasoğlu, Mükrimin Halil Yinanç, Hüseyin
Yorulmaz, Cahit Zarifoğlu, Mevlâna İdris… Bir kısmı ebedî âleme göçmüş, bir
bölümü ise hayatta bu sanatkârların. Ama bunlar ve buraya sığdıramadığımız
yüzlerce isim, bu şehrin suyunu içmiş, ekmeğini yemişlerdir. Yetinmemiş çok
kıymetli şiirler, yazılar yazmışlar, değerli eserlere imza atmışlardır.
Bunca
şair ve yazarın adını anıp da bir şairin eserini terennüm etmemek reva mı? Öyleyse
Erdem Bayazıt’ın Nuri Pakdil’e adadığı “Birazdan Gün Doğacak” şiirinden beş
mısra ile görevimizi yerine getirelim: “Gün doğar rüzgâr eser bulut donanır /
Rahmet şarkısı söyler yağmurlar / Alnınız en soylu isyandır demir külçelere /
Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar / Sessiz bir bombadır konuşur
derinlerde.”
SANATINA
SAHİP ÇIKAN ŞEHİR
Aslında bütün şehirlerimizin böyle kültürel değerleri, şair ve yazarları, sanatkârları var. Ama bazı illerin yöneticileri bu kültürel birikimi önemsemiyor ve kitaplaştırmıyor ne yazık ki. Hâlbuki her şehrimizin idarecileri, kültürümüzü yaşatan, medeniyetimizi dünden bugüne taşıyan ve temayüz etmiş sanatkârlarını mutlaka hatırlamalı, onlar hakkında anma programları düzenlemeli ve seçkin kitaplarla bu irfan mirasını geleceğe emanet etmelidir. Sadece şehirlerin yetişmiş olan şahsiyetleri değil, edebî birikimi de koruma altına alınmalıdır. Ninniler, masallar, türküler, maniler, şarkılar, atasözleri, deyimler, efsaneler ve diğer sözlü hazineler tespit edilip söz dağarcığımız ortaya konulmalıdır. Türkçemizin ihtişamı, saltanatı ve nefaseti ancak bu şekilde tespit edilmelidir. Bu alanda Kahramanmaraş, kendi kıymetini bilen şehirdir. Yapılan pek çok hizmetten sadece birini anmak bile yeter: “Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi.” Şüphesiz bu büyük hizmetlerin gerçekleşmesinde Kahramanmaraş Valimiz Ömer Faruk Coşkun ile şehrimizin Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’ün gayretleri unutulamaz. Milli Eğitim Müdürlüğü’müz ve üniversite yönetimi de bu alanda mutlaka katkılarda bulunmaktadırlar. Zaten bu güzel hizmetler ancak iyi ekiplerin birlikte çalışmasıyla taçlanır ve halkımızın da takdirini toplar. Dolayısıyla Kahramanmaraş kültür sanat alanında örnek bir şehrimizdir ve diğer bütün illerimiz bu vilayetimizi örnek almalıdır.
FAYDALI
YAYINLAR
Bu arada
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi kültür yayıncılığında da dikkat çekiyor. Elime
ulaşan bazı kitaplardan bahsetmem gerekiyor. Zira her bir eser emek mahsulüdür
ve kütüphanelerdeki nadide yerini almaya lâyıktır. Ramazan Avcı’nın hazırladığı
Karacaoğlan’dan Günümüze Kahramanmaraşlı
Şairler kitabı, hem eski hem de günümüzde yaşayan şairleri bize tanıtıyor.
Geniş ufuklu ve objektif bir tarzda kaleme alınan eserin güzel
hususiyetlerinden birisi, adı geçen şairlerin fotoğrafları ile birlikte şiirlerinden
örnekler de bulunuyor. Böylelikle okuyucu, şehirde yetişmiş olan eski/yeni
bütün şairleri bir arada görmekte ve ürünlerini gözden geçirmektedir. Bu
bakımdan Cemil Çiftçi’nin kitabının yanına konulabilecek mühim bir eser daha
kazanmış bulunuyoruz.
MEVLİD-İ
ŞERÎF
Süleyman
Çelebi merhumun meşhur Vesiletü’n Necat
isimli eserinin dışında farklı şairlerin yazdığı mevlidlerin varlığı biliniyor.
Onlardan birini Maraşî Kurrâzâde Nâdirî yazmış. Dr. Gülcan Alıcı’nın
hazırladığı eser, yine Belediyemizin Yayınları arasında vücut bulmuş. Başkan
Güngör, eser ve şairi hakkındaki takdim yazısında şunları söylüyor: “Nadir
Efendi, 19. Yüzyıl Kahramanmaraş’ında Maraş Mahkeme-i Şer’iyyesi’nde görev alan
bir şair. Bu bakımdan edebî bir tür olsa bile, o dönemin Peygamberimizi sevme
biçimini, övmenin usulünü, insanların kıymet verdiği toplumsal ve dinî öğelerin
yapısına dair birçok bilgi elde etmiş oluyoruz.” Nâdirî’den bir beyti
teberrüken okuyalım: “Kendi fi’lim zannederdim çekdiğim derd ü gâmı / Nâdirî
mihnetlere dûçâr eden takdir imiş.”
Arşiv Belgelerine Göre Maraş Milli
Mücadelesi isimli eseri ise Doç. Dr. Erhan Alpaslan hazırlamış. Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın himayesinde neşredilen eser, “Kahramanmaraş’ın
Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 100. Yılı” münasebetiyle kaleme alınmış. Yakın
tarihimize ışık tutan ve ecdadımızın ortaya koyduğu büyük kahramanlığı yansıtan
eser belgeler ve notlarla zenginleştirilmiş. Bilhassa Milli Mücadele yıllarını
merak edenlerin ilk elde okuması ve yararlanması gerekiyor.
EDEBİYAT
TARİHİNE GİRİŞ
Ömer
Yalçınova’nın hazırladığı Kahramanmaraş
Edebiyat Tarihine Giriş, önemli bir inceleme. “Edebiyat Şehri” ve “Şiirin
Başkenti” unvanlarını haklı olarak elinde tutan şehrimize dair titiz bir
araştırma olarak göz dolduruyor. Kitapta, tanınan veya fazla ünlenmemiş 50
Kahramanmaraşlı edebiyatçı bir araya getiriliyor. Bu ediplerimizin ve
şairlerimizin biyografileri okura sunulurken eserlerinden yapılmış bir seçme, hoş
bir güldeste de veriliyor.
7
GÜZEL ADAM’IN MARAŞ’I
Edebiyat
sanat dünyamızın Anadolu’daki temsilcilerinden olan Duran Boz’un editörlüğünü
yaptığı 7 Güzel Adam’ın Maraş’ı bir
başka kıymettar eser. Portre yazılarından meydana gelen kitabın resimlerini
Mehmet Eroğlu yapmış. Resim, şiir, nesir bir araya gelmiş. Hakikaten
birbirinden değerli değerlendirmeler, mektuplar, hatıralar ve portre yazıları
zevkle okunuyor. Üstatları anlatanlar arasında Duran Boz, Arif Ay, Atıf Bedir,
Hüseyin Yorulmaz, Rasim Özdenören, Ömer Erinç, Ali Haydar Haksal da bulunuyor.
GÜL
DAĞLARI
Bedenleriyle
olmasalar da bize bıraktıkları şiirlerle aramızda yaşayan ozanları unutmayanlar
var olsun. İşte iki kıymetli sanatkâr hakkında ortaya konulmuş iki biyografi. Âşık Mahzuni Şerif ve Şiir Dünyası Doç.
Dr. Yılmaz Irmak tarafından halk edebiyatımıza kazandırıldı. Seydahmet
Kutuzman’ın Gül Dağları’nı ise Arif
Bilgin neşre hazırlamış. Her ikisinde de iki mümtaz ozanın hayatı, fikirleri,
idealleri ve şiirleri bir araya getirilmiş bulunuyor. Kutuzman’ın “Sürgün
Geldiler” başlıklı kıtasını okuyalım: “Hatıralar çıktılar bir gün geldiler /
Baktım perperişan yorgun geldiler / Emânet koymuştum avutmamışlar / Yâr kovmuş
onları sürgün geldiler.” 20. Yüzyıl Türk Âşık Tarzı şiir geleneğinin en önemli ve
güçlü temsilcilerinden biri olan Âşık Mahzuni Şerif’ten de birkaç mısra
mırıldanalım. İşte ozanımızın “Türkiye’m” şiirinden iki kıta: “Türkiye’m o
kadar sevdim ki seni / Dört mevsimli toprağına kurbanım / Edirne’de yeşil
Van’da kurumuş / Her bir çeşit yaprağına kurbanım / Mahzuni Şerif’im Türkiye’m
nesin / Büyük çölde tarif olmaz gölgesin / Bir halıda bin çiçekli bahçesin /
İrisine, ufağına kurbanım.” Bütün bu eserleri Kahramanmaraş Büyükşehir
Belediyesi Kültür Yayınları’ndan temin etmek mümkün.
ZAMAN İÇİNDE MARAŞ
Peki bu
şehrimize güzellemeler hep kendi içinden mi yapılıyor. Hayır, başka şehirler de
Kahramanmaraş’a uzaktan da olsa el sallıyor, sevgilerini gönderiyorlar. Mesela Ankara’da
Edebiyat Ortamı Yayınları’ndan çıkan Zaman İçinde Maraş da çok yararlı bir
eser. İsmail Kıllıoğlu kaleme almış. Geçmişten günümüze şehrimizin serencamı,
edebî bir üslup ile kaleme alınmış ve okuyuculara takdim edilmiş. Şehrimiz
tarih sahnesine ne zaman çıktı, hangi uygarlıkları gördü, hangi devletlerin ve
kavimlerin ilgisini çekti? Hititler, Asurlular, Medler, Persler,
Makedonyalılar, Roma, Doğu Roma, İslam, Abbasiler, Hamdaniler ve Türkler’in bu
şehre bakışları nasıl olmuş? Haçlılar’ın Maraş’ı işgali ne zaman olmuş?
Selçuklular, Memluklular, Türkmenlerin Dulkadir Beyliği ve Maraş. Son olarak
20. Yüzyılda şehirde yaşananlar… Millî Mücadele’deki büyük kahramanlık destanı…
Şehirlerin ruhunda mazisini görebilir, en azından hissedebilirsiniz. Bu anlamda
Zaman İçinde Maraş, bizi geniş,
heyecanlı ve düşündürücü nefis bir yolculuğa çıkarıyor.
Bunca
laf ettikten sonra kültür edebiyat ve düşünce dergisi Yitiksöz’den söz etmezsem olmaz. Şehrimizde Duran Boz yönetiminde
hazırlanan Yitiksöz, Anadolu
dergiciliğinin müstesna örneği ve yüz akıdır. Okuyucularına düzenli olarak
ulaşıyor. Rahmetli Süheyl Ünver Edirne için “Ömür biter Edirne bitmez.”
demişti. Galiba Kahramanmaraş için de benzer bir cümle kurabiliriz: “Ömür biter
lakin Maraş’ın şiiri de, sanatı da, medeniyeti de tükenmez.”
Kahramanmaraş’ımıza ve bütün Maraşlılara selam olsun!