Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Şiir değil, sisli bir yazı

Sis kaplamış şehri. Şehir dediysem adı şehir. Yaşadıklarının farkında olmayan insanlar. Azı zengin çoğu fakir. Tamamen kayboluyor hepsi. Ve sis. Bir yorgan gibi örtüyor şehri…

Ne acılar var oysa!

Çamurlu. Eğri büğrü sokak ve caddelerinde insanlar yürüyor. Bir aşağı bir yukarı. Her yer inişli, her yer çıkışlı…

Hayat gibi.

Yüce dağlarla çevrili her yer. Dağlar çok daha güzel. Dağlar. Dağlar hep mi güzel?

Ya insan?

Ve hiç mi olmaz güzeli bu gönlün?

Fakirim evet!

Tek bir girişi ve çıkışı var bu şehrin. Doğum gibi. Ve ölüm gibi. Derin vadiler içinde kalmış Zap suyunu takip ederek. Ve iyice küçülerek bu derin vadilerde. Gidecek bir gönlün varsa. Gidersin…

Ötesi ölüm, yaşarken!

Dağlarda kar var hala. Sümbül’ün başı karlı. Asıl kar ise içimde. Tenim yangın yeri. Üşüyor gönlüm oysa! Yalnızlığın derin karanlıklarında bir başına ben. Tebessüm ederken etrafıma!

Yalnızlık hep mi içimizde?

İnsanlar ölüyor yaşarken. Önce umutları. Sonra bedenleri. Ve bombalar yağıyor önce gönüllere, sonra bedenlere. Ölüm bu kadar kolay mı?

Ölmek değil zor olan.

İblis’i gülerken görmek!

Sümbül Dağı kadar gözönünde

Sümbül Dağı kadar heybetli

Ve Sümbül Dağı kadar

Yalnızım.

Evet!

Ölmek mi zor?

Ölmek mi?

Zor.

Yaşamak!