Şiir Bitti mi Demiştiniz?
Şiir, mutlak hakikati arama serüveninde ötelerden süzülerek şairin ruhuna fısıldanan bir sestir. Ruhun en mahrem hücrelerinde bestelenen bu ilahi ezgi, harflerle nakış nakış düşer kâğıda. Şiire, duyguların gönül imbiğinden söz olarak damıtılmış hâlidir de diyebiliriz.
Şiir, lahuti bir lisanın insanca ifade
edilmesidir. Bu lisanda harfler başka bir surete bürünür, kelimeler daha başka
bir manayı saklar sadrında. Bu lisan ile vücut bulmuş bir mısra, alelade bir
cümle değildir artık. Kendine has bir musikisi, ritmi, ahengi vardır. Ondan
anlamak için onun tekkesinde çile çekmek, erbain çıkarmak gerekir.
Şiir ile ilgili çok şeyler yazıldı.
Şiir bitti denildi. Oysa insan var oldukça şiir de var olacaktır. Kelam var oldukça
şiir de yaşayacaktır. Şiir dosyalarının yayınevlerinin kapılarından geri
döndüğü, şiire ve şaire soğuk bakıldığı bir ortamda Hece Yayınlarından “Derya
ve Meczup” isminde bir şiir kitabı yayınlandı. Kitabın şairi, gazetemiz yazarlarından
Nuray Alper hanımefendi.
Şair, 2010 yılında Akçağ
yayınlarından ödül alarak çıkardığı “Önce Zambakları Çaldılar Uykularımızdan”
isimli şiir kitabından tam on iki yıl sonra “Derya ve Meczup” isimli bu yeni
kitabıyla okurlarının karşısına çıktı. Bu aranın uzunluğunda Nuray Alper’in sık
sık dillendirdiği “acele bir adımdı” sözünün etkisi olmalı... Kitaptaki bazı
şiirleri Hece, Türk Edebiyatı, Edebiyat Ortamı, Edebiyat Bülteni gibi önemli
dergilerde okusak da kitaplaşmış halde yeniden okumak elbette heyecan verici. Atıf
Bedir’in editörlüğünde çıkan 64 sahifelik kitapta on altı şiir bulunuyor. Nuray
Alper, ilk şiir kitabını eşine ithaf ederken bu kitabını da oğlu İbrahim
Ethem’e ithaf etmiş.
Hatırladığımız kadarıyla şairin
ilk kitabında lirik bir samimiyet, yüksek bir heyecan ve bu heyecana müteallik
bir coşkunluk vardı. Nuray Alper bu kitabında ise genel olarak şiir
anlayışındaki ana çizgileri muhafaza ederek şiirlerini daha dingin bir ruh hâliyle
ama hâlâ o eski heyecan ve içtenlikle kaleme almış diyebiliriz. Bir de Arapça,
Farsça kelimeleri içeren dil yapısında ciddi bir sadeleşme göze çarpıyor.
Şair ilk kitabında şiir
anlayışını ve ona nasıl bir aşkla bağlandığını şu şekilde ifade etmişti.
“Can
yurdunun müptelâ kılındığı seyir hâli. Ve kalem ile kelâmın idrakini kaybederek
elleri meçhule itekleyişi şiir. Çocukluğumun hasret yüklü bakışı, gençliğimin
lirik duası, olgunluk çağımın bestelenmemiş gül yaprağı, ömrümün sükût aralığı…
Tutunup rüzgârların eteğine, asırlar öncesine giderek dervişan meclisine
girişim ve kalbimi Lübabe direğinde neşredişim. Hece hece bürüdüğüm örtü şiir;
baharı hicran, sirâcı gece. İçimin kıyılarında gezinerek büyüyen Hû sesi.
Yağmurun gözyaşını yangına dönüştüren azuhâlim, tennure eteklerinde seyre
daldığım arş. Aşk.”
Bu kitabı okuduğumda şairin bu
aşkı yüreğinde daha büyük bir iştiyakla taşıdığını söyleyebiliriz. Heceden
aruza, aruzdan serbest şiire kadar geniş bir yelpazede ustalığın hissedildiği
mısralar bizi adeta şiirin büyülü dünyasında eşsiz bir ziyafete davet ediyor.
Çöl şiiri ile başlayan bu yolculuk karşımıza 16 farklı kapı açmakta. Her şiirde
başka bir iklimi, başka bir duyguyu, bambaşka bir hüznü yaşıyoruz. Ve tüm
şiirleri şairin kendine özgü üslubu ve kendi iç sesiyle dinliyoruz.
Şiir yolunda emin ve kararlı
adımlarla yürüyen Nuray Alper, geleneği ve beslendiği İslami damarı yeni
şiirlerinde de okuruna hissettirmiş. Onun şiirlerinde ateşe atılan Hz.
İbrahim’den balığın karnındaki Hz. Yunus’a, kardeşlerinin kıskançlığına duçar
olan Hz. Yusuf’tan Sevr mağarasındaki Hz. Peygamber’e kadar İslam tarihini,
Kudüs’ten Arakan’a, Doğu Türkistan’a kadar mazlum coğrafyaları iliklerinize
kadar hissediyorsunuz. Bazı şiirler okuruna naat ve mücacaat havası
hissettirirken İstanbul’a yazdığı bir başka şiir de modern bir şehrengiz gibi. “Hasretin
Billur Serenadı” ve “Yeni Tabir” şiirlerinde ustalara vefasını görüyoruz.
Değerli şairimiz Nuray Alper’i bu
güzel kitabı için tebrik ederken, bizi bu müstesna güzellikteki şiirlerle
buluşturan Hece Yayınlarına da teşekkür ederiz.
Sahi birileri şiir bitti mi demişti. O zaman bir zahmet Derya ve Meczub’u okusun. Şiir tekrar başlıyor!