Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2961.47
BIST 100
9676.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Aralık 2022

Sıfır Covid Politikası: Sıfır Özgürlük

Çin, Guangzhou’da dünyanın en büyük karantina depolarını kuruyor. Çıldırmış gibiler. Beyaz giyinmiş sağlık çalışanları, sokağa çıkma yasağı sırasında konut sakinlerinin evlerinden çıkıp gıdaya, temel ihtiyaç maddelerine veya temel tıbbi bakıma erişmelerini engellemek için apartman kapılarını kapatıyor.

Halk isyan etmeye başladı. Haliyle tanklar da sokaklarda görülmeye başlandı. Tam da Klaus Schwab’ın istediği gibi!

Öyle ki sistematik bir dönüşümü(büyük sıfırlama) hedefleyen WEF, komünist Çin'i tüm dünya ülkeleri için “rol "model" ilan etti.

Zira ortada sıfır covid politikası yok, sıfır özgürlük, sıfır sosyal hareketlilik, sosyal kredi sistemi ve sürekli devlet gözetimi var. Bu yüzden yeni dünya hükümeti kapsamında WEF, Çin’i örnek ülke ilan etti.

300’ler Komitesi’nin hedefleri arasında; “Dünyadaki insanların kendilerini kendi başlarına yönetmemeleri için krizler çıkarılacağı ve bu krizlerin Komite tarafından yönetileceği” var.

Bu durum halkları şaşırtacak ve demoralize ettiği gibi halk, kendisine sunulan seçenekler karşısında tam bir duyarsız topluluk haline düşecektir.

Örneğin FEMA’yı bunun için kurdular.

Diğer taraftan 300’ler Komitesi’nin, dünya ekonomisin çöküşünü hızlandırmak ve politik kaos çıkarmak gibi bir hedefi de var.

En önemlisi de ulusal kurumları yok ederek devletleri Birleşmiş Milletler, IMF ve benzeri yeni kurulacak devletler üstü kurumların yönetimi altına sokmak.

Ne diyordu Nicholas Rockefeller; “Küresel bir değişimin eşiğindeyiz. Beklentimiz tam zamanında gelecek bir bunalımdır. Uluslar, Yeni Dünya Düzenini o zaman mecburen kabul edeceklerdir."

Vaktiyle Türkiye Büyükelçiliği görevini de yürüten R. Strausz Hupe ise; “Milli devletleri tarihe gömmek, ABD'nin ve bizim en önemli misyonumuzdur” demişti.

2008 yılında aramızdan ayrılan ve aykırı kimliği ile tanınan George Carlin’i bilir misiniz? Herkes ona gülüyordu ancak Carlin işte bu olan bitenleri tüm çıplağıyla gözler önüne seriyordu.

Küreselci elitin savaş başlattığını söylüyordu. Ve bu savaş hakkında onların hissetmemizi istediği duygu ve düşünceyi reddediyordu. Şöyle diyordu Carlin:

Onlar her şeye sahipler, toprakları, arabaları, çiftlikleri, villaları, şirketleri var. Sonra senato meclisleri, kurumları, hükümet binaları, medya, teknoloji ve aşı şirketleri var.

Duyduğumuz tüm haberler ve bilgiler onların denetiminde geçiyor. Ancak onların ne istediğini biliyoruz.

Başkalarına daha az, kendilerine daha çok istiyorlar. Bu yüzden de eleştirel düşünen, soru soran, sorgulayan, itiraz eden, akıl yürüten, cesur vatandaşlar istemiyorlar.

İyi derecede bilgilendirilmiş ve sağlam eğitim almış insanları istemiyorlar. Çünkü bu onların işine gelmiyor. Çünkü bu onların çıkarlarına aykırı.

Örneğin Çin’in sıfır Covid politikasını eleştirmek ve karşı durmak bugün en çok kime zarar verir? Elbette küresel elitlerin çıkarlarına zarar verir.

Bu yüzdendir ki uslu çalışanlar, itaatkar kitleler, ortalama zekaya sahip pasif kişilikler istiyorlar. Yani daha az maaşla, daha az hakla uzun yıllar çalışmayı alışkanlık haline getirmiş vatandaşlar…

“Çünkü” diyor Carlin, “Onlar büyük bir cemiyete üye ancak siz oraya üye değilsiniz. İşte bu yüzden toplumlar, inanılmaz derecede hasta insanlar tarafından ele geçirilmek isteniyor.”

Ve unutmayın tam da bu yüzden bize anlatılanlarla gerçekte olanlar arasında inanılmaz bir uçurum var.

Bugün toplumlar arası yozlaşmayı derinleştirerek kendilerine yeni bir dünya kurmayı hedefliyorlar. Biz insanlar ne kadar amaçsız, hedefsiz, heyecansız ve inançsız olursak o derecede kolay hükmedilebiliriz.

O yüzden dünyayı kontrol etmenin en etkili yolunu bulmuşlar; zihin kontrolü. Demem o ki, aklımızı başımıza almamız lazım. Bu 300 kişilik psikopat grubun ruhumuza ve aklımıza hükmetmesine izin vermemeliyiz.