Şifanur Özçelik Şirin ile Öyküme Düş'sen
Kaleminin
gölgesinde dinlenen bir yazar ve şair Şifanur
Özçelik Şirin. Muhabbet edeceği insanlar bir bir eksilince hayatından “Aşk
ile Hu” dediği gerçek dost, aşkın hakiki sahibi Allah'a sığınan ve yandıkça
yazan, yazdıkça aşkı ve aşkın sahibini bulan Gönül Ehli bir Dost. Şifanur
Özçelik Şirin “Unutma, insan anlaşılmak ister. Bir çiçekle başlayıp koskoca bir
ormanla can bulur. İşte benim öyküm o an başlar.” diyerek yüreğinde
öykü diye biriktirdiği gül bahçesinden derilmiş hayatın içinden misalleri
sunuyor.
Amatör ruhla
samimi bir edayla gönlündeki güzellikleri öykü diye kaleme alırken bunu
profesyonel bir bakış açısı gözeterek okuruyla buluşturuyor. Ne de güzel diyor:
“Düşününce;
insanın yarına ait, bir beklentisinin, bir hayalinin, bir ümidinin, bir
sevdasının, bir şarkısının, bir öyküsünün olmaması öyle garip, öyle hazin ki!”
Değerli Dostum Şifanur
Özçelik Şirin’in bu duygu ve düşüncelerle kaleme aldığı birbirinden kıymetli ve
anlamlı 21 öykünün yer aldığı Öyküme Düş’sen isimli öykü kitabının ilk baskısı 2022 yılının Ekim ayında KDY
tarafından yapılmıştır.
Okuruna “Kalbim
durmadan çarpar iken Öyküme Düş’sen.” diyor ve “Öykünün kalbine dönelim.”
diye ekliyor. Buyurun o vakit, düşelim Öykü Düş’üne.
Bugünlerde
dünyanın en derin yarası ve acısı olan Gazze ile başlıyor kitabına Şifanur
Hocam. Gazzeli Osman’ın Rüyası!
Gazze'nin içinde bulunduğu içler acısı durumu bir öykü ile dile getiriyor. Dünyanın
gözü önünde yaşanan acıları öykünün gücü ile anlatmaya çalışıyor. Dünyanın kör,
sağır ve dilsiz olduğu, ümmetin üç maymunu oynadığı bu acıya yüreği ve kalemi
yettiğince tercüman oluyor. “Gazze’nin bir gözü hep yaşlı. Barış için
savaşan bir millet olarak adını tarihe yazdıracak şehir. Ellerindeki taş bitene
ve dünyanın vicdanına isabet edene kadar topraklarını savunmaya devam edecek
şehirdir Gazze.” Ümmetin yetimidir Gazze. Bize insan olduğumuzu ve
dahası bir vicdan taşıdığımızı hatırlatır. Tabi görmek isteyene, görebilene!
Gazze’de olduğu
gibi hayatın içinden öykülerle içimize yolculuk yapıyor Şifanur Hanım. Herhangi
bir öyküde kendinizi bulmanız mümkün. Uçarı kaçarı, hayali öyküler yerine evde,
sokakta, hayatın herhangi bir yerinde karşılaşabileceğiniz olayları öyküleştirerek
sunuyor size. Yaşanması mümkün öyküleri
okurken öykünün içinde yol alıyorsunuz.
Bazen
çocukluğumuza götürüyor bizi. Çocukluğumuzun hatırasında silinmeye yüz tutmuş
bir eşya hiç beklemediğimiz bir anda kelimelerin arasından göz kırpıyor. Psikologların
dahi çocukluğumuza indiğinde bulamayacağı hakikatler ilişiveriyor gözümüze. Hemen
çocukluğumuza bir tur düzenliyoruz. Mazi güzel bir anı olarak canlanıyor
gözümüzde. Kaybettiğimiz şeyin ne olduğunu okuduğumuz öykülerden öğrenirken
çocukluğumuzun mahzeninde buluyoruz, bugün kaybettiklerimizi.
Bazı öykülerde
kaybedilenlere duyulan hüzün, özlem ile birleşerek sarmalıyor sizi. Bazen kaybettiklerinizi
anımsıyorsunuz bazen de hala yanınızda iken kıymetlerinin bilinmesi gerektiğini
öğretiyor size. Yokluğun varlığı ile
konuşmak başlı başına zorken bir de bunu başkalarına aktarabilmek bir hayli
güçtür. Şifanur Hanım, hem yokluğun varlığını arayıp buluyor hem de bunu
okuruyla paylaşmaya çalışıyor. Bunu sadelik ve gerçeklikten ödün vermeden
samimi bir şekilde okuruna sunuyor.
Öykü içinde
gerçek, gerçek içinde hayal tadında öyküler bulacaksınız bu kitapta. Yaşanılan
yahut yaşanılması muhtemel olayların sonunu bazen tahmin edebilirken bazen de
ters köşe olacaksınız. Kitabın da kalitesi burada ortaya çıkıyor.
Yazarlar toplumda
gördükleri aksaklıkları, sorunları yazı diliyle anlatır bize. Günün
meselelerine kalemi ve yüreği yettiğince değinir. Şifanur hocam da toplumda
gördüğü bozukluk ve aksaklıkları realist ve sorgulayıcı bir dille öykülerinde
gözler önüne seriyor. Mesela Fransız
Güpürü öyküsünde halimizi ele alırken trajikomik insan örnekleriyle
durumumuza çağın karanlığında fener tutuyor.
Rüya ile gerçek,
hüzün ile umut arasındaki öyküleri okurken sizde gerçeğin düşlerinde yaşıyormuş
hissi uyandırıyor. Kitap ismi ile müsemma; hayatın gerçeklerini düş tadında sunuyor
okuruna. Okuduğunuz öyküler hayatın içinden olduğu için her zaman
karşılaşabileceğiniz örnekleri okurken sıkılmıyorsunuz. Samimi bir anlatımla
okuyucusunu olayın içinde boğmadan bir büyüğünüzün dizinin dibinde öyküleri
dinlediğinizi hissediyorsunuz.
Okurunun bol
olmasını dileyerek Şifanur Hanıma bu eseri için teşekkür ediyorum. Kelamına,
kalemine, yüreğine sağlık…