Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.70
Gram Altın
2975.40
BIST 100
10004.99
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Aralık 2024

​Şiddete de, iftiraya da hayır!

AİLE meselemiz…6284 sıkıntısı… Aileyi korumak, “şiddet” görenleri korumak…

Şiddet söz konusu olduğunda, hak-hukuk söz konusu olduğunda “cinsiyet ayrımı” yapmamak…

Şiddet mağdur ve mağdurelerini korumak…

Bebeğe, çocuğa, gence, yaşlıya, hayvana, bitkiye…

Velhasılı…

Yaratılmışlara “şiddetin” önüne geçmek…

Failleri cezalandırmak…

Tabii…

İftiracıları da cezalandırmak!

Şiddet eylemini somut kriterlere bağlamak…

Her tarafa çekilebilecek kavramları netleştirmek…

Mesela…

“Psikolojik şiddet” kavramının, Anadolu Ruhu’na, hassasiyetlerine aykırı biçimde kullanılmasının önüne geçmek…

Netleştirmek!

Bunların hepsini bir arada yapabiliriz.

Anadolu İrfanı bunu yapabilir.

Batı zihniyeti maddeyi önemser, Aile’yi hiçe sayar.

Biz farklıyız.

Bizde kadının, erkeğin, çocuğun, dedenin, ninenin, diğer aile fertlerinin saygınlıkları vardır.

6284 Sayılı Kanun ve “bağlandığımız” Batı Zihniyeti'nin ürünü düzenlemeleri bir kenara bırakıp…

Yepyeni…

Yerli ve Milli kanunlar yapabiliriz…

Anadolu İrfanı, birikimi bunu rahatlıkla yapabilir.

Dünyanın neresinde olursa olsun bütün ezilenlere sahip çıkan memleketim, asla ve kat’a Batı’ya muhtaç değildir!

Kahpe Batı’nın bize verebileceği “medeniyet dersi” yoktur!

Anadolu Kriterleri, en güzel kriterlerdir!

Yeni Anayasa gibi çok çetrefilli ve engelli bir işe girişen Türkiyemiz, bütün aile fertlerini şiddetten korumaya ve Anadolu Ailesi’ni güçlendirmeye yarayacak düzenlemeler yapamaz mı?

Bunu beceremez mi?

Ne münasebet!

Elbette yapar…

Alâsını yapar Allah’ın izniyle…

SİVİL TOPLUMDAN KATKILAR:

Biz “Aile” meselemiz üzerine yazılar kaleme alıp, konuşmalar yaptıkça, sağ olsunlar sivil toplum kuruluşlarımızın yöneticilerinden katkılar geliyor.

Bunlardan biri de…

Anadolu Eğitim, Kültür ve Bilim Vakfı adlı sivil toplum kuruluşundan gelen rapor…

Ülkemizde Aile’nin Durumu ve Aile Politikaları Raporu.

100 sayfalık kapsamlı raporda, bu alandaki mevcut tablo ve çözüm teklifleri ayrıntılı olarak ele alınıyor.

Bugünkü yazımızda, 6284 Sayılı Kanun’un yol açtığı komplikasyonlara işaret eden bazı örnekleri sıralayacağız kısmetse.

Raporda yer alan birkaç misal:

ÖRNEK- 1

Kocasını herhangi bir sebeple cezalandırmak isteyen kadın, karakola giderek eşinin kendisine şiddet uyguladığını ya da uygulayacağını beyan ettiğinde, kolluk amiri iddianın doğruluğunu sorgulayamaz ve kadının iddiasının gereğini yapıp, eşin müşterek konuttan uzaklaştırılmasına karar verir.

Bu durumdan haberdar olan kocanın kendisini anlatabilme imkânı yok gibidir.

Gerçekte masum olan erkek iftiraya uğramış, evinden atılmış, çocuklarından ayrı bırakılmış ve damgalanmış bir halde bir başına kalır.

Bu durumda utanç, öfke, çaresizlik gibi yıkıcı duyguları yoğun bir şekilde yaşayan erkeğin, sağlıklı kararlar alması, doğru olanı yapması ihtimali oldukça zayıftır.

Bunları yaşayan erkeklerin çok azı sabır gösterip ön görülen süre bitince evine dönebilecek ve aile hayatına bıraktığı yerden devam edebilecektir.

Çoğunluk ise eşine, evliliğine olan güvenini tamamen yitirecek ve evliliği sona erdirme yoluna gidecektir.. Bu duruma düşen erkek, yaşadıklarının sorumlusu olarak gördüğü eşine öfke duyacaktır.

ÖRNEK – 2

Karı koca arasında basit bir sebeple tartışma başlar, kadın öfkeyle 155’i arar ve eşinden şikâyetçi olur. 3-5 dakika sonra siren sesleri eşliğinde bir polis aracı gelir, Siren sesinden dolayı meraka kapılan komşular camlara, balkonlara çıkar ve kocanın polis eşliğinde karakola götürülüşünü izlerler.

‘Kadın döven erkek’ damgasını kaldıramayan koca, daha o gün boşanma davası açar. Eşinin derin pişmanlığına ve yalvarışlarına rağmen evlilik o anda biter.

ÖRNEK 3-

Eşinden boşanmaya karar vermiş olan kadın, dava açmadan önce, eşinin kendisine şiddet uyguladığı şikâyeti ile ilgili mercie başvurur ve eşin kendisine şiddet uyguladığının kayda geçmesini sağlar. Daha sonra boşanma davası açar ve eşinden şiddet gördüğünden bahisle, daha önce alınmış olan tedbir kararını delil olarak sunar. Bu belge, karşı tarafın kusurlu görülmesi için güçlü bir karine teşkil eder ve gerçekte bu hususta masum olan eş, yüklü bir tazminat ve nafaka ödemek durumunda kalır.

Bu şekilde vuku bulan bir boşanma olayının ertesinde, haksızlığa uğrayan eşin, sonucu sühuletle kabul edebilme ihtimali çok azdır.

ÖRNEK 4-

Kadın kocasından şiddet gördüğünden bahisle savcılığa başvurur. Aile mahkemesi kocanın altı ay evden uzaklaştırılmasına hükmeder. Durumu öğrenen koca da savcılığa başvurur ve karısının da kendisine şiddet uyguladığını söyler, şikayetçi olur. Mahkeme kadının altı ay evden uzaklaştırılmasına karar verir. Ailenin müştereken yaşadığı konutu altı ay boş kalır.

NELER YAPILMALI?

Raporu okumaya devam:

“Bütün bu örnekler, son yıllarda sık sık yaşanmış gerçekler arasındadır.

6284 sayılı Kanunun uygulamasından kaynaklanabilecek olumsuzluklara ilişkin, buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu itibarla, öncelikle mağdurun beyanıyla işlem tesis etmekten vazgeçilerek, beyanın gerçeğe uygunluğu tespit edildikten sonra işlem başlatılmalıdır. Acil durumlarda ve riskli hallerde ilk etapta delil aranmaksızın tedbir alınabilir, ancak daha sonra iddianın gerçekliği araştırılmalıdır. Psikolojik ve sözel şiddet ile alkol ve madde kullanımına bağlı şiddet vakalarında mahkeme, failin zorunlu olarak rehabilitasyon ve/veya tedavi programlarına katılmasına hükmedebilmelidir. Hükmün ifası için gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Koruyucu tedbirler, mağduru korumak amacına uygun olarak yeniden tanzim edilmelidir.”

***

Evet dostlar, uzun bir konu…

Alınması gereken başka tedbirler ve atılması gereken başka adımlar da var.

Onlara da işaret ederiz…

AİLE Meselemiz, Beka Meselemiz…

Şiddet kabul edilemez…

ANADOLU AİLESİ’ni yıpratan düzenlemelerin “düzeltilmelerini” talep etmek de, milli görevimizdir.

Bu konular üzerinde durmaya devam edeceğiz kısmetse…

Katkılarınızı bekliyorum.