Şiddet Sarmalında Duruşumuz
Şiddetin tarihi insanlığın kadim tarihi kadar eskidiru2026 u00c2demin çocuklarından Kabil ile başlayan şiddet kesintisiz olarak bugüne kadar süregelmiştir ve görünen o ki, kıyamet sabahına kadar da devam edecektiru2026
Habil'in şiddet karşıtı duruşu Kabil kompleksini gidermeye yeterli olmamıştıru2026
Kin ve kıskançlık kardeş kanına neden olmuştur.
''Onlara u00c2dem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku. Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birinin ki kabul edilmiş, diğerinin ki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) demişti ki: ''Seni mutlaka öldüreceğim.'' (Diğeri de) ''Allah ancak korkup-sakınanlardan kabul eder.
Eğer sen beni öldürmek için elini bana uzatacak olsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.
Şüphesiz, senin kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur.
Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi kolaylaştırdı, böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.'' (Maide, 27-30)
Habil'in adil ve ahlaki duruşu sonucu değiştirmedi ama insanlığın nerede durması gerekliği ile ilgili ilahi öğretinin örnekliğini sunmuş oldu.
Sonuçta herkes kendi sınavını verecektiu2026 Kabilleşenlerle, habilleşenlerin savaşı bitmedi ve bitmeyecektiu2026
Burada biraz da bu konuda insanın doğasına bakmak lazım gelmez mi? İnsanın yapısını bütüncül okumak gerekmez mi? Bakınız insanı yaratan onu nasıl tanımlıyor:
''Hani Rabbin meleklere: 'Muhakkak ben yeryüzünde bir halife var edeceğim.' demişti. Onlar da: 'Biz seni övüp, yüceltir ve(sürekli) takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve orada kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?' dediler. (Allah) ''Şüphesiz, sizin bilmediğinizi ben bilirim.'' dedi. (Bakara, 30)
Demek ki insanın yapısında şiddet potansiyeli bulunuyor. Kuvve-i gadabiye /öfke gücü ile insan sınanıyor.
İşte insanoğlunun sınavı, bu potansiyel ve öfke gücünü vahyin öğretisi ile terbiye ve tezkiye edip, halife misyonuna halel getirmeme ekseninde gerçekleşiyor.
u00c2dem'in çocuklarından, Kabil'den bugüne insanoğlunun en kestirme çözüm yolu olarak şiddete yöneldiklerini görmekteyizu2026
Dün olduğu gibi bugün de dünyamızda şiddetin bin bir çeşidi geçerliliğini sürdürüyoru2026
Evet, şiddeti yöntem edinmiş bir dünyada yaşıyoruzu2026 Artık kimin gücü kime yeterseu2026
Caydırıcı bir gücünüz yoksa ya sizi yok sayarlar ya da yok ederleru2026
Şiddet doğurgandıru2026 Şiddet şiddeti doğuruyoru2026 Böyle olunca da şiddet dur-durak tanımıyor, sürekli yeni boyutlar kazanıyoru2026
Kanı kanla temizlemeye çalışanlar çoğalıyoru2026 Kini kinle yenmeye uğraşanların önü alınamıyoru2026 Kiri kirle temizlemek isteyenlerin ölçüsü kalmıyoru2026
Belli bir aşamadan sonra öfke ateşi önce onu tutuşturanları yakmaya başlıyoru2026 Keskin sirke küpüne zarar verse de kimse umursamıyoru2026
Şiddeti bir davranış biçimi edinenler süreç içerisinde şiddeti bir yaşam biçimine dönüştürüyorlaru2026
Bugün yeryüzünde şiddet sistemleştirildi. Anonimleşen, sistematiği olan şiddet, profesyonel yöntemlerle sürdürülüyoru2026
Artık kaba kuvvete dayalı şiddeti tanımak, tanımlamak, tepki vermek zor değilu2026
Sessiz ve derinden gelen örtülü şiddet daha ciddi bir tehditu2026 Bedene yönelik şiddet geçicidir; fakat ruhları, bilinci hedef alan şiddet kalıcı ve kahredicidiru2026
İçselleştirilen şiddet görünmez hale gelir, insanlar bunu kanıksar; hatta 'kader' olarak algılamaya başlaru2026
Malik bin Nebi'nin yerinde tespiti ile ''sömürülmeye hazır ruh hali'' oluşuru2026
Ruh zedelenmezse beden işkenceye direniru2026 Ruhtaki çökme ve çözülme iç dinamikleri köreltir, iradenin iflasına neden oluru2026
İşte sinsileşen şiddetle sinen yığınlaru2026
Cepheden gelen, meydandan gelen şiddetten değil, medya üzerinden gelen şiddetten ürküyoruzu2026
Mahremiyetlerin afişe edilmesi, değerlerin yozlaştırılması, Müslümanların itibarsızlaştırılması, nesillerin hafızasızlaştırılması nasıl bir şiddeti haber veriyor?
Deriye isabet eden şiddeti geçiyorum; kılcal damarlarımıza, sinir uçlarımıza kadar uzanan şiddete dikkat çekmek istiyorum.
Alay, aşağılama, algı operasyonları, İslamofobi, karalama, çarpıtma kampanyalarının şiddeti hiç hız kesmiyoru2026
Daha da beteri, bu şiddeti uygulayan sömürgeci güçlerin mazlum ve mağdur rolünü oynamalarıu2026 'Yavuz hırsız' pozisyonuna geçmeleriu2026
Maalesef rahmet dini olan İslam şiddet dini olarak dünyaya pazarlanıyoru2026
İslam'ı terörize etme, olmadı karikatürize etme, o da olmadı atomize etme operasyonları süreklilik kazandı.
Böylesi bir atmosferin oluşmasında bazı İslami anlayışların yanlışlıkları veya İslam düşmanlarına verdikleri malzemeler de etkili olduu2026
Cihatla cinayetin ayrımını doğru yapamazsak düşmana açık vermiş oluruz.
Mücadelemizde amaç ve ahlak erozyonunun önüne geçemezsek, değil İslam'ın önünü açmak, İslam'a yük olmaya başlarız.
Bizim savaşımızda öfkemizin de bir ahlakı, bir hukuku varu2026
Eğer İsrail'e olan öfkemiz, yarınlarda fırsatlar elimize geçtiğinde bizi İsrailleştirecekse, İsrail'den ne farkımız kalıru2026
O zaman uğruna bedel ödediğimiz değerlerin ne anlamı kalır? Beşşar Esed'a nefretle tepki verirken, bir gün gelir Esad'laşırsak direnişin amacı nedir?
Yezidi lanetleyip iktidar günlerinde Yezidleşirsek vay bizim halimizeu2026
Buğzumuz da, sevgimiz de Allah için olmalı değil miydi?
Eylemlerimiz kin ve öfkeyle besleniyor, intikam hırsıyla büyüyorsa, büyümenin büyüsü bizi de bozmaya başladı demektiru2026
Adalet ve ahlak bizim vazgeçilmezlerimiz değil mi?
''Ey iman edenler, adil şahitler olarak Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adaletli olun. O takvaya daha yakındır.'' (Maide, 8)
Eğer tepkimiz, muhalefetimiz, direnişimiz adil değilse bizi zalimleştiriru2026
Mağduriyet ve mazlumiyete sığınıp, adaleti ve ahlakı ıskalayamayız, nefretlerimizin kurbanı olamayızu2026
Sakın mazlumken zalim konumuna düşmeyelim.
Yapmamız gereken mazlumiyetten direniş ruhu çıkarmaktıru2026 Mazlumiyetimiz ma'şeri vicdanı harekete geçirmelidiru2026
Aliya İzzetbegoviçin yerinde ifadesi ile ''zalimler bizim öğretmenimiz değildir.''
Kini ve dini aynı kalpte nasıl barındırabiliriz, bilmiyorum!
Kanla abdest alanlar, adalet ve ahlakı nereye koyacaklar, düşünmek lazım!..
İktidar günlerimiz intikam günlerimiz olmamalı!..
Dün dövüldük, sürüldük, sömürüldük şimdi sıra biz de, güç biz de diyemeyizu2026 Adalet ne diyoru2026 Ahlak ne diyoru2026 İlahi ahkam ne diyor, ona bakarızu2026
Yusuf'un ahlakını kuşanırızu2026
Mekke'nin fethi günü, Hz. Muhammed(sav)'in zaferine yüklediği zerafete bakarızu2026
Mekke'nin fethinden daha önemli olanın, Mekkelilerin kalbini fethetmek olduğunu düşünürüzu2026
Rövanş için değil, rahmeti yeryüzüne nasıl yayabiliriz; derdimiz bu olmalı!..
Öfkemizde bir onur, tepkimizde bir takva, savaşımızda bir ölçü olduğunu unutamayızu2026
''Kısasta -bile- hayat vardır'' diye buyuran Rabbimiz bizi dirilişe çağırıyoru2026
Cihadımız insanla İslam arasındaki engelleri gidermeye yöneliktiru2026
Kınayanların kınamasından dolayı cihadı müfredatımızdan çıkaramayızu2026
Omurgasız, savunmasız, cihatsız bir İslam'ın ne hükmü olabilir ki?
Müslümanların elbette caydırıcı bir gücü olacak, ama gücün güdümüne girmeden, güç zehirlenmesine yakalanmadan, Hakkı hakim kılmak, adaleti ayakta tutmak için güçlü olmak gerekiru2026
Cihadcılık değil, cihadu2026 Hakkı ile cihadu2026
''Ve Allah için hakkı ile cihad edinu2026'' (Hacc, 78)
İstismar etmeden, ihanet etmeden, ihmal etmeden, itiraz etmeden Allah içinu2026 Sadece ve sadece Allah için cihad edinu2026
Allah yolunda tüm çaba ve çırpınışların cihad olduğunu unutmadanu2026
Bizim mücadelede ki şiarımız; ne zulmederiz ne de zulmedilmesine müsaade ederizu2026
Ne ezeriz ne de eziliriz.
Biz sefer için varız. Sürüleşmeyiz, sürünmeyiz, sömürgeleşmeyiz, sönükleşmeyizu2026
Son nefesimize kadar Hakkı savunmak zorundayızu2026
İfrat ve tefrite düşmeden itidal üzere kendimizi ifade ederiz.