Şiddet olayları neden artıyor?
Salgın sürecini bir cümleyle özetler misiniz diye sorsalar, “gayr-i tabiileştirme” sürecidir derim. Salgının başından beri insanların tabii ilişkileri büyük ölçüde yara aldı. Herkesin bir diğerini tehdit ve tehlike olarak gördüğü, insanların birbirinden uzaklaştığı tuhaf bir dönemden geçiyoruz.
Bazı profesörlerin medya aracılığıyla korku
pompalaması da insanların psikolojisini derinden etkiledi.
Lancet
Psychiatry tıp dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, dünya genelinde depresyon,
anksiyete ve duygu durum bozukluğu vakaları dörtte bir oranında arttı.
Son aylarda haber bültenleri şiddet olaylarından
geçilmiyor. Kadın cinayetleri, yakarak insan öldürme, darp, gasp, bıçaklama
daha neler neler… Sanki toplumsal bir
cinnet hali geçiriyoruz.
Geçenlerde de Aksaray’da 5. Sınıf öğrencisine şiddet
uygulayan öğretmen haberiyle sarsıldık. Türkiye’de bugüne kadar pek çok dayakçı
öğretmen haberi duymuşsunuzdur.
Ancak pek gündem edilmese de öğrencileri tarafından
öldürülen öğretmenlerimiz de oldu. Ayhan
Kökmen hocamız iki öğrencisi tarafından pompalı tüfekle öldürülmüştü.
Keza Necmettin
Kuyucu hocamız da öğrencisi tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülmüştü.
Korkunç bir şiddet sarmalı içinde olduğumuzu anlatmaya çalışıyorum.
Aksaray’daki vahim hadise hakkında Sayın Valimiz Hamza Aydoğdu ile bir görüşme yaptım.
Hamza Aydoğdu aynı zamanda yıllarını milli eğitim davasına harcamış kaliteli
bir eğitimcidir.
Valimizin anlattığına göre;
Bu
olay 14 Aralık günü gerçekleşiyor. İl Milli Eğitim Müdürü Hacı Ömer Kartal da
daha olayı öğrenir öğrenmez derhal olaya el koyuyor. İki müfettiş
görevlendiriliyor ve öğretmene derslerden el çektiriliyor.
Kurum müdürleri de hemen aileye destek ziyaretlerinde
bulunuyor ve öğrenciye de gerekli olan tüm psikolojik destek anında sağlanıyor.
Tüm bunlar, olay basına yansımadan önce yapılıyor.
Şu anda soruşturma devam ediyor ve öğretmen hakkında
ayrıca bir iddianame hazırlandı. Benim bu olayla ilgili üzüldüğüm iki husus
var.
Olayın
daha en başından beri gerekli tüm adımlar atılmasına rağmen ailenin görüntüleri
basına vermesi, çocuğun psikolojisi açısından olumlu olmamıştır.
Ailenin tüm çabaları nihayetsiz kalır, bir muhatap
bulamazlar ve buna rağmen öğretmene de bir şey yapılmadıysa evet, son çare
olarak bunu basına vermelerinde hiçbir mahsur olmazdı.
Demem o ki şimdi çocukcağız o görüntüleri izleyecek, arkadaşları
da izleyecek… Bunun çocuğu olumsuz yönde etkileyeceğini düşünmeleri gerekirdi.
Bu
öğretmenin yaptığı elbette tasvip edilemez ve böyle kişiliklerin öğretmenlik
yapması kesinlikle sakıncalıdır.
Münferit
bir hadiseden yola çıkarak ülkede hizmet veren 1 milyona yakın eğitimci
arkadaşlarımızın zan altında bırakılmasını da doğru bulmuyorum.
Bu tür hadiselerde genelleme yapılmamalıdır.
Okul söz konusu olduğunda yıllardır söylediğim bir şey
var; artık yeni bir zeminde yeni bir
temelle ve buraya ait değerlerimizle, ahlak, vicdan, irfan sahibi, aklıselim,
kalbiselim bireyler yetiştirecek yeni ve sağlam bir binaya ihtiyacımız var.
Bu vesileyle Aksaray’da Valilik öncülüğünde, diyabet hastası çocuklara sensörlü glikoz
ölçüm cihazı verilecek olmasını büyük bir sevinçle karşıladım. Çocuklar
büyük bir eziyetten kurtuldu. Emeği geçen herkesi kutlarım.
Çocuklar demişken, Pitbull cinsi köpeklerin saldırısında ağır yaralanan 4 yaşındaki Asiye,
bir türlü aklımdan çıkmıyor. Bu kaçıncı saldırı, artık yeter! Pitbull
terörü son bulsun. Çocuklarımız sokaklarda rahatça dolaşabilmesi için ne
gerekiyorsa yapılmalıdır.