Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.87
Gram Altın
2433.61
BIST 100
9797.12
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Ekim 2022

​Şiddet Asrı

“Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,

Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıylesefîl,

Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrârıhayâsızcasına.”

İki dünya savaşı, işgaller, darbeler, terör, anarşi, göç; medeni dünyanın insanlığa armağanı(!)

Bir asır öncesinin “Gözdeleri” bugün de zulüm araçlarını bir hayli geliştirdiler; füzeleriyle, internet siteleriyle insanlığın en kanlı dönemini oluşturmaktalar.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti: “Ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması durumu” olarak tanımlıyor.

Hukuksuzluğun diğer adı: şiddet.

Kılık kıyafet yasağı, psikolojik şiddet…

Çocuğu kaçırıp terörist yapmak, ölüme yol açmak, şiddet..

İslam’ı terör yandaşı göstermek hem fiziki hem psikolojik şiddet…

Ülkelere yaptırımlar uygulamak, güvensizlik oluşturmak, ölüm korkusu yaymak siyasi, ekonomik şiddet…

Korkularla teslim alınmak isteniyoruz.

Mafyatik devletlerin şiddetiyle mücadele etmenin yollarını belirlemek maksadıyla

İslam İşbirliği Teşkilatı Enformasyon Bakanları 21 Ekim’de İstanbul Mecidiye Kasrı’nda toplandı.

Yalan, iftira ve çarpıtmalara karşı İslam dünyasının mücadele yöntemleri üzerinde duruldu.

İnsanlık, algı operasyonlarıyla gerçekleri tersyüz eden devletleşmiş bir yapıyla karşı karşıya…

Bir devletin baş edebileceği bir durum değil, küresel dayanışmayı gerektiriyor.

Barış, kardeşlik, eşitlik, adalet, özgürlük ve çağdaşlık vb. kavramlar üzerinden dimağlar dumura uğratılıyor, darbeler, terör körükleniyor, milyonlar, doğup büyüdükleri topraklardan kopartılıp açlığa ve ölüme mahkûm ediliyor.

“Dünya Beş’ten Büyüktür” gerçeği, “Gözdelerin” yüreklerini yumuşatmasa da vicdan sahiplerinin umutlarını artırmaktadır.

“Emredildiğin gibi dosdoğru ol” gerçekleri söylemeyi, zalime karşı mücadele etmeyi gerektiriyor.

Bir asır önce Çanakkale’de milletin boğazına saldıranlar, bugün de ellerini çekmiş değiller.

Bugün Mehmetçiğe kimyasal silah iftirasını atanların, Türkiye’nin zenginleşmesinden, huzurundan ödleri patlayanların ipleri bu odağın elinde.

Türkiye, tahıl koridoruyla açlığı, kıtlığı önler; kör, sağır olurlar; Karadeniz’de doğal gaz bulur, dudak bükerler, Akdeniz’de haklarını çiğnetmez, Türkiye’yi savaş çığırtkanlığı yapmakla suçlarlar.

Bunlar ki darbeleri alkışlayıp emperyalizmden demokrasi bekleyişindeler.

Tek tip kılık kıyafet, tek düşünce; “demokratik kazanım”, terör örgütleri, “silahlı halk hareketi” olarak kitlelere empoze ediliyor.

Fransa’nın çimento şirketi Lafarge’ın terör örgütlerini fonladığı haberleri de malumun ilanından başka bir şey değil.

Vicdanları betonluyorlar…

Faşizmin, Avrupa kamuoyunu esir almasının göstergesi seçim sonuçlarına yansımıyor mu?

Yeni yasalarla farklı inanç ve kültürler potansiyel tehlike gösterilmiyor mu?

Kapılar, mültecilerin yüzlerine kapatılmıyor mu?

Başörtüsü yasağı, tek başına kadına/topluma yönelik şiddettin ve İslam düşmanlığının göstergesi değil mi?

Türkiye’nin girişimleriyle BM, 15 Mart’ı “Uluslararası İslam Karşıtlığıyla Mücadele Günü” ilan etti.

Büyük bir kazanım…

Uygulanabilirliğini kaybetmiş, hayatın dışında kalmış yasalar var…

Anayasa değişikliği kılık kıyafet serbestisi olarak yapılmalı.

Dolayısıyla 24’üncü madde,“kılık kıyafet” ibaresi getirilerek:

“Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç(kılık kıyafet) ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz” şekline dönüştürülebilir.

Asırlık gündemlerin coğrafyasındayız vesselam…