Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Siber Alemde İnsan

Her gün siber saldırılarla ilgili haberler dünya medyasının gündemini işgal etmektedir. Amerika seçimlerine Rusya'nın siber müdahalede bulunduğuna iddialar sıcak bir şekilde tartışılırken, dünyanın bir çok ülkesine siber saldırıda bulunulduğuna dair haberleri okuyoruz. Siber saldırılara karşı ülkelerin siber ordular kurmak için harekete geçtiği görülmektedir. Ülkemizde de on bin kişilik siber ordunun kurulduğu ifade edilmektedir. Siber güvenliğin hayati bir ihtiyaç haline gediği günümüzde siber güvenlik ve siber politikalar konusunda önemli bir uluslararası konferans, İstanbul'da yapıldı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siber Politikalar Dergisi ve insan Hakları Eğitimi Derneği tarafından Birinci İstanbul Boğaziçi Siber Politikalar ve Siber Güvenlik Konferansı ismiyle 18-21 Mayıs tarihlerinde İstanbul'da yapılan toplantıda siber güvenlik ve politikalar konusu disiplinler arası bir perspektifle ele alındı.

Siber alem, herkesin oraya girdiği, ancak hiç kimsenin orada güvende olmadığı sanal bir ortamdır. İnsanlar, devletler, örgütler ve şirketler, siyasal, ekonomik, ideolojik, askeri ve dinsel mücadelelerini siber aleme taşımaktadırlar. Ülkelerin enerji altyapısını ciddi bir şekilde tahrip etme şeklinde somut sonuçlar doğuran siber saldırılar yoluyla, demokratik sistemin işleyişine çok ciddi bir şekilde müdahale edilebilmekte, insan hakları her açıdan ihlal edilebilmektedir. Siber saldırılar, ülkelerin en kritik altyapılarını hedeflemektedir. Siber tehditler, küresel düzeyde insani güvenliğe yönelik ortaya çıkan en önemli sorun durumundadır. Siber tehdit sonucu ortaya çok ciddi güvenlik sorunlarının çıkması, siber alemin güvenlikçi bir anlayışla ele alınması anlamına gelmemektedir. Hukuk, demokrasi, çoğulculuk ve özgürlük değerleri içinde kalarak siber güvenlik konusunda yeni bir hukuk düzeninin kurulması gerekmektedir.

İnsanlar, siber güvenlik ve siber politika konusunda konuşurken genelde bilgisayar sistemlerinin işleyişi ve hackerler hakkında konuşmaktadırlar. Başka bir ifade ile siber olgusu, bilgisayarlarla ilgili teknik bir soruna indirgenmektedir. Her şeyden önce siber olgunun, bilgisayarlar hakkında değil, insanlarla ilgili olduğu gerçeği anlaşılmalıdır. İnsan kişiliğini, ilişkilerini ve sosyal yapıları radikal bir şekilde değiştiren siber olgusunun insan merkezli bir anlayışla ele alınmasına ihtiyaç vardır.

İnsanın bir toplum içinde yaşamaya ihtiyaç duyan bir varlık olduğu gerçeği, geleneksel olarak vurgulanmaktadır. İnsanın sosyal bir varlık olduğu ifadesi, kişinin ancak toplum içinde diğer insanlarla ilişki kurarak, tanışarak ve dayanışarak insani varoluşunu ve kimliğini gerçekleştireceğini ifade etmektedir. Ancak modern dünyada insan, toplum içinde sosyal bir hayat yaşam yerine, siber alem denilen kurgular dünyasında zamanının çoğunu geçirmektedir. İnsanlar, ticari, ekonomik, eğlence, eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını internet üzerinden karşılamaya çalışmaktadırlar. Bugün, insani sosyal ilişkilerin en büyük katilinin siber alem denilen kurgu olduğunu söyleyebiliriz. Siber aleme dalan ve orada zamanının büyük bölümünü geçiren insan, orada büyük bir değişim geçirmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Siber aleme girip çıkan kişi, çoğu zaman insani varlığının radikal bir şekilde değiştiği, yozlaştığı ve çoraklaştığının farkında değildir.

Siber alemde yaşayan insan, aslında gerçeklikten kopmakta, kurgulardan oluşan bir yanılsamalar dünyasında boğulmaktadır. Siber alem denilen yanılsamalar dünyasında hayatını tüketen günümüz insanı, kendisine dair gerçek anlamda bir insani tecrübe ve hikaye oluşturamamaktadır. Bugün, insana dair insan tarafından söylenmiş sahici söze ve anlatıya ihtiyacımız vardır. İnsanın kendisine ait sahici anlamda söz söyleyememesinin ve anlatı oluşturamamasının temelinde siber alem denilen kurgular dünyasının esaretine girmiş olma gerçeği vardır. Siber alem uğruna insan, kendi gerçekliğinden vazgeçmiştir. Gerçekliğin öldüğü, kurgunun bütün baştan çıkarıcılığıyla egemen olduğu siber alem denilen yanılsamalar dünyasına mahkum olmuş durumdayız. Siber alem (cyberspace) kavramını ilk defa Neuromancer isimli romanında kullanan William Gibson, siber alemi şöyle tanımlamaktadır: "Siber alem, her milletten milyonlarca insanın günlük olarak tecrübe ettiği konsensüsel bir halüsinasyondur."Hepimiz, gönüllü bir şekilde sanal alem denilen halüsinasyona, yani yanılsamaya esir olmuş durumdayız. Din, bilim, sanat, felsefe ve ahlak gibi insanlığımızın yüksek tecrübelerinden vazgeçmiş bulunuyoruz. Siber alem denilen yanılsama, özgürlüğümüz ve güvenliğimizle beraber insani varoluşumuzun önünde de engel oluşturmaktadır.

Siber alem denilen halüsinasyonun içinde kendimizi var kılarak varoluşumuzu gerçekleştirmek mümkün değildir. Siber alemde egemen olan şey, akılsızlık, düşüncesizlik ve gerçek dışılıktır. Akıl ve düşüncenin siber alem denilen halüsinasyonlar dünyasında hiçbir işlevi olmadığı gibi, yeri de yoktur. Akıl ve düşünceye yer olmayan siber alemde, insan kendisini korku içinde bir hiçlik içinde kaybolmuş ve boğulmuş hissetmektedir. Siber tehditlerin enerji altyapısına, devlet kurumlarına, banka hesaplarına ve seçim sistemlerine yönelmesi halinde bireysel ve toplumsal hayatta yaşanabilecek karmaşa halinden söz ediyoruz. Siber alem, en çok insanın psikolojik ve manevi güvenliğini tehdit etmektedir. Siber alem yanılsamasına mahkum olarak yaşamanın sonucu olarak psikolojik ve manevi güvenliğini yitirmek, insanlığın en önemli sorunlarından birini oluşturmaktadır.