Sezai Karakoç Sempozyumu
Diyarbakır, son yılların en büyük organizasyonlarından birine ev sahipliği yaptı.
Uluslararası Sezai Karakoç Sempozyumu
Gerçi Sezai Bey, uluslararası kelimesi yerine “beynelmilel”
kelimesinin tercih edilmesinden yanaydı. Geçtiğimiz günlerde bir yazar dostum
Sezai Karakoç’un Kelime dünyası adlı bir çalışmasından bahisle bunu
söylüyorum. Uluslararası kelimesi de artık
genel geçer bir kaide oldu. İşimiz zor...
Sempozyuma dönersek…
Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır belediyesi, son birkaç
yıldır Diyarbakır’ın fethi yıl dönümü dolayısı ile o hafta içerisinde bir dizi
program ve etkinlik yapıyor. Bu yıl içerisinde vefat eden büyük İslam şairi
Sezai Karakoç’un Diyarbakırlı olması ve Diyarbakırlıların onu rol model alması
için Sezai Karakoç sempozyumu da bu hafta kapsamında bir program olarak
düşünüldü. Bu sempozyum için Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesinin yükünü Cihannüma Dayanışma ve İş Birli Derneği, Ankara Hacı Bayram
Üniversitesi ile Dicle Üniversitesi paylaştı. Diyarbakır’da ilçe belediyeler ve
kaymakamlıklar da bu programa hem maddi hem de manevi desteklerini sundular.
Sempozyuma eski kültür bakanımız ve Ak Parti Genel başkan
vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su, Eski MEB
Müsteşarı –Hacı Bayram Ü. Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin, Dicle Ü. Rektörü Prof.
Dr. Mehmet Karakoç, Cihannüma Derneği Başkanı Av. Rıza Yorulmaz’ın
konuşmalarıyla başladı.
Sempozyum’un yapıldığı yer, Dicle Üniversitesi 15 Temmuz
Kültür ve Kongre Merkezi'ydi. Böyle bir tesisi zannımca ilk defa görüyorum.
Daha önceki sempozyumlarda bazılarını üniversitelerde, amfilerde yapıyorduk.
Bazılarını da otellerde küçük salonlarda icra ediyorduk. Bu kongre merkezinde
her bir salonda aynı anda sekiz oturum yapıldı. Salon isimleri de Sezai Karakoç
üstadı hatırlatacak cinstendi.
Diriliş Salonu, Şahdamar salonu, Çeşmeler salonu, Yitik
Cennet salonu, Mona Roza salonu, Sürgün salonu Leyla ile Mecnun salonu...
Konuşmalarında Sezai Karakoç’u diriliş şairimiz, hak ve
hakikat yolcusu, tüm insanlığı hayra çağıran, iyiliğe davet eden, güzellikler
oluşturmaya çalışan bir dava insanıdır şeklinde tanımlayan Diyarbakır valisi
Ali İhsan Su, eski vali Münir Karaoğlu’ndan devr aldığı “kerem ke” felsefesinin
devam edeceği müjdesini veriyordu. (Kerem ke, Kürtçede kerem et, buyur,
soframız hazır anlamında…)
Kerem ke felsefesinden Diyarbakırlı mütefekkir yazar Dr. Şakir
Diclehan hocamız da bahsetmişti. Onun Diyarbakır halkı kim olursa olsun kapısı çalındığında
muhakkak kerem ke dediklerini söylemesi manidardır. Gönül isterdi ki bu sempozyumun
vücuda gelmesi için her anını takip neden eski vali Münir Karaloğlu Beyin de
orada almasıydı. Olmadı. Kısmet...
Ak Parti genel başkan vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un
konuşmasında şu sözler dikkate değerdi. “Sezai Karakoç, ırkçılığa karşı durdu.
Üçüncü bir yol olan Diriliş Neslini savundu. Amcamın matbaasında Sezai beyin
kitapları çıkardı.”
Sempozyum düzenleme kurulu başkanları Prof. Dr. Yılmaz
Demirhan ve Doç. Dr. Kemal Şamlıoğlu hocalarımıza teşekkür ederken. Bu
sempozyumun en büyük emekçisi Diyarbakır Cihahhüma il başkanımız Dr. Nurettin
Menteş ve ekibine kıymetli meslektaşım Zihni Çapın ve ismini hatırlamadıklarım
diğer arkadaşlara teşekkür ederim.
Sempozyumun son gününde Sezai Karakoç’un memleketi Ergani
yolcusuyuz. Fırsat buldukça oradan da yazarım.