SEYYİD VEHBİ'DE HİKMET ARAYIŞI
Hikmet; Yüce Allah'ın, insanları Hakk yoluna çağırırken Sevgili Peygambere emir ve tavsiye buyurduğu bir davranış ve ifade biçimidir. Nitekim Allah-ü Teala yüce kitabında "Ya Muhammed! Sen Rabbinin yoluna, hikmetle ve güzel öğütle çağır" diye buyurmuştur. Yine bununla beraber kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de "Allah hikmeti kime dilerse ona verir, kime hikmet verilirse muhakkak ki ona çok hayır verilmiştir" denilmiştir.
Tasavvufta ise hikmet u2013kalb-u00ee ilim- babı altında üçe ayrılır. Söz hikmeti, alimlerin; ibadet hikmeti, abidlerin; du00eedar hikmeti ise ariflerindir. Hikmet, Hakk'ın isabetini uygun bulduğu yere konar. O bir kalbe girdi mi aşk ve sevgi menbalarını buldurur. Kalplerin paslarını giderir, parlatır.
Hikmet için ariflerin söylediği şu söz, günümüzde acaba kaç kişide karşılığını bulabilir: "Hikmet kelimesi keramet babından bir gelindir. Dengini bulamazsa babasının evine döner."
Şair Nabi'yi örnek almıştır
Bu müktesebat ışığında Divan edebiyatımızda Şair Nabu00ee ile vücud bulan Hikemu00ee Tarz diğer adıyla Nabu00ee Mektebi kendi döneminde güçlü şairler yetiştirmiştir. Bu şairler arasında Seyyid Vehbu00ee, 1674 yılı civarında İstanbul'da doğar. Babası, büyük alimlerden İmam-zade Mehmet Efendi'nin kethüdası Hacı Ahmed Efendi'dir. Şairimiz anne tarafından soyu ehl-i beytten olan şeyhü'ş-şuyu00fbh Hüsameddin Efendi'ye dayandığı için önceleri Hüsamu00ee mahlasını almıştır. Ancak daha sonra yeni bir mahlas arayan şair, kendisiyle bu konuda görüştüğü hocası Mirza-zade Ahmet Neylu00ee'nin ona "Vehbu00ee" mahlasını uygun görmesinden sonra bu mahlası ömrünün sonuna kadar kullanmıştır. İyi bir öğrenim gören Seyyid Vehbu00ee, dönemin şöhretli bilginlerinden, bu arada Şeyh Mehmed Efendi'den ders almıştır.
Seyyid Vehbu00ee, üzerinde en çok etkisi görülen ve kendisinin de örnek şair aldığı şahsiyet şüphesiz ki Şair Nabu00ee'dir. Nitekim o,
Vehbu00ee nazmında Nabu00ee'ye hayrü'l-halef benem
İrs ile girdi zabtuma mülk-i suhanveru00ee
(Divan s. 679)
Beytiyle kendini edebu00ee mekteplerimizden birinin sahibi olan Nabu00ee'nin en kudretli ve en hayırlı halefi sayarak, Nabu00ee'den sonra onun yerini dolduran şair olduğunu söylemek istemiştir.
Seyyid Vehbi, bir şiirinde dünyanın faniliğinden bahsederken şu hususları dile getirir.
Habab gibi sakın ru00fbzgara aldanma Kalur mı böyle alem harab olmaz mı (Divan,s.672)
Fakat onun bu faniliği biliş bir bedbinliğe dönüşmemiştir. Nitekim bir diğer beytinde buna işaret ederken;
Sen de aklun var ise bir neş'e tahsil et yürü Alemün ta'n etme tiryakisine ayyaşına (Divan,s.648)
Sözleriyle bu fani dünyada alemin tiryakisine, ayyaşına karışmadan huzurlu bir hayat sürmeyi aklın gereği sayan Seyyid Vehbi, aslında fanilikle ile bakilik arasında bir bağ kurar.
Şairimiz Seyyid Vehbu00ee, aşağıdaki beyitlerinde işinin bozulduğundan, hastalığından, ihtiyaçlarından bahseder ve oğlunun mülazemeti için İbrahim Paşa'dan yardım talebinde bulunur:
Geldüm şikeste-beste yine astanene Oğlum kapunda eyler ümu00eed-i mülazemet
(Divan, yk. 56a)
Onun himaye ve tavassutla ilgili başka bir beyti de şöyledir:
Ta'ib gibi Vehbu00ee kulunı dahi unutma
Çün sana dahu00eel oldı anı eyle himayet
(Divan, yk. 59b)
Seyyid Vehbi'nin mesnevi şeklinde tertip edilen Sıhhatnamesi hikmetli sözleri bakımından ilginçtir.
Olduğı degülmidür müsellem
Sultan-ı zamaneru00fbh-ı müsellem
Tab-ı şehe gelmezse ifakat
Mülke nice ola hıfz-ı sıhhat
Bu Sıhhatnamede hiç şüphe yok ki ülkenin yöneticisi hasta olunca, halk da ruhsal olarak bundan etkilenecektir. Zira temeli gevşek olan bir evin sağlam olması beklenemez.
Seyyid Vehbu00ee musıku00ee konusunda üstadı Nabu00ee gibi düşünür ve musıku00eeyi hikmetten sayar, ancak musıku00ee ile ilgilenenleri küçük görmekten geri durmaz. Seyyid Vehbu00ee "Lütfiye"sinde der ki:
Musıku00ee fenni de hikmettendir
İlm-i esbab-ı tabiattendir
Nağmede gerçi nice halet var
Nice dikkat edecek hikmet var
Şevk ile velvele-i avaze
Bülbülün konduğu çokdur saze
Sonuç olarak Seyyid Vehbi'nin Şairliği hakkında şunu söyleyebiliriz. Prof. Dr. Abdülkadir Karahan Hocamızın da ifade ettiği gibi esasen ne Nabu00ee gibi edebu00ee bir mektep kurabilmiş ne de Türk edebiyatında dil üslu00fbp, ifade ve buluş bakımından çağdaşlarını aşan bir üstünlük gösterebilmiştir. Bu yüzden orijinal ve belirli bir kişiliği yakalayamamıştır. Bunun sebebi, kendisinin Nabu00ee mektebine bağlıyken ara sıra Nef'i bazen de Nedim yolunda bocalamasıdır. Bilhassa Lale Devri'ne has zevk ve eğlence dolu toplum hayatının akislerini daha sonraki şiirlerinde sarahatle bulabilmekteyiz.