Seyyah Sinema Akademisi
Geçen yıl Anadolu’da beş ayrı şehre götürülen sinema
atölyesi öğrencilerinden, bu sanata tutunmaya çalışanlar İstanbul’da misafir
edildi. Fakat yok öyle kolay kolay kaykılıp boğazı seyretme… Kısa film
setlerinde ter döktü misafirler. İstanbul bu defa Anadolu’yu birer kısa film
üretme, sanatsal üretim şartıyla ağırladı.
Köpük adlı kısa film için seçilen mekandayız. Terkedilmiş
bahçesi içinde müstakil bir ev. Hikaye gereği ateş yakılmaya çalışılıyor.
Kurguda olmayan ama kaderde olan yağmur ise gelip söndürüyor. Su ateşle kaza
yapıyor. Bu tekrarlanan essah sahne…
Genç yönetmene “Senaryondan bana kısaca bahseder misin?”
dediğimde, -hayatın emekçisi ev kadını üzerinden emeğin sayısız kesintiye
uğrasa da nasıl bir güçle sürdürüldüğünün hikayesini,- yani yaşadığı, gördüğü
hikayeyi yansıtmak istediğini söylüyor. Hepsi heyecanlı. Çünkü bir yıl önce
teori, felsefe ve uygulama ile gerçekleşmiş atölye bu defa verdiği söz üzerinde
dimdik durmuş, “Hadi! İyi senaryosu olanın filmini çekelim!” diyebilmiş. Hassan
b Sabit/HBS Sinema Atölyesi bunu yapan. Arkasında sivil veya resmi kıymetli
destekleriyle yepyeni, tertemiz bir sanata, sinemaya doğru sanatçı ruhları
samimiyetine ve çabasına çağıran bir oluşum. Öğrencilerinin kısa filmleri
festival gezmeye ve ödüllerle dönmeye çoktan başlamış bile… Sadece İstanbul’da
değil, yurt sathına da sinema atölyesi götüren ve sanatında, derdinde ciddi
olanların peşini sürüp destek olmaya devam eden bir yapı. Öyle her şehre sinema
gitmiş olabilir. Sinema atölyesinin gitmiş olması ise bambaşka… Anadolu’nun
gençlerine “Siz de sanat üretebilirsiniz” demekle kalmayıp bunu uygulamış olmak
başka…
Geçen yıl beş farklı şehirde, bizzat katıldığım,
workshoplardan birini üstlendiğim bu sinema atılımında, “İlk Kamera Ağrısı”
adlı bir çalışma yapmıştık. Herkes hayalinde yönetmenliğini yaptığı ilk
filminin afişi ve temasıyla gelmişti. Öyle heyecanlılardı ki… Vur kaç usulü
kısa- kesik felsefi ve onları gönüllü vuracak anlam kurşunlarımın hedefi
kalpleriydi… Ne güzel vurulmuşlar, iddialarından. Fakat ben onlara meseleyi kökünden
hallettiğimi söylemiştim zaten. “Ben” demiştim, “İddiama vurgunum zaten. Siz de
vurulmuşsanız dirliği hakketmişiz demektir.”
Köpük adlı kısa filmin setine misafirim. Yağmuru da
çağırmışlar. Çekimlere başlamak hiç kolay olmadı o yüzden. Yaşamak daha kolay
yaşamın şartlarını yapay olarak oluşturmak ve yaşıyormuş gibi yapmaktan şeklinde
bir cümle kuruyoruz birlikte. Yağmur ısrar ediyor. Ara ara, vakit buldukça HBS
Anadolu workshoplarından tanıştığımız gençlerle yaşam yolculuklarındaki özgün
güzergahlarını eleştiriyoruz. İçlerinden biri önemli ticari araç gereçlerinden
birini satıp kamera aldığını, bu yola düştüğünü söylüyor.
Arkadaşların hepsi HBS Atölyelerinin vat ettiği günlere
gelmenin sevinci ve telaşı içinde. Doğrusu önce beş farklı şehre, daha sonra bütün
bir Anadolu’ya sinema atölyesi götürme konusunda çığır açmış olmak teşekkürü ve
desteği hakkediyor.
Aynı samimiyet, aynı emek önümüzdeki günlerde, yepyeni yedi
şehre daha gidiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün
desteklediği projenin İstanbul’da uyguladığı atölye çalışmaları, etkinlikler,
workshoplar, film okumaları, kısa film ve belgesel çekim çalışmaları yoğunlaştırılmış
bir programla Anadolu şehirlerinde de uygulanacak.
Kimi kesin kimi ihtimalli yeni iller ise şunlar: Gaziantep, Antalya, İzmir, Sakarya, Erzurum, Rize kesin olmakla birlikte, son il; şu üç ilden birisi olacak diyor kuşlar. Ya Van, ya Siirt ve ya Şanlıurfa…