Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 May 2019

Şeytan sağlam arşivcidir…

Hani birileri size istediğini yaptırmak için, zaaflarınızı ele geçirip, hatalarınızı kullanarak; ya dediğimizi yaparsın, ya da önünüze bir dosya atarak; sen bilirsin derler... İşte bunun gibi; tetikte duran şeytan, insanın düşüncelerinde, yaşantısında temiz bir sayfa açılacağında, rahmani yönden müspet gelişmeleri görünce, devreye girer ve önüne bir dosya atar: Sana zulmettiler…

Hakkını yediler…

Kıymetini bilmediler…

Başarılı olmanı istemezler…

Hep onların dediği oluyor…

Rahatı yaşayan onlar, çileyi çeken sen oldun vs. vs… Bunlar şeytanın yem diye oltaya taktıklarıdır... Onun işi oltaya getirmek, akıl sahibin işi de bu oyuna gelmemek.

Konuların hiç bir önemi yoktur. O anki ruh halinizi etkileyecek, insanı hayırlı şeylerden uzaklaştıracak her mevzuda insanın kapalı iç arşivinde yeterince malzeme vardır... Bir yemle açılacak, bir kıvılcımla yanacak yeterli malzeme… Olta şeytandan balıklar – mevzular insan arşivinden... Üstelik insan bunları içinde sanki şeytan için biriktirmiştir, ağırlığını çekmiştir ve şeytana mühimmat olarak sunmuştur; al beni hayırda ilerleme yerimden vur dercesine… Şeytanin saldırdığı alan hiç fark etmez, sadece direksiyon şerre ve yuvarlanmaya yönelik olsunda ne olursa olsun; iş hayatınız, aile hayatınız, dostlarınız, dava arkadaşlarınız, vatanınız, milletiniz ya da siyaset hakkında...

Ellerinizi açmış, vatan için, birlik ve beraberlik isterken, şeytan aklınıza sınava girmiş ve bir yeri kazanamamış evladınızı getirir, ardından bu memlekette birileri nasılda torpille bir yerlere geldiği zehrini boca eder ve bir anda memleket için dua unutturulur o şahıslar hakkında içinizden düşmanca veryansın yapmaya başlarsınız... Kızgın olduğunuz ya da küs olduğunuz birisi için düşünmeye başlarsınız: Nasılsa bu dünya fani ve benimde hatam olmuştur. Bu kızgınlığı, küsü devam ettirmek gereksiz diyerek, yüreğinizde o kişi için yeniden muhabbet musluklarını açmak üzereyken, hoppp! Şeytan devrede: Neden affedeceksin? O sana şunları, bunları demedi mi? Boş ver diyerek, o şahıs hakkında bütün olumsuzlukları süsleyerek, önünüze koyacak ve size geri adım attıracaktır.

İnsan ibadette sebat etmeğe başladıkça, Allah’a yakınlığı arttıkça ve hayatın lezzetleri sadece dünyadan ibaret olmadığının şuuruna vardıkça yine şeytan insan için içerde istif yaptığı arşivden ihlâsı ve sebatı bozacak şeyleri sıralar… Birileri ne güzel eğlenirken, hayatın tadını çıkarırken sen neden bunlarla uğraşıyorsun? Hayatın bütün sıkıntılarını sadece sen mi çekeceksin.

Hiç olmadık zamanda mesela; namazda veya Kur’an okurken ya da bir hakikati dinlerken arşivden eskide yaşanmış olumsuz ve can yakan bir hatırayı tutar çıkarır, tıkacı açılan zehirli gaz bütün ruhu sarar ve ilahi huzur da bilmem kaç şeytan gücünde duygusal deprem başlar…

Böylece şeytan, insanı okuduğu hakikatlerden, girdiği tefekkür seyahatinden, uhrevi olan her şeyden uzaklaştırmak ve aldığınız hazzı bozmak için vesvese fesatlığını kullanarak, hedefine ulaşmış olur. Hatta yer ve zaman bile fark etmez, sizin unutmuş olmanızda fark etmez. En eski bir hadiseyi size detayı ile hatırlatır ve bak der: Nasılda sana bu kötülüğü ve bu sözü kullandı; bu asla affedilemez! Böylece kulluğun yörüngesine girmiş ve bu güzellikten lezzet almaya başlamış insan, adeta arşivden çıkan bir olumsuz ve üzen ya da can yakan hatıranın şeytan tarafından hafızada detayı ile canlandırılması ile hiç aklımızda olmayan o insan için bir anda düşmanlık ruhumuzda fokurdamaya başlar…

Aynada ki yılanın bizi ısırmaması için alacağımız tedbir; içimize atılan bu oltanın ve kıvılcımların vesvese ile şeytanın oyunu olduğunu bilmek, bizi bu tehlikelerden koruyacaktır. Sön sözü Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman’a bırakıyorum: “Nasıl ki âyinede yılanın sureti ısırmaz ve ateşin misali yandırmaz ve murdarın aksi telvis etmez.” Diyor. Demek ki vesvese olduğunu bilmek bu tür tehlikelerden bizi koruyacaktır ve yılan ısırığından bizi koruyacaktır. Allah bizleri şeytanın kötü arşivinden korusun.