Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
Sosyal medya hayatımızın her alanını sarmış durumda. Her yerde ve her an gözümüz ekranlarda, parmaklarımız ekranların üzerinde. Sosyal medyanın etkinliği ortada. Kuvvetli bir propaganda aracı, kuvvetli bir PR yolu durumunda. Kullanmasını bilen herkes içinde önemli bir imkân. Hem bilgilendirme hem de bilgilenmek için.
Her
zaman olduğu gibi sosyal medyada da gerçeklerin bir kısmı kıyıda kenarda
sıkışıp kalıyor. Fakat bu sıkışıp kalan bilgiler yine sosyal medyanın farklı
mecralarında hassas dostlar tarafından önümüze seriliyor.
İşte
bu acıdan whatsapptan iki farklı paylaşım dikkatimi çekti. Dikkatimi çeken
paylaşımlar bugün yaşanmakta olan birçok olayın ve gelişmenin köklerinin
nerelere dayandığını göstermesi açısından büyük önem taşıyor.
Bu
paylaşımlardan biri Turan Kışlakçı’nın Twitter’de “BAE’li aktivist Mazrui,
İsrail Maariv gazetesine verdiği röportajda, Suudi Arabistan’ın Hz.
Peygamber(sas) döneminde Hayber’den kovulan Yahudiler için İsrail’e tazminat
ödemeye ve bazı Yahudilere vatandaşlık verilmesi çağrısında bulundu. Mazrui
Zayed’e yakınlığı ile biliniyor” paylaşımıdır.
Eğer
tarihi süreci ve İslam tarihini bilmezseniz çok basit ve sıradan bir paylaşım
olarak algılanabilir. Fakat Hayber’in İslam dünyası için ne olduğunu bilinirse
bu haberin ne kadar derin bir konuyu taşıdığını daha rahat görürüz. O zaman
bugün Arap dünyasında nelerin niçin döndüğünü çok daha rahat okuyabilirsiniz.
Son
zamanlarda İsrail ile Arap dünyası diye görünen yakınlaşmanın yönetimlerdeki
Yahudi etkisinden ne düzeyde etkilendiğini rahatlıkla görürsünün. Aktivist
Mazrui’nin 1400 yıldır genlerinde taşıdıkları düşmanlıklarının açısını bugün
nasıl çıkarmaya çalıştıklarını görürsünüz. Maalesef önümüzdeki günlerde Hayber
savaşının tazminatını Suudi yönetiminden birilerinin ödemeye kalkması sürpriz
olmaz. Bu teklif aynı zamanda Haber’in Yahudi toprağı olduğu iddiasını da
taşıdığı unutulmamalıdır. Bu yol açılırsa Mekke’nin Fethi ile bölgeden ayrılan
ve bugün dahi İslam adı altında ne kadar İsrailattan uygulama varsa dinden
sayılmasını sağlayan şeyh-molla geçinen gruba da Mekke teslim edilir. Medine’de
ise savaş öncesi yapılan anlaşmaya uymayarak yine Yahudilik kurallarına göre
kelleleri kesilenler içinde tazminat gündeme gelirse şaşırmayız.
Sadece
bununla kalmayarak halen Mekke’de bulunan ve Ebu Cehil’in ve Ebu Leheb’in
torunlarının soyu kurumadı. Bir dostum onların torunlarının halen Kâbe’nin
çevresinde esnaf kılığında Müslümanlara ipek diye polyester, yakut diye camları
nasıl sattıklarından örnekler vermişti.
Yazı
uzayacak. Daha fazla uzatmamak için ikinci paylaşımı sadece özet geçeyim.
El-Cezire program sunucularından Nezih El-Ahdeb’in Arap-İslam dünyasının
durumunu özetleyen yorumu. Ki bu paylaşımda bugün Arap dünyasında düşmanlık
tohumlarının nasıl etkili olduğunu görme imkânı var.
Tekrar
etmekte yarar var. Bugün cereyan eden bölgedeki bütün olay ve gelişmeleri anlamanın
yolu tarihi iyi okumaktan geçiyor.
Yoksa
BAE’nin İsrail’e 1400 yıl önceki olayla ilgili akıl vermesi tesadüfî olamaz. Unutmayalım.
Şeytan her zaman ayrıntıda gizlidir
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun.