Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.84
Gram Altın
2979.73
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Kasım 2013

ŞEYHUL İSLAM (!) EMİN ÇÖLAŞAN

Başörtüsü kamu alanında serbest olalı ve hele bir de Meclis'e gireli, mehhumu muhalifçiler laf yarıştırmaya hemen başladılar bile. Artık bunun üzerinden polemikleirn sona ermesi gerekirken, başörtüsü polemik gündeminin başına "akıl tutulması" denilebilecek tezlerle geliyor.

Mesela, "siyasi bir simge" diyerek başörtüsünün İslam'ın temel inanç umdelerinde bir karşılığı olmadığını, tamamen konjonktürel olarak bugün öne çıkarıldığını iddia edenler var ki, lütfen onlar biraz cahilliklerine bakıp bunu gidersinler. Ama maalesef bunu yapmıyorlar. Bunun son örneklerinden birisi Emin Çölaşan. Konuya dair verdiği fetvalarla Bakalım Şeyhul İslam (!) Emin Çölaşan ne demiş:

"Meclis'e dün itibarıyla dört adet sıkmabaş kelle soktular. Alınlarında bant bile vardı, bol makyajın üzerinde çok yakışmıştı!... Bunlar bir bez parçasına "başörtüsü" diyorlar ve dinimizin gereği olduğunu iddia ediyorlar. Dinimizin neresinde, Kur'an-ı Kerim'in hangi ayetinde "Ey kadınlar, sakın ola ki saç kıllarınızı göstermeyin, saçlarınızı gizleyin" diye bir hüküm olduğunu açıklamaları bir türlü mümkün olmuyor. Kur'an'daki hüküm açık: "Örtünüzü göğsünüze indirin." Yüzyıllar öncesinde çöllerde ilkel bir yaşam süren, ahlak kurallarının yozlaştığı sıcak iklimde memeleri ve her yerleri ortada cıscıbıl gezen kadınlara yönelik u2013ve çok haklı- bir emir. Kur'an'da saç kılları gizlenecek ve hiç kimseye gösterilmeyecek diye bir hüküm yok. Başörtüsü farklıdır, Anadolu ve Türk kadınının geleneğidir. Orada saçları gizleme diye bir husus asla ve kesinlikle yoktur. Bunların bugün açtığı yol, kadınlarımızı adına sıkmabaş denilen bir üniformaya sokmaktır." (Emin Çölaşan, "Sıkmabaş Şov Başladı", Sözcü Gazetesi, 1 Kasım 2013)

Tipik bir başörtüsünü gelenekleştirme, dolayısıyla folklorik hale getirerek onun hüküm bakımından ifade ettiklerini zayıflatma söylemi var. Ben gerçekten artık bunları dinlemekten çok bıktım. Artık lütfen yeni şeylerle gelin. Yok "babam hocaydı", yok "bunlar siyasal amaçlı örtünüyor", "Anadolu kadını farklı" gibi eskimiş ve kabak tadı vermiş sözleri kullanmaktan vazgeçin.

Şeyhul İslam (!) Çölaşan, Kur'an'da "saç kılları gizlenecek ve hiç kimseye gösterilmeyecek" diye ayet aramış. Diğer yandan, örtünmeyi sadece arap kadınlarının cıscıbıl gezmeleri karşısında göğüslerini örtmesi diye tefsir etmiş efendi hazretleri. Başörtüsü, emredildikten sonra, kıllarınızı da göstermeyin diye ayrıca ifade bekliyor. Anlamayana ne desen bir anlam ifade etmez. Bir de şunu merak ettim; acaba günümüzde cıscıbıl olanlar için ne düşünüyor?

Burada bir anımı nakledeyim. Bir müddet önce, öğretim üyesi olan bir Tıpçı ile hasbelkader tanışmıştım. Birkaç sohbetten sonra, bana bir gün telefon edip özel olarak odasında konuşmak istediğini söyledi. Bir ziyaretimde, odasına oturduk. Dolabının iç tarafında bir poşete itina ile sarılmış ve dışarıdan ne olduğu belli olmayan bir kitap çıkardı ve açtı. Bu, bir Kur'an idi. Bana hocam dedi, bana Kur'an'da başörtüsü varsa göster dedi. Nur Suresi'ndeki ilgili ayeti açtım ve ona mealini verdim. O, ısrarla burada "baş" ve "örtü" kelimelerini ayrı ayrı görmek istediğini söyledi. Ben ona bunun böyle olmadığını söyledim. Hoca, baş ve örtü kelimeleri olmadan, başörtüsünün bir emir olmadığı tezinde ısrarlıydı. Ona, Başörtüsünün farzıyyetini ifade eden bu ayette geçen, "Humur" kelimesinin bunu ifade ettiğini belirttim. Ama hoca, kendi görüşünde ısrar ediyordu. En son, şimdi bize "şapkalarınızı giyin" deseler, şapkamızı neremize giyeriz diye sordum? Ve içinde "baş" kelimesi geçmiyor ama diye ekledim.

Ne kadar da Çölaşan'ın itirazlarına benziyor değil mi? Acaba Çölaşan bütün kitapları böyle mi okuyor? Yazdıklarına bakarsak, böyle bir kanaate ulaşabiliriz. Bence Çölaşan'ın eksiği ne? Hazır fetva vermeye başlamışken, Şeyhul İslam'lık (!) namını ona verelim bari.