Sevsinler sizin demokrasinizi!
Tarih, 2016. Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşuyor; “Mardin, Diyarbakır, Van ve Hakkâri’de hizmet yok, yatırım yok ama şiddet var, terör var, çukur var, her türlü illegal yapı var. Bunların derdi bölge insanını huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşatmak değil bunların derdi varsa yoksa ideoloji, yalan, propaganda ve terör. Terör örgütünün lojistik merkezi gibi çalışan bu belediyelerin yöneticileri elbette bunun hesabını verecektir.”
Tarih 2019. Ahmet Davutoğlu bu sefer; "Kısa süre önce gerçekleşen seçimlerle göreve gelen Mardin, Diyarbakır ve Van Belediye Başkanlarının idari tasarrufla görevden alınması demokratik sistemin ruhuna aykırıdır. Seçimle gelenlerin seçimle ayrılması milli irade ilkesinin gereğidir” diyor.
Üç yılda ne değişti?
HDP, PKK ile arasına mesafe koydu da haberimiz mi yok. Bu illerdeki belediyeler terör örgütünün lojistik merkezi gibi çalışmayı bıraktılar da haberimiz mi yok.
Erdoğan’ın sunduğu imkânlarla biri başbakan diğeri cumhurbaşkanı olan bu isimler neden ABD’nin ısrarla silah sevkiyatı yaptığı terör örgütlerinin elini güçlendirecek açıklamalar yapıyor?
Abdullah Gül "Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının ‘bu şekilde’ görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır" dedi.
Aynı Gül, PKK hendek terörüyle Kürtlerin anasından emdikleri sütü burunlarından getirirken; "1990’lı yıllarda yaşananların tekrar yaşanmasının hiçbir faydası ve hiçbir katkısı olmaz. Türkiye’nin, 20 yıl önceki denediklerini deniyor duruma düşmesi hiçbir fayda getirmeyecektir" diyerek 2015 tarihinde de PKK ve HDP’nin yüreğine su serpiyordu.
Gezi militanlarının yüreğine su serptiği gibi!
Devlet, PKK ile mücadele ederken bir belediye başkanı farklı tarihlerde birçok yaralı veya hasta teröristi görev yaptığı hastanede herhangi bir resmi kayda gerek duymaksızın gizli şekilde tedavi ettirip bir de üstüne kırsaldaki teröristlere ilaç ve tıbbi malzeme yardımı sağlayabilir mi?
Sizin demokrasi anlayışınız, “yapabilir mi” diyor.
Bir belediye başkanı, belediyenin resmi sitesindeki Türk bayrağını kaldırıp, terör örgütünün marşında saygı duruşunda bulunabilir mi?
Türk bayrağının kaldırılması hangi demokrasiye uygun düşer?
Terör suçları nedeniyle kamu görevinden ihraç edilen ve yargılaması devam eden birini danışmanlığa getirip ona görevler verebilir mi? Versin karışmayın mı diyorsunuz? Peki, neden?
Size göre; “Bir belediye başkanı eylem hazırlığındaki üç teröristi belediyeye ait araçla taşıyan ve operasyonla etkisiz hale getirilen teröristin defin işlemlerinde de yer alabilir” öyle mi?
Bir belediye, ülkenin diğer bölgelerinden ayrı bir yönetim modelinin parçası haline getirilmek istenir ve terör örgütlerinin illegal faaliyetlerinin aracı haline getirilirse buna demokrasi mi diyeceğiz?
Haklarında "Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapma" suçlarından soruşturma ve kovuşturma yürütülen kişiler, bazı belediyelerde bilerek ve isteyerek belediye başkan adayı gösterildi.
Tamam, bunu biliyoruz ve seçildiler. Peki, seçildikten sonra halkın mahalli ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak yerine bölücü terör örgütünün amaçları, ideolojik söylemleri ve eylemlerini destekler mahiyette faaliyet içerisinde bulunmalarına devlet demokrasi icabı kayıtsız mı kalmalıydı?
HDP, kayyum (eş başkan) atadığında demokrasi, devlet kayyum atadığında faşist mi oluyor? Buna söyleyecek bir lafınız yok mu?
Size mi kaldı emperyalizmin bir numaralı örgütüne destek çıkmak?
“Tayyip Efendi eninde sonunda asılacaktır” ,“Sonu Menderes gibi olacak”, “Katil Erdoğan” türünden tehditler, hakaretler özgürlük ve demokrasi olarak görülecek, devletin gizli bir operasyonunu çarşaf çarşaf yayınlayarak “Lahey yolu göründü” türünden haberler basın hürriyeti sayılacak, teröre destek vermek milletin iradesi olarak takdim edilecek öyle mi?
Sizin demokrasiniz, PKK’yı değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni terör örgütü olarak gördüğünüzde mi bir anlam kazanıyor?
Ülkeyi karalamanın, hedef göstermenin, terörü desteklemenin adına demokrasi, kendi ülkesini savunan yazarlara, siyasetçilere de saray soytarısı ve diktatör yalakası diyeceksiniz. Ve devlet de buna ses çıkarmayacak.
Öyle bir dünya yok efendiler! Öyle bir demokrasi yok! Biz sizin demokrasinizi (ABD), barışınızı (PKK) ve adaletinizi (FETÖ) çok iyi biliriz.