Sevmek yaşamaktır ve yaşatmaktır!
İnsan, sevmekle, inanmakla, umutla, düşle, düşünmekle ve duyarlılıkla hayatını verimli, yaratıcı ve yenilikçi hale getirebilir. Sevmek, hayatımızda en kolay yapabileceğimiz tecrübe değildir. Sevgi, hayatta gerçekleştirilmesi en zor olan şeydir. İnsanın bir sevme potansiyeli vardır. Sevme potansiyelimizi ve yeteneğimizi geliştirdiğimiz ve beslediğimiz takdirde sevgiyle yaşayabilir ve yaşatabiliriz. Günümüzde sevgiden çok söz edilmesine rağmen, insanların sevgi kapasiteleri ve yetenekleri güdük ve körelmiştir. İnsanın sevme kapasitesini ve yeteneğini geliştirmek ve olgunlaştırmak için çaba gösterdiği her gün, sevgi ve sevgililer günüdür. Sevgiyi köreltmemek ve yapaylaştırmamak için emeğe, yüreğe ve cesarete ihtiyaç vardır.
Sevmek, en güzel hayat biçimidir. Sevmeyi bilmeyenler,
hayatı cehaletten, şiddetten ve nefretten oluşan bir cehennem haline
getirirler. Günümüzde şiddet, nefret ve cehalet her tarafı kaplamış durumdadır.
Ortada sanat, bilgi ve sevgi adına bir şey bulunmamaktadır. Siyaset, ekonomi, inanç
ve düşünce adına nefret, şiddet ve cehalet sürekli olarak üretilmektedir.
İnsanların ve toplumların şiddete, nefrete ve cehalete bağımlı olması için her
türlü yol, yöntem ve uygulama yapılmaktadır. Sevmek, müzik gibi hayatı ince
yaşamaktır. Sevmeyi bilmediğimiz takdirde hayatı gürültü, kaos, nefret, şiddet,
yıkım ve buhran olarak yaşamaya mahkum oluruz.
Sevmek, bedenlerimizi, ruhlarımızı ve ilişkilerimizi
anlamayı, tanımayı ve geliştirmeyi gerektirmektedir. Birbirimizin bedenlerine
göstereceğimiz şehveti ve merhameti, birbirimizin ruhlarına da göstermeliyiz.
Bedenlerimiz kadar birbirimizin ruhunu ihmal etmemeyi ve köreltmemeyi şehvetle
ve merhametle yapmalıyız. Bedenlerimizi ve ruhlarımızı şehvetle ve tutkuyla
koruduğumuz, beslediğimiz ve geliştirdiğimiz takdirde birbirimizin hayatına ve
kişiliğine saygı duyarak birlikte birbirini sevebilir, anlayabilir ve
yaşayabiliriz.
Bedenlerimizle, ilişkilerimizle, ruhlarımızla ve
hayatlarımızla ilgilendiğimizi göstermek için diğer insanlara sevdiğimizi
söylüyoruz. İnsanlar birbirine kolayca seni seviyorum demekte, gelişmiş
iletişim araçlarını kullanarak birbirlerine sevgi mesajları atmaktadırlar.
İnsanların birbirlerine seni seviyorum demesi önemlidir, ama yeterli değildir.
Birbirlerine seni seviyorum diyen insanların yapmadığı çok önemli bir eksiklik
vardır. İnsanlar sevgilerini gösterme konusunda yetersiz kalmaktadırlar.
Günümüzde sevgisini gösterme kapasitemizi geliştirmeye ihtiyaç vardır. Sevgi,
sadece söz değildir, aynı zamanda pratiktir. Sevgimizi göstermeden sadece
seviyorum demek, sevginin canlılığını, gerçekliğini, verimliliğini ve ruhunu
tüketmektir.
Sevgi, pasif, donuk ve cansız yaşamak değildir. Sevgi,
canlı, dinamik ve yaratıcı bir şekilde sürekli olarak hayat, toplum ve doğa
karşısında tutum almaktır. Sevgi, hayatın içinde aktif olarak var olmaktır.
Kadın ve erkek, birbirlerinin hayatları içinde birbirlerini var edebiliyorlarsa
birbirlerini seviyorlardır. Kişiler,
birbirlerini hayatlarında var edemedikleri için ilişkileri ve
evlilikleri bitmektedir. Hayatlarımız içinde birbirimizi var etmek, birlikte
dönüşmek, değişmek, yenilenmek ve olgunlaşmak için sürekli olarak çaba içinde
olmak sevgi, anlamına gelmektedir. Sevgi,
diğerini hayatının içinde var etmek olduğu gibi, diğerinin hayatında var olmak
demektir. Birbirlerini yenilemeyen, dönüştürmeyen ve olgunlaştırmayan kişilerin
ilişkilerinde sevgi değil, mekaniklik vardır. Sevgili olduğunu sanan insanların
saatlerce birbirleriyle ilgilenmek yerine cep telefonlarına gömülmeleri,
aslında kişilerin birbirlerini hayatlarında var etme çabalarından vazgeçtiğini
göstermektedir. Sevgi, kadın ve erkeğin önüne birbirini diğerinin hayatında
yeniden var etme şeklinde çetin bir meydan okuma koymaktadır.
Sevginin gücüne olan inanç, günümüzde kaybolmaktadır. İnsanlar,
sevginin gücüne değil, gücün sevgisine inanmakta ve ona köle olmaktadırlar.
Gücün sevgisine köle olmanın çok yıkıcı sonuçları ortaya çıkmaktadır. Gücün
sevgisine köle olanlar, gücün hukukuna, gücün dinine, gücün değerine ve gücün
cehaletine inanmaktadırlar. İktidar saplantısı ve sapkınlığından özgürleşmeden
ve sevginin gücünü hayatımızın merkezine koymadan özgür, barışçıl ve adil bir
hayata kavuşmamız mümkün değildir. Özgürlüğün, barışın ve adaletin yolu,
sevginin gücünden geçmektedir.
Sevginin gücünü, elini tuttuğumda değil yüreğimde kalarak
bana öğreten hayatımın masalı Merve’yi hayatımın her günü çok seviyorum. Yanımdayken
bile seni özlemek, sevginin gücünün bir sonucudur. Ahmet Arif’in dediği gibi
“Seni sevmek Felsefedir, kusursuz İmandır.”Sevmeyi hayatımın tamamı haline
getiren bu masal insana sevgililer gününde seni seviyorum demeyi aklımın ve
varlığımın en soylu davranışı olarak yerine getiriyorum. Herkesin sevgililer
gününü kutluyor, sevgi dolu hayatlar diliyorum.