Sevmek, Sevmeyi Bilmektir
Yepyeni bir yılın eşiğinde umutla, heyecanla, sevinçle, inançla duruyoruz. Sanki karla gelen, mucizevi bir muştu taşıyor da içinde; 2016'nın unutulmak istenen hatıralarını bir dokunuşuyla siliverecek zihinlerimizdenu2026 Kötü mü? Ne olursa olsun hayata iyimser bir beklentiyle bakabilmek ve içimizdeki çocuğu koruyabilmek, kalbimizi karla yıkamak kadar güzel.
2017'ye yaklaştığımız bir sırada gecenin karanlığıyla değil de ay'ın şemailiyle alakadar olmak istedim. Savaşlardan, acılardan, hüzünlerden, ağıtlardan beslenen tüm yazılara çevirerek yüzümü, sevgiyi okumak yenidenu2026 Dokumak iklimine gönlünu2026
Bir süredir, hoyrat sevgilerle buluşmuş olduğumuzu düşünüyorum; savurgan, saygısız, bencilu2026 "Zannetmek" üzerine inşa edilen her sevgi, sadece sevilmeyi merkeze alan perişan bir rüzgaru2026 Zaman içerisinde güven duygusunu tarumar edip, yalnızlığın kıyısına çekiyor ruhu. Mütebessim bir tavrın şefkat bu00fbsesiyle tanışınca sendelememiz ondan. Görüp bilmediği bir duygunun yabancısıdır ya insanu2026 Hiçbir beldede rüya alemi olduğunu hatırlayamadığımız dünya, belki de yolunu kaybetmiş saf bir sevgiyle karşılaşınca, rüyada olduğumuzu düşündürüyor bize. Dünyanın fıtratına aykırı diyoruz, güzelliğin yaratılanda baki durması. Yaşanan her güzelliğe bir mühlet verildiğine inandığımız gibi, inanıyoruz özünde büyük bedeller barındırdığına da kula emanet edilen her güzelliğinu2026 Yahut diyoruz bir sanrı, içimize letafetini damlatan ama dokunmaya kıyamayan bu ahenk, bir çöl serabıu2026
Sanırım burada, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sında kaleme aldığı ve kalbime, aradığı bir cümleyi bulmuş olma hissiyatı yaşatarak "bu kadar güzel anlatılır" dedirttiği o hakikat büyüsüne yer vermeliyim;
"Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal, geçici birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu fakat isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim." (sf. 73)
-Beni anlatmış bu şarkıu2026-
Kürk Mantolu Madonna gibi Kuyucaklı Yusuf'ta da Sabahattin Ali, savruk fikir yapısına rağmen insanın bir kere bulacağı gerçeğine temas eder ve bu "bulmak" eylemini, hassas bir kalbin bütün ömrüne hapseder.
Buna mukabil Nazan Bekiroğlu da Cam Irmağı Taş Gemisi'nde hüzünlü bir nağmeyle dokunur aşka;
"İki suretten biri diğerine aşkın kelimesini sordu; diğeri gülümsedi ve ona aşkın, bu dünyadan olmayan bir zamanda, bütün ruhların toplandığı mekanda, ruhun, sözleştiği ve seviştiği tanışını bu dünyada hatırlaması olduğunu anlattı. Ama, dedi biri, hesapta ruhun, tanışını bu dünyada hiç bulamaması, ona rastlayamaması var. Diğeri, buldum zannedip de yanılmak var, diye ekledi. Bulup da tanıyamamak var dedi biri. Ve ki bulup da onun tarafından hatırlanmamak var diye tanımladı diğeri..."
Sevgiyi bir kelimeye, eyleme, zamana yahut mekana bağımlı kıldık. Onu, istikametini kaybetmiş çaresiz kalplerin slogandan öteye geçmeyen ifadelerinde aradık. Oysa sözün, yükselen bir sesle orantılı tutulması, süku00fbta ne büyük haksızlıktı. Sevgiyi ah, süku00fbttan soyutladık. Sadece dilinde bir ısrar taşıyanların boyunduruğu altına girdi böylece. Hakiki gönül erlerinin kalbinde bir haya olup taşındığını sonradan anlayacaktık. Ezelu00ee bir tanışıklığa karşı sergilenen hürmetkar bir vefa olduğunu dau2026 Kıymetti, cananı can kadar aziz bilmekti ve bu kifayet, izaha ihtiyaç hissetmedi.
Mum ışığına eşlik eden bir iştiyakla kaleme aldım bu yazıyıu2026 Kelimeleri, lambaların altında aramak haksızlık geldi bana. Ya da gecenin nurunu gösterecek o perdeyi aralamamaku2026
Selam ile