'Sevmek cesurların işidir'
Bu aralar posta kutumuzda o kadar çok kitap birikmiş ki, hangisinden başlayacağımı düşünürken başlamak bitirmenin yarısıdır sözüne itimadımdan kapağı ve ismi beni çeken kitaplardan başlıyorum. Bu kitaplardan biri de İstanbul Kitap Fuarında bizatihi tanıştığım ve samimiyetiyle mütebessim olduğum Tuğba Tülin Durdu’nun Sevmek Cesurların İşidir oldu. Kitap 2021 yılının Ocak ayında Kadran Yayınları tarafından yayımlanmış ve 152 sayfadır.
“Birini sevmek için can atan yüreğin, bir
kendine mi zalim?” diye
kapaktaki soruyla bizi karşılayan kitap, siyah zemin üzerine hüzün rengi olan
bayan silüetli sarı renkle kendini ön plana çıkarıyor. Sevgili Yazarımız, “Öyle garip bir hikâyeydi işte…” diyerek
yola koyulurken içten bir merak duygusu uyandırıyor okuyucuda. Daha ilk satırlarından
itibaren okuyucuyu peşi sıra sürükleme iddiasında olan kitabın, sayfaları
çevirdiğiniz zaman iddiasında ne kadar haklı olduğunu görüyorsunuz. Aslında bir
anda okuyup bitirebilmek yerine, içiniz daraldıkça, açıp okumak isteyeceğiniz
bir kitap. Her bir sözü, her bir satırı başlı başına incelemeye tabi tutulacak
kalitede...
Okurla sohbet
edercesine kaleme alınan yazıları okurken yazarın samimiyetini kelimelerden
fark edebiliyorsunuz. Adeta Sevgili Tülin Hanım ile karşılıklı sohbet
ediyormuşsunuz hissi yaşıyorsunuz. Ara ara sorularla da sohbeti canlı tutarken,
vereceğiniz cevabı önemsiyormuşsunuz gibi geliyor. Sorulan sorular aslında bir
bakıma hayatta karşılaştığınız sorunlara karşı sizde iç sorgulama oluşturarak
öz değerlendirme yapmanıza olanak tanıyor.
Yazarımız sorular
sorarken okuyucunun içinde var olan çıranın ışığını yakmak isteyerek bir bakıma
cevabın gayet sade ve basit olduğunu, sorunun devamındaki cümlelerde bize
gösteriyor.
Hayatta hepimizin
başına gelebilecek acıların varlığını gerçeklikten uzaklaşmadan var olduğu
kadarıyla ve abartıdan uzak bir şekilde anlatırken bu acılara karşı direnmek yerine
onlara karşı nasıl davranmanız gerektiğini ve dahası o acılarla nasıl daha da
güçlenebileceğinizi öğretiyor. Küllerinden doğan Anka kuşu misali insanın
acılarından nasıl doğabileceğini en ince ayrıntısına kadar anlatıyor bize
Sevgili Yazarımız.
Acıyla olgunlaşır
insan ve acılar, duyguları tımar eder. Adım adım nasıl olgunlaşması gerektiğini
aşama aşama anlatıyor. Yaralara basarak yükselmek gerektiğini en ince
ayrıntısına kadar işliyor kitapta. Yazarın bu eserini, hüzünlü insanlar için
motivasyon, kaybettiğini düşünenler için bir başucu kitabı olarak
görebilirsiniz.
Ne kaçmak
kurtuluş, ne de gidenin arkasından bakmak çaredir. Her gidenden öğrenecek bir
şey kalmışsa geride üzülmenin gereği kalmamıştır artık. Zamanın tedavi eden
yanını bulmaya başlıyor insan, acıların sonrasında. Yaralara merhem olarak
sürülen zaman ve insanın kendi ruhu iyileştiriyor hazan yaralarını.
Her biri ders
niteliğinde olan sözleri okuyunca, bir an bunu yazan kişinin neler yaşamış
olduğunu düşünmekten alamıyor kendini insan. Bir yaşam koçu edasıyla insanın kalbini
ve zihnini onarırcasına kendiniz için kendinize iyilik yapmanızı istiyor.
Her bir cümle, her
bir söz çerçeveletilip duvara asılacak türden olmuş. Her biri bir deneyimin
ürünü olan, altını çizeceğiniz o kadar çok cümle var ki kitapta. Dili sade,
kelimeler gündelik hayattan ve anlaşılır bir şekilde kullanılmış. Cümleler
gayet manalı ve anlam bütünlüğü içinde yerli yerinde olmuş.
Öfke ile merhamet,
umut ile karamsarlık arasında bir yerde durarak okurun iç aydınlatma lambasını,
insanın kendisinin yakması gerektiğini usul usul ve tane tane anlatıyor. Bazen
hayatta karşılaşılan sorunlara odaklanarak, onun insana katabileceği olumlu
yanları, güzel tarafları gözler önüne seriyor. Bunun adına Polyannacılık denilmese
de kötülüklerin içerisindeki iyilikleri görebilme erdemini sunuyor.
Günlük ve anlatı
tadında bu kitabı okurken, kendi yaralarınızı, mutluluklarınızı, hüzünlerinizi,
gözyaşlarınızı, sevinçlerinizi, kaybedişlerinizi, kazançlarınızı, velhasıl
adına yaşamak dediğiniz her ne varsa, hepsini bulacaksınız. Sayın Yazarımız,
özelde sevgi, genelde ise hayat olarak nitelendirdiği ne varsa, kitabın içine
usulca serpiştirmiş ve kendinize en uygun olanını yine sizin bulup çıkarmanızı istiyor.
Yaşadığınız ne ise ona uygun olanını da kitabı okuyunca doğal olarak buluyorsunuz.
Aslında kitabı,
Zümrüdüanka’nın hikâyesinde özetliyor Yazarımız. Yedi vadi imtihanını geçip
başarabilenlerin her biri küllerinden yeniden doğan Anka Kuşu olur. Bunu
anlamak için de kitabı okumanız gerekiyor. Kitapla ilgili daha fazla ayrıntıya
girmeden sözün özü diyor ve kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Kalemine, yüreğine
sağlık Sayın Tuğba Tülin Durdu. Okuyacaklara keyifli okumalar diliyorum.