Seviyeli muhalefet ve Yeniden Refah Kongresi
Neler gördük neler...
Muhalefet ağır toplarından biri…
Milletin gözünün içine baka baka,
“İktidar doğru yapsa da biz doğru demeyiz!” demedi mi!
Bu mudur yani?..
Sen, “doğru”ya da, “yanlış”a da “yanlış” diyorsan…
Ne zaman “doğru”, ne zaman “yalan” söylediğini kim, nereden bilecek?..
Muhalefet anlayışlarının, “Doğruya da yanlışa da yanlış demek!” esasına yaslandığını ilân eden bir politikacı tabanını “ne” yerine koymuş olur?..
Vatanseverlik, “milli menfaatlerimize” uygun bulunan icraatların desteklenmesini gerektirmez mi?
“Bu iktidar gitsin de ne olursa olsun!” zihniyeti nasıl bir zihniyettir?..
Birçok AK Partiliden “Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen muhalefet anlayışı, hem ülkenin hem de partimizin yararınadır.” muhtevalı cümleler işitirim.
Bu doğru elbet, “sağlıklı rekâbet”, “yapıcı eleştiri” elbette katkı sağlar.
Türkiye’de iktidar sorunu değil de “muhalefet sorunu” olduğu yönündeki değerlendirmeler de sıkça karşımıza çıkar.
Bu bakımdan, kısa süre önce kurulan ve bugün Ankara’da Büyük Kongresi’ni gerçekleştirecek olan Yeniden Refah Partisi’nin, bugüne kadar ortaya koyduğu “farklı” tarzın dikkatle izlenmesi gerektiğini söylüyorum.
Ben bugünkü Büyük Kongre’yi bu bakış açısıyla izleyeceğim kısmetse.
Rahmetli Erbakan Hoca’nın oğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, iki kez canlı yayında misafirimiz oldu.
Farklı ortamlardaki konuşmalarından bazılarını da tâkip ettim.
İktidar icraatlarından bir kısmını doğru bulduklarını ve takdir ettiklerini dile getirirken, yanlış bulduklarına da “seviyeli üslupla” işaret etmesi dikkatimi çekti.
Merhum Ziya Paşa’nın “Üslubu beyan aynıyla insan” özdeyişi ne güzeldir,; “Üslup insanın kendisidir!” anlamında, muhteşem.
Sayın Fatih Erbakan’ı bir Ramazan gecesi, Sahur Programı’nda izlemiştim.
Rahmetli Erbakan Hoca gibi, kâğıda bakma ihtiyacı hissetmeksizin ekonominin temel verilerine dair yüzlerce rakamı sıralaması dikkatimi çekmişti.
Misafir ettiğimiz programlarda da, “rakamlar” üzerinden konuştuğunu, dikkat çekici ve “yapıcı” uyarılarda bulunduğunu, bunu yaparken de “üslup” konusuna dikkat ettiğini gördüm.
Türkiye’nin en genç İl Başkanı Fatih Müjdeci’ye hitap ederken “Başkanım” demesi de ilgimi çekti.
Tarzı bu, nâzik bir siyaset adamı.
Konuşanın sözünü kesmeme hassasiyetini de takdir ettim.
Milli meselelerdeki duruşuna baktım;
“Barış Pınarı Harekâtı”na tam destek verdiğini ilân etmesi, Devlet’in terörle mücadelesine “ama”sız, “fakat”sız sahip çıkması önemliydi.
“28 Şubat Zihniyeti”nin ontoloijik gerçeklerine işaret ederken, bu zihniyetin temsilcisi olan partilerde yer etmiş bulunan “değer karşıtlığına” yine “ölçülü üslubuyla” dikkat çektiğini gördüm.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yüklenirken “ölçü” tanımayan, 28 Şubat zihniyeti sözkonusu olduğunda ise adeta “hoşgörü abidesi” kesilen muhalefet anlayışından çok farklı bir yerde durduğunu gördüm..
Bunlar çok önemli.
Sayın Genel Başkan’la bazı noktalarda farklı düşünüyoruz.
Mesela ben Sayın Erdoğan’ın “ABD’ye gitmesinin” yerinde olduğu görüşündeyim.
Sayın Erbakan ise görüşünü “gitmemeli” diyerek ifade etmişti.
Bazı konularda farklı fikirlerin olması tabiidir, önemli olan bunların “sağlıklı üsluplarla” ifade edilmesidir.
Eleştirirken “yapıcı” olmaktır.
“Yapıcı”, “Yerli ve Milli” muhalefet çok önemlidir.
Sayın Fatih Erbakan’ın, “Barış Pınarı Harekâtı”na “ABD’yi karşımıza almayalım!” zihniyetiyle karşı çıkan muhalefet anlayışına prim vermemesi de önemlidir.
Bunların yanında; eğitim, kültür, dar gelirlilerin hayat şartları, sürekli nafaka, 6284 sayılı kanun, aile, İstanbul Sözleşmesi, kaynaklarımızın sağlıklı şekilde değerlendirilmesi gibi hususlarda dile getirdiği hususlar da dikkat çekicidir.
“Seviyeli muhalefet” büyük ihtiyaçtır.
Yıkıcı Muhalefet!..
“Yıkıcı muhalefet” zihniyeti ikide bir “diktatör” dediği Recep Tayyip Erdoğan’a ve ailesine etmedik hakaret bırakmadı.
Sayın Erdoğan bu hakaretlere çeşitli defalar “Diktatör olacaktım da siz bunları yapabilecektiniz!” diyerek cevap verdi.
Gerçekten de, Sayın Cumhurbaşkanı’nı ve ailesini en çirkin ifadelerle hedef alanlar rahatlar!..
Memleket evlâtlarının değerlerine saldıranlar, inancına, örtüsüne saldıranlar…
Okulları “heykel tapınağı” haline getirenler rahatlar!..
“Aylardır ‘dolar bir ay sonra 10 lirayı aşacak, ahan da buraya yazıyorum!” diyerek ekonomimizi batırmaya kast edenler son derece rahatlar!..
Buna mukâbil, “doğruya doğru, yanlışa yanlış” demeye gayret edenlerin son derece rahatsız durumda olduklarını görüyoruz.
“Niyet sorgulamaları” öne çıkıyor.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış dendiğinde…
İki taraftaki “alkışçılar” hücum ediyor.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, doğrulara işaret eden, yanlış gördüğü noktalarda da “çözüme dair” tekliflerini dile getiren tarzını devam ettirirse büyük bir ihtiyaca cevap vermiş olur.
Umarım, muhalefeti “doğrunun hakkını teslim etmemek” olarak gören zihniyetten etkilenmeyerek…
“Yapıcı” muhalefetini sürdürür.
Milli meselelerde “birlikte hareket etmek” vatanseverliğin gereği.
Doğruya da yanlışa da “yanlış” diyenlerden de…
Yanlışa da doğruya da “doğru” diyenlerden de memlekete fayda gelmez.
Ben, bana “hakaret etmeden”, “sebeplerini verilerle ortaya koyarak” karşı çıkanlara saygı duyarım.
Sizler de benim gibi düşünüyorsunuzdur zannımca.