Sevgiyle okusun çocuklar
Okumayan hep kışı yaşar ruhunda. Baharı, umudu tutan yürekler, kalbi ilim deryasından geçebilenlerdir.
İçine birçok anlam yüklediğim başlık; okumak eylemiyle beraber sevginin gücüne yol veriyor. Okumak sevdadır… Kitap okumak, kendini okumak, kâinatı okumak… Hayret makamını, merak duygusunu kaybetmiş çocuklar hangi okumadan nasibini alır ki. Evvela kâinat kitabıyla başlatmak lazım okutmaya. Bir çekirdekte koca bir ağaç gizli ise, bir bebecikte de koca bir dünya gizli. Soldurmadan gür bir şekilde büyütmek lazım nüveyi. Ki bu okuma serüveni onu koruyacak en büyük zırhtır.
Her şeyin başı o. Oku… Oku… Oku…
Çocukluğumda okuma yazma bilmez iken de çok okumalar yapmıştım kendimce. Yaş aldıkça fark ettim bunu. Okumak sadece sesleri, harfleri bir araya getirmek değilmiş. Bazen susmak en sesli okumakmış. Susmak ve kâinatın, börtü böceğin okuduğunu dinlemek. Onların okumalarına katılmak. Onlarla okumak, onları okumak…
Gönüller sığ kalıyor. Ancak bir su birikintisi kadar. Ya bir yel ,ya bir güneş, ya da bir yıkıntı kurutuveriyor onu da.
Eşmek lazım, küreğin ucu acıtsa da derin eyler. Rahmet zorluktan geçer bazen de. Derinleşen gönül hiç kurumaz.
Şimdi en büyük derdimiz, okumayan sığ gönüllerden medet beklemek, kadirşinaslık beklemek.
Nice okullar okunuyor da! esas okuma yoksa eğer savrulup gidiyor nice şey.
Ruha yüklenen anlamlı derinliğin okunmasıyla toplum hayatı anlam kazanıyor.
Sığ kalan sığamıyor ne kendi kabına ne de toplum kabına.
İnsanların bakış açılarını, yaşama tutunuşlarını, azim ve gayretlerini okumak bu derinlikten geçiyor.
Çocuk deyip geçtiğimiz o küçük tohum da öyle güzel okumalar yapıyor ki manayı sonradan yüklüyor bize. İş ki bizim ona doğru yazılmış sayfalar açmamız.
Beyaz sayfalarımız onlar. Silgi izi bile olmaması gereken.
Toprağını sürdüğümüz özenle baktığımız fidanlarımız onlar.
Yanlış okutma, genetiğiyle oynanmış tohuma dönüştürecektir onları maazallah!
Geriye dönüşü mümkün olmayan, telafisiz, meyvesi acı kekre ağaçlar…
Budasan aynı kessen aynı.
Bize sunulan aile ortamında onların ruhunu doyuracak oyunlar, kucaklaşmalar, ortak ev işleri, ders takviyeleri, kaygıdan uzak, rabbin kelamına yönelme bilinci, yardımlaşma, aile sevgisi, beden emaneti gibi hususları ağır ağır gerçekleştirmek sevgiyle. Ruhlarında yer ettirmek. Fıtratın gölgesinde okumalar yaptırmak…
Onların sahiplik duygusundan da şüphe etmeden bir teslimiyet…
Ellerini attıkları her şeye emanet bilinciyle bakan güzel nesillere zaman ve zemin olmak.
Her çocuk içinde baharlar yazlar gizli fidanlarımız bizim.
Her çocuk kendimizi temize çektiğimiz masum kalma vesilelerimiz.
Her çocuk ışıltı
Her çocuk yeni bir ikram
Her çocuk gözler nurumuz ve sürurumuz
Her çocuk sessiz açan gülşenimiz
Her çocuk kâh yeryüzümüz, kâh gök
Her çocuk bize sunulan en değerli emanetlerimiz
Çocuklarımızı kış kıyamette! bırakmadığımıza emin olmak da istiyoruz.
Kaygı, stres, can sıkıntısı, korku gibi duygulardan uzak, özgür, neşeli ruhları yeni gelecek vakitlere “merhaba” desin gül yüzlü çocuklarımızın.
Evlerinde doyumsuzluktan öte ulaştıkları sevgiyle güzellikler dağıtsınlar dış dünyaya.
İşte ben(biz) o vakit doğru okuduk! okuya yaza/yaza ulaştık, baharlar biriktirdik deriz.
Ezberci olmadan yaşayarak! Farkında olarak yaşatarak!
…