Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman Ve Hutbe-i Ervahiye
Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman, aynı yerden düğümlenmiş hüzünlerimiz var... Dertlerimizden, kederlerimizden vs. sıkıntılardan değil. Düşen yapraklardan değil, dertli çalan sazlardan –sözlerden hiç değil... Düğümlenmiş hüzünlerimiz var: Yıldızların üzerine yorgan olan kara bulutlar değil, ağacı kolu kanadı yanmış dağlar değil; yüreğimizin derinlerinden bir fısıltı yükseliyor: Gazze, Mescid-i Aksa, Türkistan ve İttihâd-ı İslâm diye... Derdimiz derman kıvamına geldi. Derman ve kurtuluşa ferman vakti değil midir?
Sevgili Psikoloğum, Üstadım efendim hazretleri: Yüzü parçalanmış ama büyük büyük susan Filistinli çocuğa biz yanarız da, bildirilince Âlem-i ervah sakinleri yanmaz mı? Biliriz, ervah âleminin nurefşan ruhları; peygamberleri, evliyâullahı, hep diri olan şehitleri kıyamdalar duadalar... Biliriz, dirilerimiz ölmüş diriler, biliriz, ölüler gerçek diriler; bizden geçmiş, semanın dirileri lerzeye gelmiş; Gazze’nin kanlar içinde, uzuvları birbirinden ayrılmış ve her bir uzvunda silinemeyen ifade: Utanın! Diyen çocuklara, susuzluktan gözyaşları kurumuş anaların çilesine yakarıştalar...
Sevgili Psikoloğum, Biliriz, Gazze’nin kurtuluşu; Filistin’in dirilişi için Risale-i Nurların anahtarı besmeleyi şefaatçi yaptığınızı, Biliriz Ayet’ül Kübra’nın her bir harfini, Meyve Risalesi’nin her bir meyvesini şefaatçi yaptığınızı... Dördüncü Dal’a dikkat edip, Beşinci Dal’a yapışarak “muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibine” Arz-ı hal ettiğiniz İcaz-ı Kur’an-ı şefaatçi yaptığınızı… Başta Kur’an’ı Kerim olarak, hadislerde, İslam Ülamasının eserlerinde ve Risale-i Nurlardaki hakikatler ve harfler hürmetine İttihad-ı İslam’ı ve zaferlerin erkene alınmasını diliyoruz zira Gazze’de çocuk, analarda derman kalmadı…
Sevgili Psikoloğum, Kur’an’ı Hakîm’in verdiği dersle ve Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın talimiyle yeri ve semayı çınlatan Münâcat’ınızın gök gürültüsü gibi Siyonist İsrail’in ödünü koparmasını, rüzgârlar ve yıldırımların; intikam vakti geldi diyerek kahrı perişan etmesini bekliyoruz... Biliriz, Âlemi İslam’ın dağınıklığına, ruh ve mânâda perişanlığına yazdığınız Hutbe-i Şamiye’nin hatırlatıcı olmasının, Türk aklının ve de askerinin kararlığıyla ve de Ensar’lığının bereketiyle Emevi Camii’nde namaz kılındığını. Siz Şam’da hutbe verdiniz, devletin güvenli eli; İbrahim Kalın ise namaz kıldı. Birliği hatırlatıcı ve Müslüman’ı uyarıcı Hutbe-i Şamiye’nin semeresi de ruhlar âlemine hutbe olmuştur. Şimdi belki de o Hutbe-i ervah bereketiyle Mescid-i Aksa’da namaz kılınması nasip olacaktır ve hürriyet, tam bağımsızlık erkene alınacaktır. Bunun nasip olması için ve Rahmet bulutlarının gecikmesine sebep olan bölünmüşlüğümüzün, sadakatsizliğimizin ve istikametsizliğimizin son bulması için Yüce Allah’a boyun büküyoruz ve ümit ediyoruz…
Maden nasıl ölürler ise öyle dirilirler, elbette ervahtakiler de böyle dua ederler... İşte ey Rabbim, o salih kulların, en başta da dua insan, ibadet insan, kul insan; Hz. Peygamberimiz (sav)’in hürmetine Gazze’nin intikamını aldır, Kudüs’ün fethini zaferini nasibi müyesser eyle.
Sevgili Psikoloğum, eserlerin bize sabretmeyi, kanaati öğretti. Bağırsakları dışarıda ve dünyaya nefretle bakan Gazzeli çocuğu görünce ceza yeri olmasa bile bu zalimler için cehennemin yaratılacağına hiç şüphemiz yoktur… Böylece ümit etmeyi, zaferi beklemeyi de öğretti. Yanıyoruz, kıvranıyoruz bir avuç kuduz it İsrail’in vahşetine sessiz kalan dünyanın sessizliğine şaşırıyoruz... Biz müjdelenen zafere inandık, iman ettik. Kahrolduğumuz, yandığımız: Vahdet, bizden birlik olmayı isterken ve imanımıza vesile olan Hz. Peygamberimiz (sav) İslam birliğini isterken, nefis ve şeytanımız da iç ve dış âlemimizde küresel hainler yerine geçti… Küresel hain olan nefsimize karşı da Allah bizlere zaferleri nasip etsin.
Sevgili Psikoloğum, bizdeki dağınıklık, Müslümanlar üzerindeki musibeti, zulmü ortadan kaldırmıyor, bari âlemi ervahın salih sakinlerinin birliği, paklığı bu işkencelerin bitişine vesile olsun. Bir eline ay, diğer eline güneş verilse davasından vazgeçmeyenin, orduları için on parmağından akıttığı su ve aynı elin bir parmağıyla kameri iki parça etmesinin hatırına Filistin zaferi, Mescid-i Aksa hürriyeti nasip olsun… Efendimizin risaletini en muannitlere ispat eden eserlerinin ve Mu’cizat-ı Ahmediye (asm) hürmetine esaretimiz son bulsun…
Sevgili Psikoloğum, İslam Birliğinin, İttihad-ı İslam reçetesi Hutbe-i Şamiye, MİT Başkanı mütefekkir İbrahim Kalın Şam’daki Emevi Camii’nde Müslüman Türk Milleti namına namaz kılması ile taçlanmıştır. Zalim ve sapık mezhepli Esad’ın esaretinden kurtulan Müslüman Suriyeli kardeşlerimizin Emevi Camii’nde toplanması Hutbe-i Şamiye’nin kıymetini bir kez daha ortaya koymuştur. Göğün nurani sakinlerinin bu hürriyete şahit olup lerzeye gelmesiyle de hutbe sanki Hutbe-i uhreviye olmuştur ve Filistin zaferi, Mescid-i Aksa özgürlüğü yaklaşmıştır. Görmeyi diliyor, görmeyi bekliyoruz…