Sevgili gençler, tecrübelerimizden yararlanın
Hayat bir öğrenme yolculuğu. Doğumla birlikte başlayan öğrenme süreci, zamanla bilme dönemini de bünyesine ekleyerek ölüme kadar devam eder. İnsanın öğrenme arzusu da bilme tutkusu da kimi zaman inişli çıkışlı bir eğilim gösterse de bilme süreci, hayatın sonuna kadar yoldaşlık eder.
Öğrenme ve bilme birbirine çok yakın ve ilintili iki kavram gibi görünse de aslında detaylarda tamamen ayrışma durumunu gösterir. Öğrenme, her şeyden önce bir niyet bazen de çabaya ihtiyaç duyarken bilme, bir talep olmaksızın da gerçekleşebilmektedir. Öğrenme, bir emek gerektirirken bilme, sıklıkla kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Detaydaki farklılıklara rağmen öğrenme ve bilme sonuçta insan bakış açısını zenginleştirip hayatta daha doğru kararlar vermesine imkan tanır ve bireyin işini doğan olarak da yaşamını kolaylaştırır. Öğrenme ve bilmenin toplamı, adına tecrübe dediğimiz bir zenginliği inşa eder. Her insanın tecrübe birikimi hayata bakışı, tercihleri, yaşam biçimi gibi unsurlarla değişkenlik gösterse de hakiki bir değer olduğu tartışılmaz.
Öğrenilecek şeyler insan ömründen fazla olunca tecrübelerden yararlanmak daha kıymetli ve paha biçilemez bir unsura dönüşüyor. Her bilmeyi bizzat tecrübe ederek gerçekleştirmek her şeyden önce hayatın doğasına aykırı. Bu nedenle başta toplumsal bilgiler, bilmeler sonra da kişisel tecrübelerden faydalanmak kıymetli oluyor.
Tecrübenin bu değerine karşılık bazen kibir ve gurur bazen de cehalet, tecrübeden yararlanmanın önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Bazen de gençliğin her şeyi kendi çaba ve gayretiyle bulma, keşfetme arzusu tecrübe hazinesinin önünü tıkayan dev bir mağaraya dönüşebiliyor.
Ben de özellikle genç kardeşlerime bu direnci kırıp en yakınlarındakilerden başlayarak tecrübelerden yararlanmalarının hayatlarını kolaylaştıracağını hatırlatmak istiyorum. Daha önce keşfedilmiş yollar için yeni kaşifler olmaya öykünmek beyhude bir çabadan başkası değil. Gençler olarak yeni ve keşfedilmemiş ufuklara uzanmak için bilinmiş ve bulunmuş yolları yürümelisiniz! Bulunmuş yeni mucitler yaratmaz, bilineni hikayeleştirir. Siz bilinmeyen, keşfedilmemiş ufuklara uzanmanın peşinde olun.
İyiliğin her şeyi bir anda güzelleştirdiğini biliyorum da bunu yeniden tecrübe etmek gerçekten iyi geldi. Dün, yoğun ve stresli bir günün akşamında katıldığım düğündeki garson bir ara yanıma yaklaşıp:
-Efendim, siz daha önce bu otele gelmiş miydiniz, diye sordu. Ben geldiğimi söyleyince yeniden konuştu:
- Buradaki kadınlar günü programına katılmış mıydınız?
Pandeminden önce bu otelde yapılan kadınlar günü etkinliğin katıldığımı hatırlayınca katıldığımı söyledim.
-O gün size verilen kadınlar günü hediyesini bana verip eşime götürmemi ve selamınızı iletmenizi istemiştiniz. Ben de hediyeyi eşime götürüp sizin selamınızı ilettim. Eşim de size selam gönderdi ama ben sizi şimdi görebildim. Eşimin de size selamı var!
İşte küçücük bir güzellik yine kalbimi ısıtmış, yorgun ve kötü geçen günümü aydınlatmış, yanaklarıma pembe tebessümler kondurmuştu.
Evime mutlu ve huzurlu döndüm, kötülük ve kötü insanlara karşın en küçük iyiliğin bile dalga dalga büyüyerek yayıldığını bir kez daha tecrübe etmiştim. Allah’a bize iyilik ve güzellik yapma imkan ve fırsatı verdiği, kalbimize merhamet ve sevgi yerleştirdiği için bir kez daha teşekkür ettim ve günü mutlu bir insan olarak tamamladım! Çok şükür, her zaman şükürler olsun Allah’ım!
X.com/sabihadogann
