Sevgi parkından gezi çıkarmak
6 Şubat depremi ile devlet imtihan yaşadığı gibi sivil toplum
örgütleri de önemli bir sınavdan geçiyorlar. Onlarca İslami duyarlılıklı STK,
depremin ilk gününden beri hem arama kurtarma hem de çok yönlü yardım
çalışmalarıyla milyonlarca insana dokundular. Bu yapılar o kadar çok ki
listedeki STK isimleri sürekli güncelleniyor. Ahbap, Atatürkçü Düşünce Derneği,
Türkiye Gençlik Birliği, Lösev yahut Türkiye Eğitim Gönüllüleri gibi
seküler/laik oluşumlar da imkânları, kapasiteleri ölçüsünde şehir, bölge ayırt
etmeden çalıştılar.
İslami duyarlılıklı yardım teşkilatlarıyla seküler yardım örgütleri
çoğunlukla bir ahenk içinde çalıştılar. Enkaz altındakine mezhebi sorulmadı,
çıkaranın da dini inancı tetkik edilmedi. Olması gerektiği gibi. Nepal’den
gelen bir Budist ile Endonezya’dan gelen bir müslüman; Yunanistan’dan gelen ile
Filistin’den gelen arama kurtarma ekipleri aynı amaç için biraraya gelip
çalıştılar. Arama kurtarma çalışmaları esnasında kafasından duman çıkan adam
olarak tanınan ve kendisini parçalarcasına çalışan Mustafa Aydın’ın kendisiyle
yapılan bir röportajda “sosyalist” olduğunu söylemesi eminim herkesi
şaşırtmıştır; o koşturmacasıyla ve duruşuyla bir Müslümanı andırıyordu çünkü.
Sosyalist Mustafa Aydın’ın, sahada şehir gözetmeksizin enkazların içine dalması
takdire şayan bir örneklik, birlik ve beraberliğimiz için kıymetli bir harç
oldu.
Her şey aynı ahenk içinde ilerlemedi ne yazık ki. 11 deprem şehrinden
sadece Hatay’da ve Hatay’ın da 15 ilçesinden sadece Defne’de bir parka tüneyen
TİP, TKP, EMEP gibi partiler Halkevleri, Morçatı gibi sivil toplum kuruluşları
bir araya gelerek bir komün oluşturdular. Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzeş:
“Çadır yok, kimsenin başını sokacak yeri yok.” Diyerek ilçesinde sanki devletin
esamesi yokmuş gibi konuşuyordu. HDP eşbaşkanı seslenen bir depremzede: “geçmiş
olsun diyen yok. Tek bir battaniye almış değiliz.” Diyordu. TİP Genel Bşk. Yrd.
Barış Atay’ın öncülüğünü yaptığı, Ahmet Şık, Serra Kadıgil gibi
milletvekillerinin ve Şirin Payzın gibi pek çok gazetecinin ziyaret ettiği park
öyle bir servis ediliyor ki zannedersiniz tüm Hatay’a onlar sahip çıkıyor. “Örgütlü
mücadele güçtür.” Mottosuyla yola çıkıp “inadıniradendir” diye tag
açan ve sadece Hatay’ı, Hatay’ın da bütününü değil mikroskopla ideolojik ve
mezhebi saiklerle seçtikleri yerlere yaptıkları lokal pansumanı abarttıkça
abartıyor, köpürttükçe köpürtüyorlar. Ortada binlerce kişinin acısı varken “asrın
felaketi olan tek adam rejimine karşı birbirimize daha sıkı sarılalım”
diyen ve depremi siyasete tahvil etmeye çalışanların aslında daha önce kentsel
dönüşüme karşı olduklarını da gördük. Masalar kurup gururla karşı çıktıkları,
mahkemelere koşup engellemeye çalıştıkları kentsel dönüşüm çabalarını akamete
uğrattıkları alanlarda depremde ölen insanlardan dolayı hicap dahi duymayıp
onlar üzerinden de politik ayrışma peşinde olanlarla ve bulundukları Sevgi
Parkı’ndan bir Gezi Parkı çıkarma hayalini taşıyanlarla dolu o park.
Hatay’a devletin bile isteye gitmediği, politik ve mezhebi kaygılarla
iktidarın başka şehirlere yoğunlaştığı, enkazlardan sadece Ak Partililerin
çıkarıldığı yalanlarını paylaşanların derdi halk olabilir mi? Depremden sonra 5
gün boyunca Antakya’da kaldım. Ceset taşıdım. Yardım dağıtıp yemek ikramı
yaptım. Çöp topladım. Günlerce şehri gezdim. Defne’de parklara tüneyen
partilerden hiçbirini kesinlikle sahada görmedim. Oysa Hatay’ın ekmeğinin büyük
kısmını Konya Büyükşehir çıkarıyor, çorbasını Hiranur veriyor, nohut pilavını
Erzurum Büyükşehir, etli bulgur pilavını Beşir, İnsan Vakfı ayrı yemek
çıkarırken, kuru gıdayı Özgür-Der ve Fetih vakfı veriyor. Şehrin pek çok
noktasında kaç farklı İslami duyarlılıklı STK yemek dağıtıyor. Kimsenin açlık
endişesi yok. AFAD harıl harıl enkaz başlarında, çadırkentlerde çalışıyor.
Devlet ve millet bütünleşmiş tüm imkânlarını seferber ediyor. Sahada yardım
yapan STK’lara “bölgede mezhebi bir çatışma olabilir mi? Gerginlik var mı?”
diye soruyorum. Onlar da “Herkes can derdinde. Enkazda Sünnisi de var
Alevisi de. Kimsenin birbiriyle meselesi yok. Sadece bunu isteyen dışardan
gelmiş tipler var.” diyorlar. Daha ne olsun.
Sosyal medyada iktidarı hedef alarak ve tüm yapılanları görmezden
gelerek, “Sizin hiçbir şey yaptığınız yok burada.” diyor milletvekili
görünümlü adam. Murat Yetkin gibi gazeteciler Defne’de yapılan lokal
çalışmaları milletin gözüne sokup “Nerde bu İslamcılar?” diyerek ekranlarda
bağırıyor. Komünlerinde toplantılar, bağırtılı konuşmalar yapıyorlar. Pek çok
sol bileşen bir parkı kurtardıklarını zannedip iktidara meydan okuyor. Tüm sol
ve feminist bileşenler ve partileri ve televizyonları ve entelektüel yoldaşları
ve cümle güdümlü sanatçıları toplayın bir İHH etmiyor hiç biri. Onlarca İslami
yapıdan biri olan İHH, tek başına 6 bine yakın arama kurtarma görevlisi ve
gönüllüsüyle sahada. 3028 kişiyi enkazdan çıkarmışlar. 1,5 milyon sıcak yemek servis etmişler. 5
milyondan fazla ekmek üretmişler. 850’den fazla tırla yardım getirmişler. 14
sabit 4 mobil aşevi çalıştırıp ayrım gözetmeksizin tüm afet şehirlerinde
ellerini değil gövdelerini taşın altına koymuşlar. Karanlığa küfretmek yerine
mum yakmışlar. Eleştirilecek pek çok şeyi öteleyip iktidarın, milletin
üzerinden yük almışlar.
“Halk çocukları” depremde halkın yardımına koştu” diye Batı’nın
fonladığı ekranlarda sosyalizm soslu bölücülük yapıp parklara tüneyenler,
milyonların yarasını sarıp kolundan tutup kaldırmaya çalışan İslami
duyarlılıklı yapıları hedef alıyorlar. Ülkemizin İslami STK’ları ve Avrupa
ülkelerinin yaptığı yardımların yüzlerce kat fazlasını yapan halkı Müslüman
ülkeler deprem imtihanından yüksek not alırken; kimi muhalefet unsurları acıları
siyasete devşirmeye çalışıp, ölülerin üzerinde tepindikleri için zayıf not
aldılar maalesef.