Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Nisan 2023

Sevdiğimiz şeylerden infâk etmek

“İnsanın meşrû bir ihtiyacını karşılayan, insan menfaat ve dileklerine uygun düşen, kişiye ve topluma yarar sağlayan her türlü iş ve davranış,” olarak tarif edebildiğimiz “iyilik”, sünnet-i seniyyede çok geniş yer almıştır. Eshab-ı kiramdan Nevvâs bin Sem’ân radıyallahu anh şöyle diyor:

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme iyilik ve günahın ne olduğunu sordum. Buyurdu ki: “İyilik, güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise; kalbini tırmalayıp duran ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.” (Müslim)

Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki; hakikî mânâda güzel ahlâklı olan mümin, iyilikten başka bir şey yapmaz. Güzel ahlâk, yüce dinimiz İslâm’ın insanları kanalize etmek istediği hedeftir. Güzel ahlâk, İlahî emir ve yasaklara harfiyyen uyan müslümanın alacağı manevî şekil ve kıvamdır. Allahü Teâlânın yüce buyruklarına samimiyetle uyan müminin vücudunu bir elbise gibi saran bu güzel ahlaklı olma durumu, onun mükemmele ulaşmasına hizmet eder. Böyle bir kimse, cemiyette hep hürmet görür ve bütün davranışları insanlarda hayranlık uyandırır.

Başkalarının duymasını istemediğimiz, ya duyarlarsa diye bizi tedirgin eden haller ise, o davranışların kötü olduğunu gösteren çok önemli işaretlerdir.

İnsan iyi ve kötünün ne olduğunu öğrenmeli, kötülükten sakınıp iyiliğe sarılmalıdır. İnsana yakışan budur. Fazilet, hayır ve iyilik diye bilinen haller ve davranışlar güzel ahlâktan ibarettir. Dolayısiyla insan, gönlünü rahatsız ve tedirgin eden davranışların günah olduğunu anlamalı ve onlardan titizlikle uzak durmalıdır.

İyi olabilmek, iyiliğe varabilmek için, insanın kendinden bir şeyler vermesi gerekir. Bu, yerine göre “îsâr” yapmak yani başkasını kendine tercih etmek, haksızlığa uğrasa bile mukabelede bulunmamak ve kendisine fenalık yapanları bağışlayabilmektir. İyiliğe ulaşabilmek için Allah yolunda harcama yapmayı tavsiye eden âyet-i kerime, iyiliğin; kendinden bir şeyler vermenin maddî ve somut cephesine işaret etmektedir. Âyet-i kerimede şöyle buyuruluyor:

Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe, iyiliğe asla eremezsiniz. Ne infâk ederseniz Allah onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmran 92)

Zengin servetini harcayarak, makam sahibi itibarını iyi yönde kullanarak, âlim ilmini öğreterek, güçlü olan kişi, hakkı ve haklıyı savunarak iyiliğe ulaşabilir. İyiliğe ulaşabilenler, sahip oldukları bu güzel ahlâk sayesinde Allahü Teâlânın rahmetini, cennetini ve rızâsını kazanacakları için hayatlarını, kendilerinden beklenen yönde ve şekilde dolu dolu yaşamış bahtiyar kimselerdir. Allahü Teâlâ, bizleri de onlardan eylesin.

Bir insanın bizzat kendisine ve aile efradına karşı görevlerini yerine getirmesi bir iyiliktir. Komşusu ile olan ilişkilerinde kırıcı olmaması, ona her konuda yardım elini uzatması bir iyiliktir. Bir yoksulun, bir yetimin yedirilip giydirilmesi ve barındırılması nasıl maddî bir iyilikse, güler yüz ve tatlı sözle gönüllerinin alınması, sevgi ile başlarının okşanması da bir iyiliktir.

Üzgün ve dertli birini teselli etmek, bildiklerini başkalarına öğretmek, insanlara doğru yolu göstermek, hasta, yaşlı ve kimsesizleri ziyâret etmek bir iyiliktir. İnsanların yardımına koşmak; hasta, yaşlı ve sakat kardeşlerimize toplu taşım vasıtalarında yer vermek, görme engellinin elinden tutup yolun karşısına geçirmek, bir yolcuya, bir misafire gideceği veya aradığı yeri göstermek bir iyiliktir.

Sokakta, caddede, mahallede, çarşıda, pazarda taşı, çamuru pisliği, dikeni yani insanlara eziyet veren ve tiksinti uyandıran şeyleri ortadan kaldırıp atmak iyiliktir. Kısacası Allah ve Resulünün bizden yapılmasını istedikleri şeylerin tamamı iyiliktir. Hatta kötülükten sakınmak ve başkalarına kötülük yapmamaya çalışmak da bir iyiliktir. Bütün bu iyilikler aynı zamanda “sadaka”dır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Mümin)kardeşinin yüzüne tebessüm etmen senin için sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden adama yolu göstermen senin için sadakadır. İyi görmeyen kimseye yardımcı olman senin için sadakadır. Yoldan taş, diken ve kemik (gibi sıkıntı veren şeyleri) kaldırıp atman senin için sadakadır. Kendi kovandaki (suyu) kardeşinin kovasına boşaltman senin için sadakadır.” (Tirmizi 1956)