Sevdası öğretmenlik olan hoca: Cemal Kurnaz
12 Eylül 2023 Salı günü Türkiye
Dil ve Edebiyat Derneği Tokat Şubesinde çok değerli bir hocayı, ilim ve irfan
sahibi, gönlü yüce bir akademisyeni ağırladık. Misafirimiz Cemal Kurnaz Hoca
idi.
Kendisi akademik unvanların
hepsini almış ama o sadece ismini kullanıyor. Divan Edebiyatı alanında yaptığı
çalışmaları bilmeyen yoktur. Ancak onun ilgisi, merakı çok daha fazla, çok daha
derin. Kendisini evvela eserleri vasıtasıyla tanımıştım. Daha sonra Gazi Üniversitesinde
aldığım doktora dersleri döneminde bizzat tanıdım.
Cemal Kurnaz; hâl dili, gönül
dili, akademik dili, günlük konuşma dili Türkçe olan bir hocadır. Hayata
bakışı, yaşayışı, inanış biçimi, felsefesi, eğitim anlayışı da Türkçe. Tarihe,
edebiyata, sanata, topluma, köye ve şehre bakışı da Türkçe. Türk olmanın ne
demek olduğunu bilen, bunun bir imtiyaz olduğuna inanan ve Türklüğün hakkını
veren, üreten, temsil eden, ulvi bir davaya gönlünü kaptıran bir hoca. Türk’ün
ayak izini süren, duyuş ve düşünüşünün ilhamı, düşüncesinin kökleri Türk
tarihine,kültürüne, edebiyatına ve sanatına dayanan bir hoca. Tabiatın sesine
kulak veren ve tabii olanla huzur bulan, gönül telinin ritmini bununla tutturan
mütevazı bir öğretmen. Onun ruhî portresini anlatırken bile insan huzur
buluyor. Sakin ve engin bir gönül. Berrak ve dolu bir hafıza. Sohbeti tatlı,
hatıraları kıymetlidir. Öğrencilerinin çok sevdiği bir bilge şahsiyet. Dersini
anlatırken hayatı bir bütün içinde sunuyor. Tokat’ta bizleri de aynı letafet ve
derinlikte, unutulmaz hatıralarının ve tecrübelerinin ışığında diyar diyar
gezdirdi. Kendi köyünden, ailesinden, Öğretmen Okulu yıllarından bahisler
açarak hem kendi çalışkanlığını duyduk hem de eğitim anlayışımız ve eğitim
tarihimiz hakkında bilgilendik.
Öğretmenlik mesleğini resmî bir
vazife olmanın ötesinde bambaşka bir dil ve gaye ile yaptığını anladığımız
Cemal Hoca’nın cemali de hâli de muhabbet denizinden çıkmış. Samimi üslubu,
yumuşak ve tatlı dili yormuyor, dinlendiriyor ve zamanı bereketlendiriyor.
Türkçeye hâkimiyeti, dilimizin özellikle yazılı olmayan özelliklerini, jest ve
mimiklerle sunuşu harikaydı. Anlıyoruz ki bir öğretmen önce Türkçeyi tüm
zenginlikleri ve kültürü ile bilecek. Bu yönüyle Cemal Hoca örneklik teşkil
ediyor.
Tokat’taki öğrencilerinin de
katıldığı “Öğretmenlik Sevdası” temalı sohbetimizde bir öğretmenin nasıl olması
gerektiğini gördük. Her bir öğrencisinin dilinden Cemal Hoca’yı dinledik. Hem
de can kulağıyla dinledik. İçtenlikle söylemek gerekir ki Uzam Yayınları’ndan
çıkan “Öğretmenlik Sevdası” isimli eserin tüm öğretmenler tarafından okunması,
böyle bir tecrübeden yararlanması ne güzel olur. Cemal Hoca, seyahati seviyor,
Tokat’ı da muhterem eşi Şefika Hanımefendi ile teşrif etmişlerdi. Ne güzel
karı-koca, ne güzel iki hoca, dedim. Ayrıca davetimizi kabul ettikleri için de
buradan bir kez daha teşekkür edelim.
Babacan tavırlarla sözü bile
incitmeden, yormadan, mevzuyu çok ayrıntılara boğmadan, odak noktasından
uzaklaştırmadan özlü bir biçimde sunan Cemal Hoca aynı zamanda iyi bir seyyah.
“Yurttan ve Dünyadan Haberler” adıyla çıkan gezi yazılarından da anlıyoruz ki
Cemal Hoca, sağlam bir dava adamı ve vatansever. Bakınız ne diyor: “Türk
insanı, ülkesini ve insanları görüp tanıdıkça, nasıl bir vatana, nasıl bir
kültüre ait olduğunu daha iyi anlayacaktır. Türk çocuklarına, devletin programı
çerçevesinde, Türk kültürünü yapan belli başlı şehirleri mutlaka göstermeli.
İstanbul, Bursa, Konya, Çanakkale gibi şehirleri görmeyen insanımız kalmamalı.”
Cemal Kurnaz Hoca, Tokat’a daha
önce de gelmiş. Bin yıllık Türk- İslam şehri olan Tokat’ın ara sokaklarında
kaybolan, Türk’ün ruhunu arayan, bulan ve onunla hemhâl olan Cemal Hoca,
gönlümüzü, ruhumuzu sohbetiyle doyurdu. Anlattıkça kendimizi bulduk, tarihimizi,
ülkemizi, milletimizi ve devletimizi daha çok sevdik. Eksiklerimizi gördük,
kendimize söz verdik. Umutlandık. Güçlendik. Sevindik. Mutlu olduk. Moral
bulduk.
Şimdi 2023-2024 Eğitim-Öğretim
Yılı daha güzel başladı. Cemal Hoca “Yunus’un Nefesi” isimli eserinde Yunus
Emre hakkında şöyle diyor: “Hikmetleriyle Türkistan göçebelerine ruh üfleyen
Yesevi gibi.
Onun sözleri her dem yeni. Bu
yüzden yüz yıllar sonra bile çağdaşımız olmayı sürdürüyor.
Yunus’un nefesi, goncaları
patlatan seher yeli gibi gönlümüzde esintiler meydana getirmeye devam ediyor.”
Biz de diyoruz ki tıpkı Yunus’un nefesi gibi, Cemal Hoca’nın nefesi de
içimizdeki öğretmenlik sevdasının ateşini yaktı. Şimdi bu sevdanın ateşiyle başlıyoruz.
Çünkü öğretmenlik bir sevdadır. Ülkesine, milletine, Türkçesine, kültürüne,
tarihine sevdalı nice öğretmene selam olsun!