Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2960.78
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Şubat 2023

Sesler

1999 Marmara Depremi’nden aklımıza kalan cümle “kimse yok mu?” idi. Dışardan enkaz içine doğru yükselen çığlık sonrası sükût içinde beklenen saniyeler aklımızdan hiç çıkmadı. Yıllar sonra 2023 yılının 6 Şubat’ında merkez üssü Gaziantep’in Şehitkamil ilçesinde 7,8 büyüklüğünde deprem yaşandı. 10 ili derinden etkileyen bu deprem sonrası enkaz altından insanlar kurtarılmaya çalışılırken, insanlar evlerine son kez girip eşyalarını almaya çalışırken 9 saat sonra merkez üssü Kahramanmaraş’ın Ekinözü ilçesi olan 7,5 büyüklüğünde ikinci bir deprem daha meydana geldi. Yardım gönüllülerinin, halkın üzerine tarihin en acı yıkımı gerçekleşti.

Binlerce binayı yerle bir eden, coğrafyayı adeta yırtarak ilerleyen fay hattı, tren raylarını bükerek, yolları parçalayarak yerin altını üste getirerek ilerledi. Depremin hemen akabinde devletin tüm kurumları var gücüyle sahaya indi, sivil toplum örgütleri de ayaklandı. Marmara depremi esnasında sosyal medya yoktu, yaşananlar gazetecilerin gün boyu izlenimlerini ekranlarda paylaşmasıyla ülkeye yayılıyor; sonrasında duygu sağanağı oluşuyordu. İçerden, enkaz altındakilerden haber yoktu. Bu sefer farklı oldu. Enkaz altından binlerce kişi telefonları ile dışarıya ulaştı. Twitter üzerinden paylaşımlar, sesli ve görüntülü mesaj, reels, Tik Tok… Pek çok sosyal medya kanalından enkaz altında, kolonların molozların arasında yaşam savaşı veren insanların sesleri memleketin tüm kılcal damarlarına kadar ulaştı. Marmara depreminde dışardan içeriye doğru yükselen “kimse yok mu?” sorusu Antep-Maraş depreminde içerden dışarıya doğru yükselen bir soruya dönüştü. Enkaz altındaki binlerce kişi kendilerini kurtaracak kişileri yüksek sesle çağırıyordu.

Gazeteci Mehmet Akif Ersoy, enkazlardan yükselen sesleri duyup yardım edememenin çaresizliğini yaşadığı anlarda, “Utanarak yürüdüm caddede böyle ayağımın ucuna basarak. Benim yürüdüğümü duymasın enkazın altındaki insanlar diyerek geçtim oradan” diyordu. Anadolu’nun hissiyatını anlatan bir cümleydi bu. Enkazlardan yükselen sesleri duyuyor ama elimizden bir şey gelmediği için milyonlarca insan, köşemizde içli içli ağlıyorduk.

Depremzedelerin sesleri boş duvarlarda karşılıksız kalmadı imkanlar ölçüsünce ve çapımızın ettiğince makes buldu elbette. Devlet, tüm varlığıyla sahaya indi. İktidar, halkın yansımasıdır. Biz ne kadar istediysek, ne kadar önemsediysek iktidar da o kadar hazırlandı depreme. Yapı inşa ederken demirden çalan, projesine iyi para vermeyen, su yoluna yahut güzelim ovalara inşa yapan ve tüm bunların görmezden gelinmesi için baskı yaparken yaşanacakların sorumluluğuna dahil olduk. Deprem bölgesi farklı partilerin belediyeleri olmasına rağmen aynı hatalar yapılıyorsa bu yanlışlıklarda hepimizin bir payı olduğunu da göstermiyor mu?

Tüm bu yanlışlıklar üzerine milyonlar el birliğiyle enkazlara hücum ederken, yardım çalışmalarının ucundan tutarken birileri hala imar rantından sonra “siyasi rant” salvoları yapıp iktidara çelme takmaya çalışıyor, ölüler ve göz yaşları üzerinde tepiniyorsa veyl olsun demekten başka elden ne gelir?

Enkazlardan evlerimize taşınan yardım çığlıkları her bir bireyde derin izler bıraktı. Dünya yardım tarihinin en hızlı ve en büyük iyilik seferberliği bu şekilde başladı belki. Hemen her ev ya yardıma ekonomik olarak katıldı ya da fiilen işin ucundan tuttu. Cuma hutbesi irad eden imamlar, gözyaşları eşliğinde kurdular cümlelerini. Binlerce yardım tırı şehirlerin girişinde trafiği kilitledi. Sadece Türkiye değil bu çığlıklar onlarca ülkede de karşılık buldu. 65 ülkeden binlerce insan yardım için enkazların altına girdi.

“Sesimi duyan var mı?” diye enkazdan soran binlerce depremzede kurtarıldı. Tüm seslere, tüm iniltilere yetişilemedi. Bu öyle bir felaketti ki, buna imkan da yoktu. Sahaya gövdelerini koyan Afad’a, Kızılay’a, İhh’ya, Özgür-Der’e, Fetih İnsani Yardım’a, Hüdayi Vakfı’na, İfam’a, Diyanet Vakfı’na, İddef’e, İnsan Vakfı’na, Önder’e, Hayrat Vakfı’na, Sadakataşı’na, Ahbap’a ve adını anamadığımız yapılara halkımızın sesine karşılık verdikleri için müteşekkiriz.