Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ocak 2023

Şerif Aydemir

Yaklaşık 40 yıla yaklaşan bir dostluğun hikâyesini anlatabilmek kolay mı sanıyorsunuz? Değil. 1985’lerde Doğuş gazetesinde hayal meyal hatırladığım ilk tanışma… O gün başlayan ve bugüne kadar sürüp gelen ‘ağabey-kardeş’ münasebeti. Benim son yarım yüzyılda tanıyabildiğim en iyi insanlardan biri. Fakir için bir talih, bir manevi kazanç… Şerif Aydemir’den bahsediyorum elbette.

2008 yılında ESKADER’i kurarken birisi, “Bu derneği kurmaya ne gerek var?” diye garip bir laf etmişti. Şimdi rastlasam kendisine şunu söyleyeceğim: “Dostum, bu kutlu çatı 15 yıldır yüzlerce toplantıya ev sahipliği yaptı, yüzlerce isabetli ödül verdi. Binlerce faaliyete imza attı. Kültür sanat dünyasında iyi rüzgârlar estirdi. Hepsi bir yana, Şerif Aydemir gibi bir değerimizi bize hatırlattı, yetmez mi?”

Dernekte halefimdir. O da Fatma Ersem Yargıcı’nın selefi. Ama biz hiçbir zaman ayrı gayrı bakmadık bu hizmetlere. Birçok kişinin alın teri, göz nuru, kutlu emeği, gayreti var bu dernekte. En çok da Şerif ağabeyimizin. Salgın dönemine kadar Cağaloğlu’nda, derneğin küçük odası vardı. Şimdi o da yok. Bakalım ESKADER ocağına mekân bulma şerefi, kimlere veya hangi kuruma nasip olacak?

İyi bir hikâyeci, sağlam bir deneme ustası, şair, türkülere sevdalı, derviş yürekli, organizatör… Yakın dostlarının gözüyle ve gönlüyle “bu toprağı sesi, nefesi”… Türk Edebiyatı Vakfı’nda Başkan Serhat Kabaklı ve İmdat Avşar ile konuşmuştuk. Bir “Şerif Aydemir Dosyası” gündeme gelmişti. İki gönül insanı o anda karar veriyorlar: “Güzel bir teklif hemen yapalım.” Ve Türk Edebiyatı dergimizin Ocak sayısı çıkıyor. Kapakta Şerif Aydemir. Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Sücaattin Erdem, Ercan Köksal, Mahmut Topbaşlı ve fakirin yazıları. Başka yazılar da yazılıyor. İnşallah toplanıp armağan kitaba dönüşür.

TYB’nin sene başında açıklanan ödüllerden “hatıra” dalında olanı Şerif Aydemir’e verildi. Doğru tespit, hakikatli seçimdi. Yazarımızın hatıralarından oluşan, deneme ve hikâye tadındaki yazılarını, uzun zamandır sosyal medya hesabından zevkle okuyoruz. Herkes seviyor bu metinleri. Yazıların ilk kısmı kitaba dönüştü ve Ötüken Neşriyat’tan Yaşamak Geçti Başımdan adıyla çıktı. Eser hakkında TYB İstanbul, cumartesi günü toplantı düzenledi. Gönül dostlarının çoğu Kızlarağası Medresesi’ndeydi. Çok güzel hatıralar anlatıldı, pek iyi kelamlar edildi. Has dostlar, ‘Şerif Ağabey’lerini anlatıp durdu. Çayı, çorbayı unuttuk neredeyse. Vefa, böyle bir şey.

Kitap, baştan sona vefa ödevleriyle dolu. Adı geçmeyen büyüğümüz neredeyse yok. Fethi Gemuhluoğlu’ndan Sezai Karakoç’a, Ahmet Kabaklı’dan Nurettin Topçu’ya… Abide şahsiyetleri sık sık anıyor yazarımız. Bilmediğimiz yönlerini anlatıyor, hatıralarını naklediyor. Heybesi ağzına kadar inci mercan dolu. Bunları ne zaman biriktirdi acep? Bu sırrı faş edeceğim. Belki gençlerimiz örnek alır, onlar da çantalarına ilim, fikir, hikmet ve şiir cevherlerini doldururlar. Sonra bu nadir cevherleri birer mücevhere çevirirler. Şimdi sıra, sırrın ifşasına geldi: Bugün Türkiye’de en iyi not tutan üç kişi var. İlki Ümit Meriç Hanımefendidir. İkincisi Şerif ağabeyimiz. Üçüncüsü de fakir-i pür taksir. Üçümüzün de bu yoldaki şeyhi, mekânı cennet olsun Süheyl Ünver’dir. Şerif ağabey katıldığı bütün toplantılarda konuşmaları pür dikkat dinler, ’kulak mollası’ olur ve notlarını itinayla tutar. Sonra bu satırlar ete kemiğe bürünür, önümüze önce muhteşem metinler, sonra da kitaplar olarak çıkar.

Şerif ağabeyimiz geçen bir rahatsızlık geçirdi ama şükürler olsun şu anda iyi. Artık özlediği ve salgın döneminde hasret kaldığı toplantılara katılıyor. Yine notlar tutuyor, demek ki yeni kitaplar yolda. Unutmak mümkün mü? Pek çok şairi, yazarı ve sanatkârı derleyip toplamış, sılaya taşımıştı. Elazığ, Ağın, Eğin ve Gemuhu köyünü gezmiştik. Nurettin Topçu’yu, Fethi Gemuhluoğlu’nu, Ahmet Kabaklı’yı, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nu rahmetle anmıştık.

Mümin basiretine ve ferasetine sahiptir. Şuurlu ve uzak görüşlüdür. Yaklaşık on sene önceydi. Bâbıâli’de, tenha bir mekânda oturmuş çay içiyor, sohbet ediyoruz. Dindar ve milliyetçi olan bazı grup ve partilerden bahsederek, “Hoca, bunların hepsi yakında CHP’li olacaklar, göreceksin bu partiyi destekleyecekler.” demişti. Doğrusu inanamamış, “Olamaz!” itirazında bulunmuştum. Oldu. Hem de gözümüzün önünde. Geçmişte bütün sermayeleri CHP muhalifliği olan bazı sağcılar bugün hararetli birer halkçı olup çıktı. Ne denir, Allah encamımızı hayretsin.

Mümin ve muvahhittir. Devletine bağlı, milletine âşık, ümmetine sevdalıdır. FETÖ ihanetinin yaşandığı 15 Temmuz’un ferdasında Bâbıâli’de buluşmuştuk. İlk defa kendisini bu kadar sinirli görmüştüm. Öfkeliydi, “Bu kaçıncı ihanet?” diyerek gürlemişti. Sevgi adamıydı, ama ihaneti asla affedemiyordu. Sonra darbecilere karşı Köprü’de buluşmuş, mitingteki yürüyüşe katılmıştık. Ardından ESKADER ve TYB İstanbul’un müşterek faaliyeti olan “1000 Yazar İhanete Karşı” bildirisi ve toplantısı hazırlanmıştı. Şerif Aydemir’i tanıyıp sohbetinde bulunanlar, kitaplarını okuyup kendisiyle dostluk kuranlar, hayatlarına anlam ve değer katıyorlar, vesselam.