"Şeriatın gelmesine en başta günümüz Müslümanları karşı çıkar!"
Cübbeli Ahmet Hoca, bir konuşmasında “Şeriat Referandumu” yapılması halinde nasıl bir sonuç çıkacağı hususunu gündeme getirmişti.
Olacak şey değil tabii; lâik memlekette, vatandaşa “Şu, şu, şu Şeriat hükümlerinin uygulanmasına evet mi, hayır mı?” diye bir soru sorulması düşünülemez!
Konuyu gündemine alan Hoca’nın “asıl” gayesinin , “tefekküre davet” olduğu açık.
“Şeriatın gelmesine en başta günümüz Müslümanları karşı çıkar!” diyor Cübbeli Ahmet Hoca.
İslam’ın, cinayete, hırsızlığa, yetim hakkına el uzatmaya hangi cezalarla karşılık verdiğini düşündüğünüzde…
“Acaba” diyorsunuz;
“Bir referandum yapılsa, bu ülkenin ya da bir başka ülkenin Müslümanlarının yüzde kaçı bu cezaların mevzuata girmesini ister?”
Mesela “kısas” hükmü…
Hani, bugünlerde, hepimizi derinden yaralayan “doktor cinayeti” üzerinden sert tartışmalar yapılıyor ya…
“Müslümanım” diyenlerin yüzde kaçı, Cenab-ı Hakk’ın “Kısasta sizin için hayat vardır!” hükmüne kayıtsız şartsız iman eder ve Ceza Kanunu’na girmesini ister?..
*
“Zaten faiz de alışveriş gibidir!” diyerek faize bulaşanların, Şeytan tarafından çarpılmış insanlar gibi kalkacaklarına, cehennemde temelli kalacaklarına hükmeden Ayet, günümüz Müslümanları için ne ifade etmektedir?
Faizi türlü kurnazlıklarla “helâl” dairesi içine sokup “yırtmaya” çalışanlarımızın oranı ne kadardır?
*
İslam’ın “Aile ve Miras Hukuku”na dair emirlerinin hayata geçirilmesi, erkeklerimizin ve kadınlarımızın çoğuna ağır gelmez mi?
Maçoluk ve kılıbıklıktan birini hayat tarzı olarak benimseyen erkek için de, feminizmin anaforuna kapılmış kadın için de yaman mevzudur bunları kabullenmek.
İslam’da evi geçindirme vazifesi erkeğe ait.
Kadının malı şahsının ve meşru çerçevenin dışına çıkmamak kaydıyla, malı üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunabilir.
Evi geçindirmekle yükümlü olan erkek, Miras’tan daha fazla pay alır.
İslâm, adaleti böylece tesis eder.
Günümüz Müslümanlarının çoğu, “pratikte” böyle uygulamaları istemez!..
Onlara benimsetilen “anlayışa” göre;
Her şey eşit olmalıdır, mutlak eşitlik olmalıdır.
Kadın ve erkek her bakımdan eşitlenmeli, serbest piyasada kıyasıya rekabet etmeli, icabında birbirlerini yiyip bitirmelidir!..
İnsan insanın kurdudur.
Homo hominilupus..
İnsan insanı, serbest rekabet piyasasında lüplerus!
*
Ticarette ve reklamda “kadının”, özellikle de “kadın cinselliğinin” kullanılması noktasında geniş bir mutabakat alanımız var.
Sadece “tekerlek satanın kadın manken kullanması” değil; tesettür giyimde de “çekicilik” unsurunun alabildiğine kullanılması da, serbest rekabet piyasasının olmazsa olmazlarından.
“Tesettür gösteriş için değil, göstermeyiş içindir”ama…
Piyasa şartları böyle demez ve “Şeriat”ın bu alandaki “kırmızı çizgileri” de, serbest rekabet piyasasının işine gelmez!..
*
İslâm, klavyenin başına geçip, eline mikrofonu alıp ona bunaiftira atmayı yasaklar.
Zina suçu isnad edip de bunu ispatlayamayana seksen değnek vurulması ve şahitliğinin de ebediyen kabul edilmemesi nasıl bir cezadır?
Bakın sosyal medyaya, nice “insan”, politik görüşlerini merkeze olarak, kimlere kimlere nasıl da iftira atıyor!
İftiracının politik görüşünü benimsemeyene her türlü damgayı yapıştırmak serbest?
Birbirlerine kıyasıya saldıran taraflar vicdanlarını rahatlatmak için de güzel bir söylem bulmuşlar:
“Onlar da bize yapıyor ama abi!”
*
Bugün Kurban Bayramı’nın ikinci günü.
Kurban kesme işleri epeyce hafifledi; bir yandan etler dağıtılıyor, o da zor değil.
Yardım edenden de, yardımı kabul edenden de Allah razı olsun.
*
Bugün, çoğumuz için “dinlenme” günü.
“Kuran ve Sünnet dilimizden kalbimize iniyor, oradan da hayatımıza yansıyor mu?” penceresini aralamaya çalıştım bugün.
Benim de…
Şöyle bir kabuğuma çekip, iyice bir tefekkür etmem…
İstikamet kontrolüne girişmem gerekiyor dostlar.
Gidiyom ben!