Serbest Piyasa Ne kadar Serbest?
Okullarda öğretilen kapitalist iktisadi doktrinler serbest piyasa sisteminin var olduğunu, tam rekabet piyasası olması gerektiğini savunur. Devamında gelen birçok teoriyi de bu varsayımlar üzerine kurmuştur. Ancak gerçek hayatta ne serbest piyasa ne de tam rekabet bulunmaktadır.
Gerek devlet eliyle gerekse piyasada firmaların tekel gibi
hareket etmeleri sebebiyle piyasaya giriş çıkışlar tam anlamıyla serbest
değildir. Özellikle yüksek teknolojili ürünlerde piyasaya girmek neredeyse
imkânsızlaşmaktadır. Türkiye geliştirdiği S/İHA teknolojisi ile böylesi bir
piyasaya girmeyi başardı. Uzun yıllar bir iki ülkenin tekelinde olan bu
piyasaya girmeyi başaran Türkiye, karşılaştığı zorluklar ve maruz kalmadığı
ekonomik saldırılar neredeyse kalmadı. Büyük sermaye birikimine sahip ülkeler
serbest piyasa sistemini savunuyor gibi görünseler de uygulamada böyle bir
dünyanın olmadığı gerçeğini bilmek gerekiyor.
Doğalgaz gibi üretimin en önemli girdisi olan hammadde
üretiminde gerekli teknolojiye sahip olan ülkeler, bu teknolojiye sahip olmayan
ülkelerden çıkarılacak enerji kaynağı için büyük ortaklık payları talep
etmektedir. Örneğin bir zamanlar Türkiye, Doğu Akdeniz’de küresel firmalardan
biri olan BP ile anlaşmış ve %50 gibi büyük bir ortaklık payı talep etmişti. BP
yaptığı aramalarda enerji kaynağı bulamadı ancak Türkiye kendi imkânlarıyla
yaptığı aramalardan bu kaynağı bulmayı başardı. Gereken bilgi ve teknolojiye
sahip olamamak sebebiyle piyasaya girişler de öyle anlatıldığı gibi serbest
değil yani…
Serbest piyasa sisteminin de anlatıldığı gibi serbest olması
zaten haliyle pek de mümkün değildir. Örneğin; uyuşturucu, silah, organ, insan
kaçakçılığı gibi konularda yasal engellemeler bulunmaktadır. Zaten olmalıdır
da… Ancak bunun dışında bazı ürün ve hizmetlerin de üretimi, satışı gibi
faaliyetlerin yine bazı yasal yönlendirmelerle belirli kişi ve kurumların
yapılmasına izin verilmektedir. Örneğin ilaç gibi insan sağlığını doğrudan
etkileyen alanda belirli ve net yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak yine
insan sağlığını ve hayatını doğrudan etkileyen gıda konusunda ilaç sektörü
kadar sert yasal tedbirler bulunmamaktadır. Diğer taraftan bankacılık ve
finansal kurumlar gibi alanlarda da piyasaya giriş çıkışların serbest olmadığını
bilinmektedir. Bu durumun hemen her ülkede olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu
durumun da serbest piyasa sisteminin gerçekte olmadığını ancak söylemden ibaret
olduğunu gösteren bir delil olduğunu söyleyebiliriz.
Piyasanın işleyişine bakıldığında da tam rekabet piyasası
olmadığı herkesçe malumdur. Piyasaya giriş çıkışlar serbest olmadığı için
rekabeti oluşturacak ortam da tam anlamıyla bulunmamaktadır. Gerek sermaye
yetersizliğinden, gerek bilgi ve teknoloji eksikliğinden dolayı piyasaya
girebilen/girebilecek firma az olduğu için piyasa da rekabet eksikliği piyasa
fiyatlarını da doğrudan etkilemektedir. Örneğin enerji piyasasına giriş
çıkışlar öyle serbest olmadığı için bu alanda fiyat serbest piyasada oluşmamakta
OPEC gibi aktörler piyasa fiyatını belirlemede etkili olmaktadır.
Piyasaya giriş çıkışların serbest olması durumunda
karşılaşılacak manzarayı da aslında hepimiz az çok tahmin edebiliriz.
Tasarrufların değerlendirilmesi gibi konularda bu manzara daha çok karşımıza
çıkıyor. Çiftlik Bank, Thodex gibi işletmeler piyasaya serbestçe girip çıktığı
için birçok kişinin mağdur olduğu bir ortam oluşmaktadır. Bununla birlikte
serbest piyasa ortamında bir dönem ABD’de olduğu gibi köle ticareti adı altında
insan ticareti de mümkün olabilmektedir.
İşte bu noktada serbest piyasa sisteminin tartışmaları
başlıyor. Bu sistemin sınırlarının keskin bir şekilde çizilmesi durumunda
sosyalizm gibi bir sistem ortaya çıkarken sınırların olmadığı bir durumda da
insan hayatına ve onuruna uygun olmayan ticaret yapılmaktadır. Piyasa
sınırlarının böylesi belirsiz olduğu bir küresel sistemde siyasilerin, politika
yapıcıların istedikleri gibi hareket ettiği bir ortamın oluştuğunu da
görebiliyoruz. Belirli işletmelere sağlanan imtiyazlarla belirli alanlardan
ciddi kazançlar elde edilmesine neden olmaktadır. Burada siyasilerin ve
politika yapıcıların ahlakından başka düzeltilebilecek bir çözüm yolu yoktur.
İşin aslına bakıldığında serbest piyasa sisteminin gerçekte var olmadığı görülmektedir.