Şer gibi görünen… Coronavirüs ‘Fırsat’ Olabilir!
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir gece yarısı, coronavirüs vakası hakkında özetle dedi ki;
-Bir erkek hastamız var, durumu iyi.
-Hasta virüsü Avrupa’dan getirdi.
-Hastayı dış dünyadan tamamen izole ettik.
-Yayılmayı önleyici tedbirleri aldık.
-Tanı erken evrede konulmuşdu.
-Bir veya birkaç hasta toplumu tehdit etmez.
Evet;
Tedbir var, panik yok.
Yurt dışı seyahatleri mümkün olduğunca azaltılmalı, mecbur olmayan yurt dışına çıkmamalı.
Bir vakittir, enfeksiyon hastalıkları alanında uzman isimlerle bu konuları konuşuyoruz.
Onca profesör doktor, doçent doktor ve sadece doktor; hepsinin söylediği “Temizlik, temizlik, temizlik.”
Rahmetli Babaannem, bana sürekli olarak el yıkatırdı.
Elini şöyle iyi bir ıslatacaksın, sonra sabunla uzun uzun yıkayacaksın, bu arada, tırnak aralarını ihmal etmeyeceksin, en önemli yer oralar, ardından elini durulayacaksın, sonra bir tur daha atacaksın…
Suyla barışık olmak…
Ne kadar uzmanla konuştuysam, sık sık el yıkamaktan ve ağıza, buruna su çekmekten bahsetti.
Elin, şöyle güzelce ve sadece suyla yıkanması bile çok tesirli oluyormuş…
Abdest yani, abdest al sağlık bul.
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy ne güzel demiş:
“Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol,
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.
Mesele budur.
Tedbirini al, tevekkül et.
Tek Yol İslâm!
İnancımızın yapılmasını emrettiği, tavsiye ettiği ne varsa, bilim onu tasdiklemekten ileri gidemiyor, gidemez.
Başkası mümkün değil, cororavirüs vakasında korunma yollarına baktığınızda da bu çıkıyor karşınıza:
“Temizlik imandandır.”
Sadece el, ayak, beden temizliği değil; kalp temizliği de imandan.
Bizler bu ülkenin evlâtları olarak beden temizliğimize genellikle dikkat ediyoruz galiba.
Bazen tuvaletten çıkıp elini yıkamayanları veya öylesine bir yıkayanları görüyorum.
Uzun tırnaklıları görüyorum ki, o tırnakların içinde ne pislikler vardır, olmaması mümkün değil.
Aman buralara dikkat, tırnaklarınızı kesiniz!..
Bizler…
Bu coronavirüs belâsını sağ salim atlatırız İnşAllah.
Buradan “hayırlı” neticeler de çıkar, gerim gerim gerinen, şişim şişim şişinen, kıçım kıçım dolaşan insanoğlu, aklın sınırlarını zorlayacak kadar küçük bir virüs tarafından ne hale getiriliyor!
O koca koca stadlar nasıl boşaltılıyor!..
O koca koca ekonomiler nasıl çökertiliyor!..
Süper güçlerin güçleri bir virüse yetmiyor; o virüsü kendileri de “geliştirmiş” olsalar, böyle bir tezgâhı kurmuş da olsalar…
Belâ dönüyor, dolaşıyor kendilerini de buluyor!..
İnsanoğlu bu tabloya bakıp da acziyetini kavrar mı?
Herkese nasip olmaz, herkese nasip olacak olsa imtihanın kıymeti kalmaz.
Yani…
Kimileri uyanacak bu vesileyle,
acziyetinin farkına varacak.
Hani…
“Şanzelize”, Paris…
Hani…
Bir virüsün yaktığı Roma…
“Geçen hafta Paris’teydim!” mevzuundan girip havasını basmaya bayılanlar için en sağlıklı yerler, bizim köyün civarları.
Mis gibi tezek kokusu!..
Canınızı sıkmayın, paniğe kapılmayın…
Sadece tefekkürünüzü arttırın.
“Şer gibi görünendeki hayırları arayın.”
Vesselam.