Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ekim 2014

Senin felsefen yok aslında!

Resmi ideoloji egemenliğini hala elinde bulunduran Türkiye Cumhuriyet tarihinin en tekelci partisi CHP, son yıllarda deyim yerindeyse bir varlık yokluk mücadelesi veriyor. Bu durumda olan sadece CHP değil elbette ülke muhalefeti içler acısı. Halkın ülkedeki muhalefetin ürettiği siyasete gösterdiği tepki dolayısıyla ilgisizliği partilerin sürekli seçim kaybetmesine ve yenilgi üzerine yenilgi almalarına neden olmakta. Örneğin CHP her defasında hiç umulmadık yollara başvurarak bir çıkış yolu bulmak istiyor, deyim yerindeyse var olduğunu ispat etmeye çalışıyor. Haliyle uzun süredir bir bunalım süreci yaşıyorlar. Bu durum bana ünlü ozan Porphyre Eglantine'nin Yitik yolu arıyorum, bulamadığım yolu, bir orada bir burada diye başlayan Chant du ne'ant'ı (Hiçliğin Türküsü)hatırlattı. Ve buradan yola çıkarak Berdrand Russell'in alaycı bir dille ele aldığı Eglantine'nin öyküsünü.

Hikayemiz Eglantine'nin çocukluğunda aynaya her baktığında imgesini görememe korkusuyla başlıyor. Eglantine bu korkusunu yenmek ve var olduğunu ispat etmek için kendince bir felsefe geliştirir. Var olduğunu ispat etmek için evvela acı çekmesi gerektiğini düşünür. Bu bakımdan Nazi Almanyası'nda kendini Yahudi diye tanıtarak türlü işkencelere katlanır. İşkenceler dayanılmaz bir hal almaya başlamışken Poe'nin kuzgunu sıçraya sıçraya gelir Mallarmu00e9'nin (Sembolizm akımının öncüsü Fransız şair Stu00e9phane Mallarmu00e9) sesiyle o korkunç tekerlemeyi haykırır: "Acı çekmiyorsun sen; Sen yoksun!"

Eglantine vazgeçmez. Soluğu Rusya'da alır. Orada da Wall Street'den yollanmış bir casus süsü verir kendine. Bu yüzden kışı Beyaz Deniz kıyılarında ağaç kesmekle geçirir. Kış biter bitmez o korkunç ses yine aynı tekerlemeyi haykırır. Porphyre baktı ki olmuyor. Düşüncelerine bir yenisini ekler. Belki der acılarıma bir de utanç eklemeliyim. Bu düşüncesini gerçekleştirmek için bu sefer de Çin'e gider. Orada Kominist Partisi'nin gözde üyelerinden güzel bir Çinli kıza aşık olur.Sonra hakkında sahte belgeler düzenleyerek onu İngiliz hükümetine gizli ajanlık yapmakla suçlar..Neticede korkunç işkencelerden geçen kız Eglantine'nin gözleri önünde öldürülür.Şimdi der Eglantine belki gerçekten acı çekmiş sayılırım.Çünkü çok sevmiştim bu kızı..Der demez o kuş yine gelir ve o malum sözleri tekrar haykırır.Artık buna dayamaz Eglantine ve kuşa söyle bana der var olduğumu ispat etmem için daha ne yapmalıyım? Cevap tek kelime Ara. Aramaya devam et!!Ve sonra her zaman olduğu gibi yok olup gider.

Yeniden arayışlara girdi Porphyre..Bu arada yetenekli bir ozan olduğundan her yerde bilhassa gizli çevrelerden hayranlar topladı.Çin'den dönüşünde şeref üyesi olarak Paris'teki Felsefe Kurultayı'na çağrıldı.Toplantı günü herkes salonda yerini almıştı yanlız ortada başkan yoktu.Porphyre tam sabırsızlanmaya başlamıştı ki birden o kuzgun geldi ve başkana ayrılan yere oturdu. Sonra Porphyre'ye dönerek herkesin duyabileceği bir sesle ona şöyle seslendi. Hey! Senin bir felsefen yok aslında, senin felsefen, düşüncelerin bir hiç! Diye haykırdı. Bu sözleri duyan Porphyre'nin yüreğine öyle bir acı düştü ve öylesine derin bir hüzne kapıldı ki olduğu yere yığılıverdi. Kendine geldiğinde kuşun ağzından ne zamandır özlemini çektiği o sözler döküldü. Yeter, yeter acı çekiyorsun artık; sen varsın! Ama Porphyre o günden beri felsefe üzerine tek bir söz söylemedi. Uyandığında ise rahat bir nefes aldı vs.

Russell'in hikayesi, ülke muhalefetinin son yıllarda içine düştüğü trajik durumu anlamak için bize bazı ipuçları veriyor gibi.. Türkiye'de en marjinalinden en büyüğüne varana kadar siyasi yelpazede varlık bulan muhalefet partilerin yeni Türkiye'ye dönük ürettikleri dişe dokunur bir siyaset bulunmamaktadır. Bu anlamda bir felsefeler yok aslında. Örneğin CHP'nin kendine has ürettiği, yeni, orjinal ve toplumda bir karşılığı olan felsefesi yok. Acı gerçek bu. Sürekli ajitasyonlarla var olduklarını ispat etmeye çalışan muhalefet zihniyetinin de aslında üretebileceği hiçbir şey yok/kalmadı. Yani yapacak bir şey de yok. Sahip oldukları dar, katı ve yeniliğe mesafeli, tek-tipçi ideolojileri yüzünden yeni Türkiye'de siyaset üretemiyorlar. Yapılacak iş belli; Türkiye'nin önemli düşünürlerinden kıymetli hocam Atilla Yayla'nın bir yazısında da ifade ettiği gibi Türkiye'deki ana muhalefet partisitemel hak ve özgürlüklere ve hukukun hakimiyetine saygının bulunmadığı ve devletin sınırlı olması gerektiği fikrinin iktidar elitleri arasında hiç ilgi görmediği bir tek parti diktatörlüğünün aracı olarak doğdu. Bazen çizgisini demokrasiye uydurma çabaları sergilediği olduysa da, partinin nitelikleri hiç değişmedi. En iyi bu partinin kendisini feshetmesi. CHP ya bir vakfa veya enstitüye dönüşsün veya tek parti dönemi müzesi olsun. Onun bırakacağı boşlukta gerçekten demokrat sosyal demokratlar güçlü bir siyasu00ee hareket başlatsın.

Bence de en iyisi bu işi bırakmaları. Muhalefetin, şiddete meyilli, vizyonsuz ve ortaokul seviyesi düzeyinde bir dünya okumasıyla yeni Türkiye'ye sunacağı herhangi bir katkısı olmayacaktır. Evet, acı gerçeği yüzlerine haykırmalı. Poe'nin kuzgunu gibi; Ey muhalefet! Senin bir felsefen yok aslında, senin felsefen, düşüncelerin bir hiç!

[email protected]

twitter: sivildemokrat