Sen sus, amcalar konuşuyor(!)
Mısırlı ünlü Kıpti düşünür Refik Habib'in geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden yaptığı bir açıklama dikkat çekiciydi.
Habib, "Batı ve Rusya, Suriye ve Mısır devrimlerini engellemek için eşsiz bir ittifak kurdular" diyordu.
Libya'da, Tunus'ta neyse de Ortadoğu'nun iki kapısı olan Mısır ve Suriye'de kendi kontrollerinde olmayan bir yönetim, hiç işlerine gelmiyordu.
Mısır ve Suriye'ye 'bahar'ın ulaşmaması, oradaki insanların asırlık talihlerini değiştirip cuntalardan ve diktatörlerden kurtulması istenmedi. Yapılan halk devrimini bire geri çaldılar. ABD'li yetkililerin sürekli "Darbecilerin Mısır'a demokrasi" getireceğini söylemesi bile bu ülkelerdeki 'Arap Kışı'nı açıklıyoru2026
***
Ama yakın tarihte buna benzeyen çok dramatik bir örnek daha yaşamıştık; Cezayir!
Seksenli yılların sonuna doğru Batı-Doğu rekabetinde Büyük Dünya Sistemi, Soğuk Savaş konseptine son verme kararı almıştı. 1989'a gelindiğinde Demir Perde ülkelerinin bir bir yıkıldığına şahit oluyorduk. Soğuk Savaş'ın en büyük sembolü olan ve Almanya'yı ikiye ayıran Berlin Duvarı çökertilirken bunun Müslüman ülkelere de sıçrayacağı konusu pek öngörülmemişti.
Tam o esnada 1979 İran Devrimi'nin Halk ihtilal gibi, Cezayir'de de Sandık ihtilalı gerçekleşiyordu. Soğuk Savaşı bitiren "Bahar" bir Müslüman ülkeye de uğruyordu. İslami Selamet Cephesi FİS, Cezayir seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. Yeni ve demokratik bir modelle Müslümanların bir ülkede iktidara gelecek olması düşüncesi bile Batı'yı ürküttü.
Ama Kuzey Afrika'nın petrol ve doğalgaz deposu gibi yedeklenen ülkesi Cezayir'de 'Bahar' söz konusu olamazdı.
Komünist ve Kapitalist Batı ülkelerine "Hak" görülen "Bahar", bir İslam ülkesine asla 'hak' görülemezdi. Ve görülmedi de. Mısır'daki gibi ordu darbe yaptı. Mısır'daki gibi yine Batı alkışladı. 10 yıl sürecek bir iç savaş başladı ve yarım milyona yakın insan hayatını kaybetti.
***
Şu anda Mısır'da Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedii'nin de aralarında olduğu 683 kişi daha cunta mahkemesince idama mahku00fbm edildi. Geçen ay idama mahku00fbm edilen 529 kişiden 492u2032sinin cezası müebbet hapse çevrilirken 37 kişinin idam hükmü ise 'Müftülük'çe onaylandı.
Suriye'de durum zaten ortada. Varil bombaları ile her gün onlarca insanın katledildiği ülkede utanmadan 'Cumhurbaşkanlığı seçimleri' yapılacağı açıklanıyor.
'Kırmızı Çizgi' sayılan kimyasal silah kullanımının ardından alelacele Rusya ve ABD arasında diyalog köprüleri kuruldu. İki ülkenin Dışişleri bakanları, uluslararası kamuoyunun önünde el sıkışarak "Aman Suriye'de değişim olmasın" uzlaşısına vardılar. BM de devreye girerek derhal 'plan'a cila çektiu2026
***
Ukrayna'da oynanan "Doğu'su senin Batı'sı benim" başlıklı büyük tezgahı da hep birlikte seyrediyoruz. Bir Rusya çemkiriyor bir ABD ve Batı bloku. Sonuç 40 insan 'Rus yanlısı' denilerek diri diri yakılıyor.
Ukraynalı faşistlerin 'Batı yanlısı' olduğu hiç vurgulanmadan cayır cayır yananların "Rusya yanlısı" olduğunun altı çiziliyor.
***
Çepeçevre Doğu-Batı güç mücadelesi ile etrafımız sarılmış durumda. "Çevren ateş çemberine dönse de sen ses etme!" diyorlar bize.
Bu güç gösterisinde Türkiye ağzını açıp en küçük bir laf etmeye kalktığında, "Diktatörlükle", "Cezaevine gazeteci atan ülke olmakla" suçlanıyor ve suçlanmaya devam edecektir.
Ukrayna'nın ikiye bölünmesi, yarısının Rus yarısının da Batı kontrolünde kalması konusunda varılan uzlaşmayı, en fazla iç savaş konsepti ile kotarmaya çalışıyorlar. Ölenler de onlar için 'iç savaşın olası kayıpları' olarak istatistikseldir.
Bize sürekli 'Sus!' çeken 'amcaların' dünya sahnesindeki 'Oyunlarını' izliyoruz.
Yoksa siz AB ve NATO'nun Rusya ile harbe gireceğini mi zannetmiştiniz?