Sen düzel, dünya düzelsin...
Birden bire olmadı hiç bir şey...
Dünyanın zalim, fitne, fesat ve fena halini gören iyi insanlar başımıza büyük bir belanın geleceğini uyarıp durdular. Kuraklık, sel, deprem, yangınlar, çekirge istilaları derken küresel felaketle hayat yalan ol duya doğru gidiyor…
Coronavirüs üretildi mi bilmiyoruz ancak gerçek şu ki; bilimin, teknolojinin çaresiz kaldığı bir durum yaşanıyor. Sen uzaya çık, sen gel virüs korkusundan evde çakılı kal. Atom bombası dâhil korkunç nükleer silahlarınız, sesten çok hızlı uçaklarınız hiç bir işe yaramıyor! Uzaydan karıncayı bile gören teknolojiyle övünen kibirliler gördünüz mü küçük bir mikrop karşısında teknolojileriniz kör oldu. Ölüm hariç tıbben her şeyin çaresini bulduğunu söyle, sen gel çaresiz kal! Bütün gücünüz ve kuvvetiniz çöp oldu çöp...
Korku, kaygı, panik pik yapmış durumda. Ana baba evladından, evlat ana babasından kaçıyor. Aynı evde ayrı odalarda panik, tecrit durumdayız! Ölsen cenazene gelecek bir Allah’ın kulu bulamazsın. Dünya günahlarının bedelini ödüyor!
Siz zalimler dünyayı yangın yerine çevirdiniz!
Çok ah aldınız çok…
Küresel korsan; Trump, Kraliçe, Doğu Türkistan kasabı Şi Cinping, Macron, Merkel, katil Netanyahu tir tir titriyor! Sonunuz Firavunun gibi olacak bilesiniz...
En adi katliamların, kan, gözyaşı, açlık ve sefaletin, ahlaksızlık ve çıplaklığın sebebi sizsiniz. Irak’ta, Libya’da, Yemen’de, Afganistan’da, Doğu Türkistan’da, Suriye’de yaptığınız katliam ve zulümlerin karşılıksız kalacağını mı sandınız?
Sen ajan Putin, siz İran Mollaları Suriye’de katlettiğiniz onca çocuğun, onca mazlum ve masumun ahının çıkmayacağını mı sandınız?
Ölüm ümüğünüzden yakalayacak bilesiniz...
Nemelazımcılar, zayıf bırakıldık mazeretine sığınanlar siz de suçlusunuz!
Az çok hepimiz suçluyuz!
Bu yüzden virüs din, dil, renk, ırk, bölge ve zengin, fakir ayrımı yapmıyor. Dünya bedel ödüyor.
Camilerimiz açık iken gitmediğiniz günlerin, farzını kıldıktan sonra hemen terk ettiğiniz cuma namazlarının kıymetini anladınız mı? Camilerin anlam ve misyonunu kavradınız mı şimdi?
En çok üzülmemiz gereken de, Kâbe ve Kudüs mahzun, yalnız ve kapalı! Hesabın çok çetin olacağını bilesin...
Tartıya çıktık tartıya...
Dünya ve ahiret dengesinde günahlarımız hiçte affedilebilecek türden değil. Dünyanın dengesini bozduk dengesini!
Her amel küçük de olsa kayda geçiyor...
Allah “Kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.” (Zilzal, 7-8)
Ölmeden önce tartılıyoruz…
“O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse. İşte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. Ameli hafif olana gelince. İşte onun anası (yeri, yurdu) Hâviye’dir. Nedir o (Hâviye) bilir misin? Kızgın ateş!” (Karia, 6-11)
Bugün herkes artılarını eksilerin görünsün. “İnsan yarına ne gönderdiğine baksın” diye sesleniyor kelam-i kadim;
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının...” (Haşr, 18)
“O gün ne mal, ne evlat fayda verir, selim bir kalbe gelen müstesna...” (Şuarâ Suresi, 88-89)
Gelin tartıya yüzü ak çıkanlardan olalım.
“İmana ermiş olanlar, doğru ve yararlı işler yapanlar, namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar ve karşılıksız yardımda bulunanlar; işte onlar mükâfatlarını Rablerinden alacaklardır ve onlara ne korku vardır, ne de üzülürler.” (Bakara: 277)
Vakit varken gel kalbini Kur’an’la tedavi et ve şifa bul...
İbn Ömer (ra):
“Akşama ulaştığın zaman sabahı bekleme, sabaha ulaştığın zaman da akşamı bekleme. Sağlıklıyken hastalığın için, sağken ölümün için hazırlık yap.” (Buharî; Tirmizî)
Sen düzel, dünya düzelsin...