Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2962.10
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Haziran 2024

​Sempozyumdan notlar

Dünya politikasının geleceğine ilişkin Şikago’da düzenlenen bir sempozyumu izledik. Farklı ülkelerden dış politika yazarlarının katılım sağladığı Sempozyum ’da geleceğe ilişkin ufuk açıcı somut bir öneri yoktu. Sanayi Devriminden bu yana geçen iki yüzyılda dünya ekonomisi belki 80 kat artı ama neredeyse aynı oranda fakirlikte arttı.

Bilindiği gibi çatışma, kıtlık ve mülteci akınları rekor düzeye ulaştı. Önümüzdeki süreçte de bu sorunların ‘’devam edeceği’’ üzerinde duruldu. Keza ‘’virüs mutasyonları, yapay zekâ ve siber savaşları’’ gibi konuların güvenliği tehdit ettiği konuşuldu. Özellikle ‘’yapay zekânın insanlığın geleceğini şekillendireceğinin’’ altı çizildi.

Gelecek ile ilgili konuşmalardan not aldığım bir diğer önemli konu, ‘’uzay savaşlarıydı.’’ Önümüzdeki yıllarda küresel güçler arasında savaşın dünyanın ötesine taşınacağı vurgulandı. Bu ve benzeri konuların insanlığın geleceği ile ilgili ciddi tehditler yarattığı algısı hâkimdi. Bu tür tehditlere karşı ‘’dünya siyasetinin geleceğine dair yeni fikirlere ihtiyaç var’’ denildi.

Uzayda muhtemel savaşlara dikkat çekilirken, somut olarak dünyada İsrail’in Filistin’de işlediği insanlık suçuna fazla değinilmedi. Katliamların bölgede nasıl bir değişime neden olacağı, bölgeyi nasıl bir geleceğin beklediği sorusuna cevap aranmadı. Çin lideri Xi Jinping'in geçen yıl ‘’Tayvan'ın Çin ile birleşmesinin kaçınılmaz olduğu’’ açıklaması üzerinde uzun uzun duruldu. Ukrayna ile Rusya arasında savaş, Filistin’de İsrail vahşeti devam ederken, sempozyumda ‘’dünya devleti’’ fikri tekrar gündeme getirildi!

Evet, Sempozyumu kısaca ana hatlarıyla böyle özetledikten sonra, gözlemlerimi sizinle paylaşmak istiyorum:

Her şeyden önce Sempozyum, sanki liberalizmin çelişkilerini ve dünyayı getirdiği felaketi örtmeye çalıştıklarını hissettim. Mevcut dünya ekonomisi, sözde serbest ticarete dayalı ama ABD, birçok ülkeye ambargo ve yaptırım uyguluyor. Hâlbuki ekonomiden, güvenliğe, çevre kirliliğinden iklim değişikliğine kadar dünyada pek çok alanda büyük bir tıkanma yaşanmaktadır.

Küçük bir azınlığa hizmet eden maddi büyüme ve kâr amacına dayalı ekonomik sistem, dünyada risklerin, sorunların, çelişkilerin sayısının artmasına neden oldu. Hâl böyle olunca tepkiler de artmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte bu durumun sürdürülebilir olup olmayacağı sorusunu akıllara getirmektedir.

Süleyman Seyfi Öğün, bu hususlara çok önceden dikkatimizi çekmiş ve çok net olarak ‘’bunun sonu savaştır’’ demişti. Gerçekten de dünya yeni bir savaşa doğru adım adım ilerliyor.

Sempozyumdan cevabını merak ettiğim üç soru vardı. Birincisi, gelişmeler yakın gelecekte bir dünya savaşı riskine işaret ediyor. Buna karşı ne yapılabilir? İkincisi, adaletsiz işleyen mevcut uluslararası sistem revize edilebilir mi? Üçüncüsü, bütün bir insanlığı kuşatacak yeni bir paradigma var mı? Ancak her üç sorununda cevabını alamadım.

Sempozyum, sanki dünyadaki mevcut adaletsiz sistemi meşrulaştırmak için düzenlenmişti. Program bittikten sonra, kendime şunu sordum: ‘’Bu Sempozyumdan ne anladım?’’ Zihnime düşeni şöyle not ettim: Toplumları ezenler ile toplumların onurunu, savunanlar arasındaki ezeli çatışma devam edecektir.