Selefilik: Teoloji mi? Terörizm mi?
Selefilik, günümüzde
çok tartışılan kavramların başında gelmektedir. Selefiliğin şiddetin ve
terörizmin kaynağı olduğuna dair görüş uzun süreden beri tartışılmaktadır. Son
zamanlarda Selefi grupların silahlandığı ve şiddet eylemlerinde bulunacağına
dair iddialar ortaya atılmaktadır. Selefi gruplar denilen oluşumların
silahlanması ve şiddete yönelmesi, selefiliğin teolojik bir sorun olmaktan
çıkıp ciddi bir güvenlik sorunu haline geldiği anlamınagelmektedir. Teolojinin
güvenliği belirleyebilen bir dinamik olması, Selefi grupların silahlanması ve
şiddet yönelimleri etrafında yapılan tartışmalarda net olarak ortaya
çıkmaktadır.
Selefilik,
değişik tarihsel dönemlerde ortaya çıkan dini anlama biçimlerine verilen
şemsiye bir kavramdır. Selefiliğin tanımlanması zordur. Tarihsel süreçte
herkesin içinde bulunduğu şartlara uygun olarak Selefiliğe farklı anlamlar
yüklemesi ve içeriğini kendine göre kurgulaması, Selefiliğin muhtevasını net
bir şekilde belirlemeye imkan tanımamaktadır. Farklı tanımları ve yaklaşımları
bünyesinde barındıran selefilik konusunda söylenebilecek en önemli şey şudur: Selefilik
din değildir, Selefilik dini yorumlama tarzlarından biridir. Günümüzde ortaya
çıkan Selefilik ideolojisi, kendisini, dine yönelik bir yorum biçimi olarak
değil, dinin kendisi olarak sunmaktadır. Selefiliğin kendisini dinle
özdeşleştirme ve dinin yerine ikame etme sapmasına karşı ısrarla selefiliğin
din olmadığı gerçeğinin altını çizmek lazımdır. Selefiliğin dinle
özdeşleştirilmesi, Selefilik adı altında din korsanlığı yapmak anlamına
gelmektedir. Selefiliğin dini bir yorumdan çıkıp din korsanlığına dönüşmesi,
selefiliği teolojik bir konu olmaktan çıkarmakta terörizm ve şiddet şeklinde
bir güvenlik sorununa dönüştürmektedir.
Günümüz Selefi
hareketlerinin en bariz niteliği, Batı kavramı etrafında bir düşman icat
etmeleridir. Batıdan gelen her şeye karşı olduklarını iddia eden Selefi
hareketlerde, yoğun bir Batı karşıtlığı teması sürekli olarak gündemde
tutulmaktadır. Selefilik, düşmanın Batı olduğunu iddia etmektedir. Batı
düşmanlığı etrafında kurgulanan Selefi hareketler, günümüz dünyasını anlama
konusunda sağlıklı, olgun ve yapıcı yaklaşımlar ortaya koymaktan uzaktırlar.
Tek Düşman Batı olarak niteleyebileceğimiz tek boyutlu, yüzeysel ve otoriter
nitelikli söylemleriyle Selefiler, günümüz dünyasının gerçekliğinden, genişliğinden
ve çeşitliliğinden kopmuş, kapalı, tepkisel, sığ ve yüzeysel oluşumlardır.
Körleştirici ve köreltici bir Batı düşmanlığının arkasına sığınan Selefi
gruplar, Batı dedikleri düşmana karşı her türlü şiddet ve terörizmi yapmayı
meşru görmektedirler.
Sürekli
düşman icat eden Selefi gruplar, sadece Batı’yı değil, kendilerinden olmayan
bütün Müslümanları da tekfir ederek düşman olarak konumlandırmaktadırlar. Selefi
ideolojide dış düşman ve iç düşman şeklinde iki çeşit düşman kategorisi
bulunmaktadır. Dış düşman Batı iken, iç düşman Müslüman toplumlardır. Selefi grupların
Türkiye gibi Müslüman bir coğrafyada örgütlenmesinin ve harekete geçebilmesinin
nedeni, toplumu iç düşman olarak görmelerinden dolayıdır. Müslümanların tekfir
yolu kullanılarak iç düşman haline getirilmeleri, Selefi teolojisinin terörizm
teolojisine dönüşmesinin bir başka yansıması olarak değerlendirebiliriz.
Selefiliğin
günümüz versiyonları, İslam’ı ahlak ve ibadet merkezli bir din olarak anlamamaktadırlar.
Günümüz Selefiliği, dini ideoloji haline getirmiştir. Selefilik teolojisi,
aslında dinin ideoloji haline getirilmesinin adıdır. Selefiler tarafından dinin
ideolojileştirilmesi, dini din olmaktan çıkarmaktadır. Selefilik ideolojisini
modern dönemde ortaya çıkan Faşizm ve Komünizm gibi ideolojilerin
coğrafyamızdaki din boyalı versiyonu olarak görmek mümkündür. Otoriter bir
ideolojiye, mutlak bir itaat sistemine ve Stalinist örgütlenme biçimlerine
sahip olan Selefi gruplar, şiddeti yüceltmekte ve meşrulaştırmaktadırlar.
Selefi
ideolojinin merkezinde cihat kavramı bulunmaktadır. Selefi ideolojisi, cihat
kavramını ahlaki ve manevi boyutları olan bir olgunlaşma sürecini anlatmak için
kullanmamaktadır. Selefi ideolojide cihat, militer bir anlama sahiptir. Selefi
ideolojide cihat, Allah yolunda ölmek ve öldürmektir. Cihadın militarizasyonu
ve oluşturulan ölüm kültürü, Selefi grupların silahlı mücadeleyi kutsallaştırmalarına
yol açmaktadır. Selefi gruplarda yoğun bir şekilde silah ve silahlı mücadele
temaları işlenmektedir. Hayata ve insana silah ve silahlı mücadele
perspektifinden bakan Selefi ideoloji, militanlarını kolaylıkla
silahlandırabilmekte ve harekete geçirebilmektedir.
Selefi ideoloji, dini ahlaktan, ibadetten ve maneviyattan soyutlamaktadır. Dini salt bir siyaset, hakimiyet ve şiddet üçlüsüyle sınırlandıran ve sığlaştıran Selefi ideoloji, teolojik bir sorundan ibaret değildir. Selefi ideoloji örneğinde görüldüğü üzere teolojinin istismar edilerek terörizmin oluşturulması ve organize edilmesi mümkündür. Selefiliğin ideolojisiyle, teolojisiyle ve terörizmiyle coğrafyamız ve insanlarımız için ciddi bir tehdit oluşturduğu gerçeği konusunda farkındalık oluşturmaya ihtiyaç vardır.