Şekerci Dede
Arabasına konulan bomba patlaması sonucu 24 Ocak 1993 de Ankara’da vefat eden Uğur Mumcu’nun evine Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin taziyelerinde ‘cinayeti çözmenin devletin namus borcu olduğu’ açıklamaları hafızamızda. Lise yıllarımda ‘Sakıncalı Piyade’ si meşhurdu. Tiyatroya da uyarlanan eserini geçtiğimiz yıl Uğur Mumcu Vakfı’ndan diğer kitaplarıyla birlikte sipariş edip bir çırpıda okuduğumda gecikmiş bir okuru olarak suikasta neden kurban seçildiğini de anlamıştım. 27 Ocak’ta soğuk ve yağışlı bir Ankara gününde Türk solu, cenaze törenini örgütsel zekâsıyla kitlesel gösteriye döndürmüş, kortejde seksen öncesinin sloganları “Mahir, Hüseyin, Ulaş, kurtuluşa kadar savaş!” ve “Türkiye laiktir, laik kalacak!” atılırken önlerinden geçtikleri MHP binası taşlanmış katılımcılar eski günlerini yaşamışlardı.
Yaklaşık üç ay sonra 17 Nisan 1993 de Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatıyla ülkede 3
günlük yas ilan edilmiş, sevenleri üzülmüşlerdi. 21 Nisan’da TBMM düzenlenen cenaze merasimi sonrası
namaz için top arabasıyla Kocatepe Camii’ne giderken katılımcılar meclis
Çankaya kapısından çıkar çıkmaz “Allahuekber!”
ve “Müslüman Türkiye” sloganları yeri
göğü inletmişti.
Bayram değil seyran değil hesabı durup dururken neden
aktardığımız merak etmişsinizdir.
Manisa Şehzadeler Belediye başkanı Ömer Faruk Çelik bir vefa örneği olarak Manisa’nın önde gelenlerini
yeni nesillere tanıtmak gayesiyle hazırlanan kitaplara bir yenisini daha
eklemiş bu fakire göndermiş. ‘Manisa’nın
Önde Gidenlerinden Şekerci Hüseyin Dede’ kitabını Halit Develioğlu kaleme almış. Onun tasavvufî hayatından kesitlerle
müntesipleri ile yapılan röportajlar, hakkında söylenenler derlenip
toparlanmış.
Sabrınızı zorlamadan köşemize böylesi mevzuyu taşımamızın izah
edelim.
Tarım
Bakanlığı’na bağlı meslek liseleri öğrencilerinin
sportif açıdan yetişmeleri için futbol, voleybol, masa tenisi ve güreş
dallarında düzenlenen sportif faaliyetlerle okullar arasında olduğu kadar
etkinliklere katılan öğrenciler arasında dostluk ve kardeşliklerin temelleri
atılıyordu. O günlerde ülkemizin farklı
vilayetlerinde eğitimlerine devam eden ziraat ve veteriner sağlık için ara
eleman ihtiyacını karşılayan bu okullarımızda tanıştığımız öğretmen, veteriner
hekim ve ziraat mühendisleriyle dostluklar kurulmuştu.
İşte bu etkinler kapsamında 1993 Mayıs’ında Beydere Ziraat Meslek Lisesi’ne diğer
okullardan gelen öğrenci ve öğretmenlerle misafir olmuştuk. Ev sahibi okulun edebiyat öğretmeni Ali Tulgar ile düşünce dünyamız
örtüştüğünden sıkı fıkıydık. Etkinliklerden
arta kalan zaman diliminde lojmanına gidip ağaç üzerinde imal ettiği mekânda
kitap okurduk. Manisa’da yolumuzu aksakallı Şekerci Hüseyin Dede’nin kulübemsi dükkânına düşürdüğünde destur
alıp elini öpüp karşısına oturmuştum.
Rahmetli Ali Tulgar
“İstediğin soruyu sor, verdiği şekerleri
de itiraz etmeden al ve cebine koy” uyarısı ardından “Hocam, Turgut Özal’ın vefatına ne diyorsun?” sualime Uğur Mumcu’nun öldürülmesi ve ardından
düzenlenen cenaze töreninden bahsederek konuyu açıklamasından cesaretle “Süleyman Demirel ile Turgut Özal’la ilgili
düşünceniz nedir?” in cevabını da almış, Şekerci Hüseyin Dede’nin teneke kutusundan avuçlayıp avucuma
koyduğu kâğıtlı şekerleri Ankara’ya getirerek teberrüken başta aile fertlerimiz
olmak üzere eşe dosta ikram etmiştim.
Senesini hatırlamıyorum ama Hüseyin Dede ile Mescid-i Nebevî’de selamlaşmamız olmuştu. O
günlerde sıcaklığını koruyan suallerimdeki isimler bugün aramızda
olmadıklarından dedemizin hassasiyeti açısından şahitlik ettiğim konuşma
hafızamda önemli yer tutmuştur.
Şehzadeler
Belediyesi’nden gönderilen hacmi küçük ama
muhtevası anlamlı esere göz atınca Manisa’da gönüllere dokunmuş bir Allah
dostunun şekerlerinden yemiş ve nasiplenmiş olduğumuzu bir kere daha
hatırlattıkları için teşekkür ederiz ve’s-selam.