Şehitlerin rahminden doğmak
Doğu Gutau2026 Neresidir? Neyimiz olur?
Beşşar Esad'ın Srebrenitsa'sıu2026
İnsanların daha fazla acı çekmeden ölmek için dua ettiği yerin adıdır, Doğu Gutau2026
Ağlayan çocuklarını ''Cennete gidersek orada yemek yiyeceğiz'' diyerek susturmaya çalışan annelerin yurdudur, Doğu Gutau2026
Hani şu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Gutierres'in ''Yeryüzünde cehennemi yaşıyorlar'' diye tarif ettiği yerden bahsediyorumu2026
Evet, büyüklerin küçükleri avutmak için ''üzülme ölünce hepsi geçecek'' dedikleri ümmetin ötekilerinin yaşama tutunmaya çalıştığı diyaru2026
Bebek ve çocukların açlıktan kaburga kemiklerinin sayılı hale geldiği, ancak çocukların sessizce ölümü beklemekten başka çarelerinin kalmadığı virane şehiru2026
Astana'da "Gerginliği Azaltma Bölgesi"olarak ilan edilen ama altı yıldır ateşkesin hiç sağlanmadığı bir beldeu2026
Son yüz günde 1121 sivilin can verdiği yeru2026 Geceleri bile aralıksız ateşin devam ettiği, yoğun bombardımandan yaralılara ulaşma imkanı bile yoku2026
Yeni üretilen silahların denendiği kirli mi kirli bir savaşu2026
Suriye'de kirli ve kanlı pazarlıklar devam ediyoru2026 Eski, yeni silah sanayinin tüm silahları Suriye'de ki siviller üzerinde deneniyor ve pazarlanıyor.
2013'te yine Doğu Guta'da 1300 sivil Sarin gazı saldırısı ile can vermemiş miydi?
Rejim kimyasal klor gazı, Sarin gazı, varil, vakum, misket, sığınak delici bombalar, havan topları ile dünyanın gözü önünde aralıksız ve acımasızca vururken dünya neyi tartışıyor?
Ölenlerin hangi silahla öldürüldüğünü tartışıyorlaru2026
Diyelim ki, kimyasal, konvansiyonel silahla değil, daha hafif silahlarla öldürdüler değişen ne olacak? Cinayetleri, hafifletici bir neden olarak mı göreceğiz?
Bunca çocuk cesedi ortada iken, hangi silahın kullanıldığı önemli mi?
Bu nasıl bir dünya? Bu nasıl bir vicdan, şayet varsa?!
Biz Müslümanlara da bir tek, Doğu Guta' da daha fazla acı çekmeden ölmek için dua eden Suriyeli kardeşlerimizin dualarına ''amin, demek mi kalıyor?
Doğu Guta' da sadece son on gün içerisinde yoğun bombardıman sonucu hayatını kaybeden sivil sayısı dört yüzü geçtiu2026
Rejim vuruyoru2026 Rusya vuruyoru2026 İran vuruyoru2026
Dün İslam' la bilinen İran, bugün kanla anılıyoru2026 İş birlikçi Arap rejimleri seyrediyoru2026
Kararlar alınıyor ama uyan yoku2026
Uyuyan ümmeti uyaran yoku2026
Suriye' de yaşanan bir iç savaş değil, örtülü bir dünya savaşı yaşanıyoru2026 Bu savaşta kimler yok ki?
Şu ana kadar hayatını kaybetmiş bir milyona yakın insan varu2026 Birkaç milyon yaralıu2026 Yurt dışına çıkabilen sekiz milyon mülteci, buna ilaveten Suriye içinde ölüm makinalarının hedefi olmamak için yer değiştiren yedi milyonluk bir insan kitlesiu2026 Sadece Doğu Guta' da dört yüz bin sivil sığınaklarda mahsuru2026 Aç ve biilaçu2026
Toplumda neredeyse rejimin zulmünden mağdur olmamış, küçük bir azınlık dışında kimse kalmamış durumdau2026
Bu soy kırımı gören kim?
Vahşetin boyutlarını Doğu Guta' lı Ebu Said'den dinliyoruz. Tüylerimiz diken dikenu2026 Başımız önümüze eğiku2026 Yüreğimiz buruku2026 Dinledikçe bitiyoruzu2026 Çağdaş Ashab-ı Uhdud'larla yüzleşiyoruzu2026
Doğu Guta'lı kardeşlerimizin İstanbul'da bir dernekleri var:
Şam Kardeşlik ve Yardımlaşma Derneği (WİFAK)
Guta için çırpınıyorlar ama çığlıklarını duyuramıyorlaru2026 İşte onlardan bir ses:
Suriye'de yedi yıldır devam eden iç savaşta birçok insanın hayata tutunmasına vesile olan doktorlara öncülük eden Dr. Hüsam Adnan'ın Doğu Guta'da yaşanan insanlık dramını dile getiren satırlarıu2026
-Şiddetli çatışmalar, bizleri izlemiş olduğumuz tıbbı uygulamalarımızı değiştirmeye mecbur bırakmıştıu2026
-Kısıtlı sayıdaki ilaç, serum ve kan torbalarını daha dikkatli kullanacaktıku2026 Elimizde sadece on iki kan torbası kalmıştı. Üzerinde görüş birliğine vardığımız katı karar şuydu; kurtulma ümidi zayıf olan ağır yaralıları kendi hallerine bırakmaktı. Bunun nedeni elimizde kalan sınırlı sayıdaki kan torbalarını boşa harcamamak ve yaşaması mümkün olan diğer yaralılara kan kayıplarını telafi etmek için bir fırsat sağlamaktı.
-Bir saat geçmemişti ki karşımızda yaşı on dördü geçmeyen mayın patlaması sonucu yaralanmış bir çocuk bulduk. Yarası çok derin ve ağırdı elimizde kalan kan stoku ile kan torbalarının büyük çoğunluğuna ihtiyacı vardı. Birbirimizin gözlerine baktık ve onu öylece terk etmeye karar verdik. Çünkü kurtulma imkanı çok azdı. Odamıza döndükten sonra bir doktor arkadaş:
- 'Siz de benim düşündüğümü mü düşünüyorsunuz?' şeklinde bir soru sordu ve herkes bir ağızdan;
- Evet, dedi.
Hemen hepimiz ameliyat için indik. Elimizdeki tüm kan torbalarını tükettik. Ancak çocuk ellerimiz arasında şehit oldu.
İşte o gün rıza duygusunu iliklerime kadar hissettim. Kerim olan Allah katında mutlaka bir karşılığının olduğunu yakinen gördüm. Ve inanın bana ertesi sabah günün ilk ışıklarıyla bir kardeşimiz kırk kan torbasıyla odamızın kapısını çaldı.
Emaneti zayi etmediğimiz için ve Allah'ın bize en daraldığımız anlarda bir çıkış yolu göndermesinden dolayı hamdettim.
Yine Dr. Hüsam Adnan kardeşimiz acılarla yoğrulmuş anılarından birini paylaşıyoru2026
Bir gün saldırıya uğrayan Guta'mızın enkazı altında bana bir anne getirdiler. Kadın yedi aylık hamileu2026
Yanında iki küçük çocuğuu2026
Sizi bu çocukların gözlerinde tüm dünyanın ızdırabı birikmiş desem, yeterince tarif edemem.
İlk çocuğun sağ ayağı yok ve kolu kırıku2026
Diğer çocuk bir gözünü kaybetmiş ve göğsüne bir şarapnel saplanmışu2026
Anneleri ise ölüm ile yaşam arasında gelgitler yaşıyoru2026
Şarapnel o incecik bedenin tümünü parçalamış, son nefesine şahit olmamız için elimize gelmişu2026
Yaşamak için mücadele edişini görüyorumu2026
Gözleri yanındaki bu hale gelmiş yavrularına odaklanmışu2026
Babaları onları terk edeli aylar olmuşu2026
Bu aileyi tek bir çarşaf içinde getirdiler banau2026
Sedyelerimiz yok artık, onları yatak olarak kullanıyoruzu2026
Çünkü yatakların hepsi doluu2026
Yalvarıyorum size!
Benim gördüklerimi gözünüzde canlandırınu2026 Sadece bir anlığına bu sahneyi canlandırın ve yırtık pırtık olmuş bu dört canı bir kerede taşıyan bu çarşafıu2026Anneyi karnındaki bebeği ve yanındaki iki çocuğunuu2026
Meslektaşlarımdan biri kulağıma fısıldadı:
-Belki bebeği kurtarabiliriz?
İlk defa, yere oturdum, başım önüme eğildi ve düşündüm:
-Onu kurtaralım mı, yoksa annesiyle birlikte mutlu bir şekilde, bu dünyanın çirkinliğini görmeden gitmesine izin mi verelim?
Bırakayım da annesiyle gitsin!
Hayır! Hayır! Benim vazifem onu kurtarmak!
Etrafıma bir baktım; o annenin parçalanmış yavrularıu2026 Bedenini terk eden ruhuu2026
Uçakların ve patlayan varil bombalarının sesiu2026
Çocukların yürek yakan ağlamalarıu2026
Ve kulağıma fısıldayan arkadaşım:
-Neyi bekliyorsun hadi, çıkarmamız gereken bir hayat var!..
Bir neşterime baktım, bir arkadaşımau2026
-Hangi hayata çıkaracaksın onu?!..
Varil bombalarının, ateşlerin ve hüsranın hayatına mı?
Onu kim emzirecek?
Bezini kim değiştirecek?
Kim sallayacak beşiğini?
Ağlamasını kim duyacak?
Evet, onu terk etmeyen bir Allah var ama ben ve neşterim artık düşünmek ve karar vermekten aciz bir duruma düştüku2026
Arkadaşımın sesi beni bu düşlerimden uyandırdı.
-(Annenin) kalbi durdu!
-Anne ölse bile çocuğu çıkaracağımu2026
Ve hayatımda ilk defa yapamadımu2026 Neşterim beni durdurdu. Onu masaya bıraktım ve sessizce dışarı çıktım, gittim.
Arkadaşım gözyaşları için de, bana şaşkınlıkla bakarak işini tamamladı. Tüm bunlar kısa sürede oldu ama yıllar sürecek bir yara bıraktı içimdeu2026 Mağlubiyet ve acziyetin açtığı bir yarau2026
Daha önce Moğol katliamlarında, engizisyon hikayelerinde veya Firavun kıssalarında okuduklarımı bile tasavvur edemiyorum.
Ey Dünya!...
Ey Dünya liderleriu2026 Krallarıu2026
Sizin bu katliamlara sessiz kalışınız, yüzbinlerce masum sivilin hayatına mal oluyoru2026
Tek suçları ''Şam'da el Guta'' isimli bir belde de yaşıyor olmalarıu2026
Yazıklar olsun!
Sizden Guta'yı kurtarmanızı istemeyeceğimu2026
Bari insanlığınızı kurtarın!
Bilin ki Guta'lı şehit annenin karnından çıkan bu bebek bizim namusumuz ve onurumuzu2026