"Şehitlerimize rahmet, Filistin'e destek ve İsrail'e lanet"
Önce “ilticaî faaliyet”
yapılacak…
Bugün
saat 08.30’da Eminönü Yeni Cami'de sabah namazında buluşulacak.
Toplanma alanları: Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye ve
Taksim camileri…
İstikamet; Galata Köprüsü…
Milli İrade…
İnsan haysiyeti…
Dilsiz varlıkların dilleneceği günler gelmeden insanlık
gayrete gelmeli…
Zulüm karşısında susmamak, “zulme dur” demek için yürümek…
Filistinli çocuğun şehitlik özlemiyle Mehmetçiğin: “Bu yol şehitlik yolu komutanım,
Kızılelma’ya kadar devam.” inancını terörle yaftalayanlara karşı bu
yürüyüş..
Dilinin, dininin davacılarının bir kıyamıdır, bu yürüyüş.
Haydar-ı
Kerrar’ın Bedir’de yürüyüşüdür bu yürüyüş…
Ehl-i zulmün suratına vurulmuş bir silledir bu yürüyüş.
Bu yürüyüş, “Filistin’de
çocuklar büyüyemez.” diyen sabilerin Alperenleştirilmesidir.
Bu yürüyüş, şehitlik yolunun serdarı Mehmetçiğin Hüseyinleşmesidir.
Bu yürüyüş, gelenin keyfi için geçmişine sövenlere, zulmü
alkışlayanlara, teröristlere selam yarışına girenlere, oy için cinayeti rüşvet
olarak kullananlara meydan okumadır.
“Yurtta sulh,
cihanda sulh”u “Yurtta zulüm, cihanda zulüm”e dönüştürdüler.
İstismar etmedikleri, edemeyecekleri hiçbir şey yok; her şeyi
istismar etmekte şeytan, ellerine su
dökemez.
“Yurtta sulh, cihanda sulh”
Sen, en güzel
duyguların katilisin.”
Yurtta sulh”u baskı, yasak, etnikçilik ve ideolojik
çatışmalara aparat yaptı, terör
örgütlerinin sosyolojik temellerini böyle oluşturdu.
“Özgürleştirme” adı altında mankurtlaştırılmış bu sosyoloji Siyonazizmin katliamlarına ya sessiz
kalmakta ya da perdeleyerek zalimi koruyup kollamakta.
İnsan hakları, hukuk, demokrasi ağzında sakız, mazluma tükürük için kullanmakta.
Türkiye’de
Batıcı, Arabistan’da Türkçü…
Cihanda sulhçu
ama Gazze’ye karşı Siyonist İsrailci…
Yurtta Sulhçu;
millete Firavuncu, bütün
darbelerin şakşakçısı, demokrasinin
Neron’u…
15 Temmuz’da milletin üzerine tank sürenlere, bomba atanlara,
milleti katledenlere “hüküm kesinleşmiş
olsa bile” tahliye sözü verir.
“15 Temmuz
tiyatrodur.” diyerek katilleri gizlemeye
çalışıyor.
Terör örgütlerini koruyup kollayıcı zapt edilmez, millet
düşmanı, Amerikancı, Batıcı, emperyalist tetikçi…
“Atatürk’ün
askeriyiz.” naraları atar ama Atatürk’ün askerinin katillerine selam
yollar…
Hukukçu kimliğinde eli baltalı, ya vatanı tehdit eder ya da
tenkil…
“Başörtülüler
Arabistan’a gitsin.” der,
Arabistan’da “Ne mutlu Türk’üm diyene”
pankartları açmaya kalkışır.
Ceddi, İttihat-Terakki
de böyle idi.
Cemal Paşaları,
Arapları “mutlu etmek” için pek çok darağaçları kurmuştu.
Yıllardır milletin çocuklarını ilerici- gerici, sağcı-solcu, laik- anti laik adıyla tasnif etti, birbirine
kırdırdı. Darbelerle milletin mukadderatına ipotek koydu. Milletin seçtiklerini
ya astı ya da zindanlara attı.
“Bir ülke ki gökler boru içinde
Akıl olmazların
zoru içinde” idi.
Baba katili ile baba bir safta
Bir de “geri adam”
boynunda yafta” idi.
Turancılık
büyük suçtu:
“Cihanda sulh”a
aykırıydı.
Tabutluklarda Netanyahu
işkenceleri yaptılar.
Boraltan
Köprüsü, Cihanda Sulh’un utancı oldu.
Komiteler, Konseyler sökün ettiler…
Milleti,
hakimiyetten, mariften, ticaretten, emekten, adliyeden, askeriyeden men
ettiler, Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek.
Kamuya yasaklandı “kamusal alanlar…”
15 Temmuz’da da Boğaziçi
Köprüsü’nde (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) “Yurtta sulh” adına katliam yaptılar.
Yurtta Sulh Konseyi:
Siyonazizmin “Özgürleştirdikleri”…
Cihanda Sulh
Konseyi: Siyonazizm….”
Asırlardır
milletin/ümmetin, mazlumların, canını, malını, mazisini, vatanını, istiklâl ve
istikbâlini talan edenlere karşı bir kıyamdır Gazze… Mehmetçik ise yurt içinde ve dışında bu kıyamın Serdar-ı
Ekberidir.
Tüm masum,
mağdur ve mazlumların sesi, kimsesi olanların buluşma tarihi: Bugün…
İstiklâl
Şairi’nin ifadesiyle:
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar
ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam
aldırma da geç git!, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...”