Şehitler kayıp değil kazançtır
Şubat ayı, şehadet ayı olarak biline gelmiştir haklı olarak. Allah (cc) a verdikleri söze sadık mü’minler yılın her ayı ve gününde elbette şehit olmaya devam etmektedirler. Ancak tarihe mal olmuş birçok önemli şehidin şubat ayı içinde şehit olmaları, şehadet ayına “şehitler ayı” diye haklı bir unvan kazandırmıştır.
Kırk yılı aşkındır bize dost görünen batılıların vekalet ordularıyla
savaşımız var. Yıl boyu şehitler kervanına katılan Mehmetçikler de var ama
şebat ayı daha çok öne çıkmaktadır. Ciğerparelerimiz evlatlarımızın şehadetleri
elbette ağır bir olay. Ancak bilelim ki şehitler, kayıp değil kazançtırlar. Bir
şehidin kanı, binlerce yiğide can olur, heyecan olur, enerji ve sinerji olur.
Evet, her ay da şehadet güzel ama şubatta bir başka güzeldir.
Bizzat İhvan-ı Müslimîn’in kurucusu imam Hasan el Benna, genç yaşta şehit
edildiği gibi, sonrasında bu şehitler kervanına nice binler, on binler, yüz
binler katıldılar… Özellikle Tahrir ve Rabia meydanından sonra bu daha da
belirginleşti. Bu yiğit, fedakâr ve cefakâr Müslümanlar ve ümmetin nice
kahraman evlatları, bir asra yakındır İslam’ın zafer çarkına, şehit kanı,
gözyaşı ve alın teri taşımaktadırlar. İşte Suriye, Irak, Yemen, Filistin, Afrika,
vs. İslam diyarında olanlar… Zaman zaman Avrupa ülkeleri ve ABD de şehit
olanlar… Ve daha niceleri… Bu emektarlar, ahirette alacakları büyük mükâfatın
yanında, bu dünyada da bir zafer mükâfatı hak etmektedirler.
Bir zamanlar İslam ülkelerini istila eden materyalist düşünce taraftarı
yobazlar, yıllarca bunun faturasını İslam’a çıkarmaya çalıştılar. “batı
ülkeleri gibi terakki etmek için “gericilik” olan mistik dini düşüncelerden
sıyrılmalıyız” dediler yıllarca… Şimdi daha net bir şekilde ıslama orta çağ
karanlığı vb. hakaretler yapıyorlar. Artık daha net ortaya çıkıyor ki batı,
kurduğu içli dışlı tezgâhlarla hem İslam âlemini vs. üçüncü dünya ülkelerini!
İliklerine kadar sömürüyorlar hem de bu suçlarını ustaca İslam’ın ve
Müslümanların üzerine atıyorlar. “batı, hem suçlu hem güçlü” boşuna
dememişler: “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” diye.
Ama elhamdülillah artık insanlık uyanıyor, batının bu yalanları eskisi gibi
tutmuyor. Şimdi özelde İslam âleminin, genelde tüm dünyanın mazlum halklarının
kurtuluşu için çalışma zamanı. Her gece gibi bu gecenin de bir şafağı olmalı,
zulüm, işgal, sömürü, katliam kısaca tüm vahşetler son bulmalı. Zalimlerin
defterleri dürülmeli, mazlumların yüzleri gülmeli…
İşte bunun için önce İslam davetçilerinin alın terleri, abid ve zahitlerin
gözyaşları ve şehitlerin pak kanlarına ihtiyaç var. Tarih boyu bu böyle
olmuştur. Zalimler kendiliklerinden mazlumların haklarını teslim etmezler. ”Hak
verilmez alınır” sözü zaten zalimlere karşı söylenmiş bir söz olsa gerek. Tabi davetçi, abid ve şehitler ayrı ayrı kimseler olacak değil. Olması
gereken; Allah (cc) ın dinine hizmet şuurunu kavramış her mü’minin, hizmet
yolunda gereği kadar alın teri döken birer davetçi, gerektiğinde gözyaşı döken
birer zahit ve Allah (cc) yolunda şehadet için sırasını bekleyen birer mücahit
olmalarıdır.
“Hayber Hayber ya yahud!
Ceyşu Muhammed sevfe ya’ud” ey Siyonistler! “Sizin hayatı sevdiğiniz kadar ölümü seven
Muhammedi yiğitlerden korkun” Döktüğünüz bunca kanlardan dolayı korkun,
mazlumların bunca gözyaşı ve feryatlarından dolayı korkun, işgal ettiğiniz ve
kirlettiğiniz mukaddes diyarlardan dolayı korkun.
“Mü’minlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah’a
verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine
getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir.
Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzab. 33/23)
“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan
şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı
ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların
uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa 4/75)
"Cennete giren
hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi
arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar
dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister." (Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109. Riyazus salihin
H. No= 1314)
"Kim Allah'a
gerçekten inanarak ve va'dine gönülden bağlanarak O'nun yolunda cihad etmek
için at beslerse, o atın yediği, içtiği, gübresi ve bevli kıyamet gününde o
kimsenin sevapları arasında olacaktır." (Buhârî, Cihâd 45. Riyazus salihin H. No=1333)
Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke... Muhammed Özkılınç