Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.76
Gram Altın
2965.38
BIST 100
9652.1
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Haziran 2020

Şehit çocuklar

Eren Bülbül üç yıl önce, “Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın!” demişti. Şimdi milyonlar çıktı, hep bir ağızdan, “Eren, iyi ki varsın!” diyor. Şehit Eren Bülbül çocuktu, masumdu, köylüydü, imkânsızlıklara rağmen hayatta kalma mücadelesi veriyordu. Yine de vatanını canından aziz biliyordu. Canını feda etti. Yasin Börü de Eren gibi çocuk yaşta şehit düşmüştü. Kalbimize yazılan destanların sahipleri bu çocukları rahmetle anıyoruz. Unutmayacağız!

“Şimdi hangi kitaplardan/Öğreneceksiniz onu,/Gelmiyorsa bazı şeyler/Çocukluktan geçerek” diyordu Behçet Necatigil, “Küskün Yolcunun Türküsü” isimli şiirinde. Eren ve Yasin’in destanları çocukluklarının içinden geçerek milyonların gönlüne yazılan bir ağıt oldu. Yazgıları benzerdi, tüm fakir çocukların yazgısı gibi. Anadolu’yu mayalayan “hasbîlik” bu çocukların kalbinden neşet ediyordu. Edebiyatımızda, sinemamızda veya diğer sahne sanatlarında milleti temsil eden kahramanlar var edemedik. Oysa kitaplarda yazarak olmuyordu bu. Okumakla da olunmuyor kahraman. Necatigil ’in dediği gibi çocukluktan geçerek olabilirdi. Şimdi şehit çocuklarımızın her biri hakikî kahraman olarak tarihe geçti.

Kemal Özer, “Ağıt” şiirinde “babamdı sakalıydı babamın/bir akşam göle batırdı/çıkmamak üzere bir daha/hepsi de ekmek kokardı/sayısı unutulan parmaklarının” derken de çocukların alnına yazılan fakirliği, kimsesizliği, ayakta kalma cehdini ve alın terini anlatıyordu. Eren ve Yasin’i şehit eden katiller aynı. Bir de asker veya polis olup da vatanı için şehit düşen ve çocukluğunu yaşayamamış fakir gençlerimiz var. Onlar da çocuk denecek yaşlarda idi veya çocuklarını babasız bırakarak şehit olmuşlardı. Nice çocuklarımız var, akşam babasının eve döneceğini uman. Dünya bir yanılgı ve sanrılarla geçen dönence oluyor babasız çocuklara. Kemal Özer, "Ağıt” şiirini şöyle bitiriyordu: “akşam bir attır bütün ülkelerde/serin esmer bir attır/terkisine çocukların bindiği”

Rahim Tarım, Behçet Necatigil’in eserlerindeki çocukları incelediği bir makalesinde, “Necatigil, vatan tehlikedeyse çocukların da birtakım sorumluluklar yüklenebileceğini düşünmektedir.” der ve Dar Çağ’da yer alan “Her Zaman Atatürk” şiirinden bir bölüm verir:

“Değil şehitlerimiz, atalarımız değil,

Bilir küçük çocuklar:

Para pul, sağlık, sevinç

Ana-vatan yorgunsa, bir tehlike karşısında

Değeri olur mu hiç?”

Behçet Necatigil, Eren Bülbül ve Yasin Börü’yü anlatır gibidir. Bu çocuklar, bir tehlike karşısında, dünyalık yükleri sırtlarından atarlar ve canlarını feda etmeye koşarlar. Türkiye’de hep aynı manzara vardır. Şöyle de bir gariplik var: Terörizme bulaşanlar da çocuk ve onlar da fakir. Bunların çoğu köylü veya köyden şehre göçüp de varoşlarda yaşam mücadelesi veren ailelerin çocukları.

Eren Bülbül’ün hayatı, çilesi, yaylalardaki fotoğrafları, annesinin anlattıkları ve o kara lastikler… Küçük yaşta babasız kalışı, ailenin yükünü omuzlayışı, odun taşıyışı… Eren, bir dünyayı sırtına almış da taşıyor gibi. Güneş yanığı yüzü, bedenine büyük gelen yelek ama yüreğine küçük gelen dünya karşısında canını veren Eren’in acı hikâyesini okuyoruz.

Ölünerek vatan kılınan bir coğrafyadayız. Şehit oluyoruz asırladır. Vatan için şehit olmak, alışılagelinmiş bir ölüm gibi de olmamalıdır. Haberlerde son dakika uyarısıyla gündeme düşen nice genç var bu ülkede. Onlar, Türkiye için can veriyor ama Türkiye gündemine sadece son dakika haberleriyle girebiliyor. Anlık bir haberde isimleri geçiyor, bir de devlet töreniyle uğurlanışlarını görüyoruz. Yine hep aynı acı hikâyenin kahramanlarını izliyoruz. Vatan sevdalılarının kaderleri de birbirine ne çok benziyor. Atsız’ın dizelerini okuyoruz sürekli:

“ve...

kahramanlar can verir

yurdu yaşatmak için... "

Şehit çocuklarının göğsüne asılan gencecik fidanlar yürek burkuyor. Bebekler, bir daha dönüşü olmayan yolculuktan habersizce babalarının tabutuna el sallıyor. Ağızlarda, “Vatan sağ olsun!” sözleri; yüreklerde kor gibi yanan evlat, baba, yâr acısı… Ve çocukların yanaklarına süzülen yaşlar… Dua niyetine olsun ve Behçet Necatigil ile söyleyelim son sözü:

“Bütün çocuklar

Yokluk bilmesinler

Et, şeker, süt bulsunlar

Giyimli, tok ve rahat

Gitsinler okullara

Sınıflarını geçsinler”