Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Ekim 2019

Şehirli bir erkeğin güncesi…

Bir varmış bir yokmuş… Zamanlardan birinde, adına modern zamanlar denilen bir dönemde, güzel bir ülkede güzel insanlar yaşarlarmış… Güzel dediğimize aldanıp da her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünmeyin, insanlar güzelmiş de bazen kendi içlerinde çatışmayı pek severlermiş…

İşte bu hikâyemizde, güzel ülkenin yaşantısını anlatabilmek için şehirli bir erkeğin sıradan bir güne başlamasını anlatacağız…

Sabah, telefonunun alarmına uyandı şehirli erkek. Mesaisinin başlamasına bir buçuk saat vardı. Alarmı üç kez ayarladığı için her seferinde üçüncüde kalkmayı tercih ediyordu.

Yataktan çıkar çıkmaz banyoya geçti; tıraşını oldu, duşunu aldı, yatak odasına dönüp şehirli karısının ütüleyip/ütületip astığı kıyafetlerinin önünde durdu. “Bugün ne giysem!” dedi içinden! Sonra kıyafetlerden birini seçti, aynadan yüzüne tuttu sonra diğerini… Nihayet karar kıldığı kıyafetini titizlikle giyindi, pantolonundaki hafif kırışıklık için hayıflandı, derin bir üzüntü duydu, elemden alnı kırıştı! Güne kötü başlamıştı, cık cıkladı!

Kravat seçimi giyimin en zor kısımlarından biriydi. Birkaç tane denedikten sonra parlak, desenli, gösterişli, turkuaz olanda karar kıldı. Tuvalet aynasının önündeki koca şişeli parfümden cömertçe sıktığı parfümün kokusunun genzini yaktığını hissetti, hafiften bir iki öksürdü; rahatlamıştı.

Saçını taramak, hazırlanma safhasının en meşakkatli kısımlarından biri demekti. Kimi zaman omzuna doğru uzattığı dalgalı saçını bu sıralar kısaltmıştı. Koyu kahverengi, kısa saçlarını fırçayla dakikalarca taradı, eliyle bastırarak şekil verdi. Verdiği şekli beğenince organik saç şekillendiricisiyle modeli sabitledi. Derin bir nefes almıştı!

Aynanın önünde arzı endam etti. Bir o yana bir bu yana döndü, her açıdan görüntüsünü kontrol etti. Her şey mükemmel görünüyordu! Tabii aynadan bakarken selama duran göbeğini bunun dışında tutarsa! Hoş, kendini seyrederken göbeğini içeri çekip göğüslerini kabartıyordu! Böylelikle kendisini daha mükemmel görüp tüm gün bu tavana vurmuş özgüvenle daha verimli oluyordu!

Yanaklarına sürdüğü losyonun, küçük kesikten girerek sızlattığını hissetti. Eliyle yumuşak masajlar yaptı, daha iyi hissetmişti.

Daire kapısının kapanma sesiyle kendinden uzaklaşıp eve dönmüştü. Şehirli eşi, okula gidecek iki çocuğu servise teslim etmek için çıkmıştı. Çocukların ne kadar da gürültülü bir hazırlanma süreçleri vardı! Uyanmamak, giyinmemek, bir şeyler yememek için ayak direten sesleri, şehirli eşinin binbir naz niyaz çocuklarını ikna etme çabası değişmeksizin her gün aynı şekilde tekrar ediyordu…

Söylene söylene çocukları uyandırmış, giydirmiş, içirdiği bir bardak süt ile kahvaltısız, aç karna servise götürmüştü! “Ah, zamane şehirli kadınları!” dedi mırıldanarak. Oysa kendi anneleri öyle miydi? Sabah erkenden kalkar, kahvaltıyı hazırlar, kendilerini uyandırırdı. Kahvaltı sofrasına oturur, babalarının yandaki fırından aldığı taptaze ekmekle mis gibi kahvaltıyı afiyetle, diğer kardeşleriyle didişerek, şakalaşarak yerlerdi. Kendi başlarına giyinir, çantalarını kapar, evden koşarak çıkar, yürüyerek okula giderlerdi…

Gerçi şimdiki çocuklar da bir değişikti! Apartman görevlisi serviste kapıya ekmeği bırakmış olurdu ama o ekmek kahvaltıda tüketilmediği için akşam sofrasının azığı olarak bayat bir şekilde karşılarına gelirdi! Bir baba olarak evden kuş sütünü dahi eksik etmiyordu ama çocuklar beğenmez, kadir kıymet bilmez, kadınlar kahvaltı hazırlamaz olmuştu…

Kapının açılıp kapanma sesiyle düşüncelerinden uzaklaştı. Şehirli eşi kapıyı anahtarla açarak içeri girmişti. Telaşlıydı. “Servise zor yetiştirdim çocukları!” dedi. “İşe geç kalacağım!” Üzerinde hala eşofmanı vardı. Şehirli kadın alelacele giyinmek için dolaba seğirtirken şehirli erkek, jilet gibi takımı giyinmiş, mis gibi parfüm kokulu, iddialı saçlarıyla bir kez daha aynadan kendisine baktıktan sonra gurur ve güvenle gülümsedi. İşine gitmek için evden çıkarken aklına yine şehirli kadınların çocuklarına kahvaltı hazırlamadan okula gönderdiği geldi, hayıflandı. Aracına binip gaz pedalına basarken her şeyi unutmuş, keyiflenmişti bile…

Twitter.com/sabihadogann