Şehirlerimiz
BİZİM medeniyetimizde şehir kutsaldır, azizdir. İnsanların bulunduğu, barındığı, yerleştiği mukaddes beldelerdir. Bu yüzden ‘Medine’ kelimesi şehir demektir ve kelimenin kökü ‘medeniyet’ten gelmektedir. Biz şehre medeniyetin simgesi gözüyle bakmışız. Şehirlere özge sevdamız bundandır. Şehirler için ne güzel türküler yakılmış biliriz. Ne hikmet yüklü menkıbeler anlatılagelmiş duyarız. Ne esrarengiz hikâyeler yakıştırılmıştır tanığız. Edebiyatımızdan şehirleri çıkarırsanız çok eksilir, kavruk kalır. Âdeta edebiyat, ruhsuz bir bedene yani cesede döner. Kadim şiirimizde ‘ol şar’a varmak’ bir bakıma vuslata ermektir, özlenene ulaşmaktır. Yahya Kemal’in Üsküp dâüssılası ne güzeldir. Ya Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’i... Özkan Yalçın Yedinci Şehir’den bahsederken Amasya’nın iç güzelliklerini bize fısıldamıyor mu?
Şehir ve Kültür
Mitat Enç, Uzun Çarşının Uluları’nda Gaziantep’i görmeyenlere bile sevdirir, hatta özletir. Ülkemizde şehir irfanını yaşatan bir dergi yayımlanıyor yıllardır. Adı Şehir ve Kültür. Âdeta bütün hayatını bu dergiye hasreden Mehmet Kâmil Berse, şehre dair söyleyecek sözü olanların kalemlerini harekete geçiriyor ve onların kıymetli yazılarını bu mecmuada neşrediyor. Kendisi de İstanbul’a dâir yazıyor. Doğma büyüme Fatihlidir. Bu mensubiyet, kutluca yüreğindedir.
İstanbul’u kimler neler yazmadı ki? Süheyl Ünver’den Reşat Ekrem Koçu’ya, Abdülhak Şinasi Hisar’dan Ziya Osman Saba’ya... Bir çok tarihçi, kültür adamı, sanatkâr, şair ve yazar İstanbul sevdasını harflere aktardı, nakışlara yansıttı ve bu kutlu, müjdelenmiş şehre medhiyeler düzdü.
Rami’de yeni kütüphane
Haberini büyük bir müjde hâlinde aldığımız, hazırlanıp hizmete girmesini sabırsızlıkla beklediğimiz Rami’deki İstanbul Kütüphanesi’ni heyecanla gözlüyoruz. İnanıyorum ki bu muhteşem kütüphanenin en zengin bölümlerinden birisi de ‘İstanbul Kitaplığı’ olacaktır. Aslında her şehirde, o muhitin özel bir kütüphanesi olmalı. O şehir hakkında yazılan eserler, hazırlanan tezler, kaleme alınan makaleler, çekilen fotoğraflar, bestelenmiş şarkılar, yakılmış türküler, çıkarılmış mahalli dergi ve gazeteler bir araya getirilmeli. Ve siz o şehre gidip o kütüphaneyi ziyaret ettiğinizde ummanca bilgilerle donanmalısınız. Elbette bu, genel kütüphanenin dışında bir ihtisas kütüphanesi olmalıdır. O şehir hakkında araştırma yapanlar, aradıklarına ulaşabilmeli, çalışmalarına kaynak bulabilmeli. Meselâ o şehrin tarihi, efsaneleri, masalları, türküleri, meşhur adamları, ozanları, meczupları, kahramanları, yazarları, âlimleri, hocaları velhâsıl-ı kelâm iz bırakmış bütün şahsiyetleri ve kültürel birikim o kütüphanede bir araya getirilmelidir. Büyük medeniyetlerin ulu kütüphane ve müzeleri olur.
Bu konuda Mehmet Kâmil Berse’nin yanısıra Kâmil Uğurlu’nun da çok değerli araştırmaları, çalışmaları, eserleri vardır. Şair Uğurlu, daha önce kaleme aldığı Karaman Şehrengizi ile Konya Şehrengizi kitaplarına iki güzel eser daha kattı: Kahramanmaraş Şehrengizi ve Eskişehir Şehrengizi...
Enderun Sohbetleri’nde bugün
Yazarlığının yanısıra çok iyi bir şair olan ve şiirlerini her ay Şehir ve Kültür dergisinde zevkle okuduğumuz Kâmil Uğurlu, şehirlerimizi anlattığı bu eserlerine âdeta ruhunu katıyor. Okuma şöleni bittiğinde bu şehirlerin tarihini çok iyi öğreniyoruz. Karayolları ve demiryolları ne zaman faaliyete geçmiş? Şehirlerin sembol şahsiyetleri kimlerdir? Çarşıları, pazarları nasıldır? Esnafın hâli nicedir? Halkın moral değerleri, inanç dünyası ne merkezdedir? Camileri, türbeleri, mezarlıkları, sebilleri, medreseleri ve bütünüyle muhteşem tarihimiz bazen bir minyatürde dile gelmekte, bazen bir resme konu olmakta ama muhakkak ki yazar bizi ecdadımızla irtibatlandırmaktadır. Şiirli üslup ile kaleme alınan bu eserleri okuduğumuzda, bir bakıma mükemmel bir tarih, ilim, irfan ve edebiyat yolculuğuna çıkmış bulunuyoruz. Esnafı tanırken hamamlarını da öğreniyoruz. Köprülerinin üstünden geçerken, soğuk suların aktığı çeşmelere de kanıyoruz. Tekkeler ve dergâhlar ruhumuzu ısıtıyor, şehrin meşhur yemekleriyle doyuyoruz. Bu şehirler hakkında daha önce yazmış olanlar vefa hissiyle hatırlanıyor, eserlerinden bahsediliyor. Kısacası anlatılan şehirlere ‘efradını câmi ağyârını mâni” bir şekilde nüfuz ediyorsunuz. Keşke Kâmil Uğurlu Bey, diğer 77 şehrimizi de gezip dolaşsa, oturup bunları da yazsa. Ve bize memleketimizi sayfa sayfa, kelime kelime anlatsa. Okuyuculara müjdem şudur: İsimleriyle müsemma Kâmil Beyler, inşallah bugün Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde ‘Şehirler ve Şehrengizler’i anlatacak. Bu fırsat kaçırılmamalı.