Şehir ve İrfan
Şehirler evlerimiz, sığınağımız ve kalbimizin attığı geniş
konaklarımızdır. Son yangınlarda şehirlerimizin, ilçelerimizin, köylerimizin
kıymetini daha iyi anladık. O alevler ciğerimizi yakıp kül etti, içimizde ebedî
bir kor bıraktı. Vefat eden vatandaşlarımıza, yanan can dostlarımıza ve bütün ağaçlarımıza
kahrolduk. Hüznümüz çabuk geçer inşallah. Ümidim o ki, kökleri toprağın altında
olan ormanlarımız yeniden neşvü nema bulacak ve biz ‘yeşil vatan’ımıza yeniden
kavuşacağız. Gazetemizin pazartesi günü bir müjde gibi manşetten verdiği “Orman
Yok Olmaz” haberi, içimizdeki ateşi kısmen söndürdü. Teselli bulduk. Bu güzel
haberi için Özlem Doğan kardeşimize çok teşekkür ediyorum.
Her şehrin manevi değerleri vardır. Bizi besleyen kültürel
kıymetlerimiz: Âlimler, şairler, sanatkârlar… Edebî verimlerimiz: İlahilerimiz,
türkülerimiz, şarkılarımız, ninnilerimiz, masallarımız, deyimlerimiz,
atasözlerimiz… Kültür elçileri, bunları korumak, ortaya çıkarmak ve yaymakla mükelleftir.
Şükürler olsun ki böyle bir şuur uyanıyor. Yeni şehir kitapları yazılıyor. Eli
kalem tutanlar bu hizmeti severek yapıyor. Bugünlerde aziz kardeşim Sedat
Akay’ın, benim de yetişip büyüdüğüm şehri anlattığı iki eseri elime ulaştı: Belgelerle Siirt’in Manevi Dinamikleri Âlimleri
ve Eserleri. Ve Siirtli Halil Hulki
Efendi ve Muktetafu’l-ezhar fi Nazmi İzhari’l Esrar-Edebî Zevk.
Ulema yurdu Siirt’i karış karış gezen ve eserlerinde
bahsettiği âlimler hakkında malumat toplayan yazar, nisyana terkedilen
değerlerimizin peşine bir define avcısı gibi düşmüş. Kadim şehrin köklü
üniversiteleri olan medreseleri araştıran, burada verilen dersleri inceleyen ve
hocalarının hayatları ve eserlerini kaleme alan Sedat’ın eserlerinden çok
şeyler öğreniyoruz. Mesela medreselerde sadece kadı, müderris, müftü ve imam
yetiştirilmediğini aynı zamanda devletin ihtiyaç duyduğu her sınıf insanın eğitildiğini…
Ayrıca fıkıh, tefsir, hadis, akaid, kelam gibi dinî ilimlerin yanı sıra mantık,
felsefe, kozmoğrafya, hendese, cebir, astronomi, tıp gibi alet ilimlerinin de
ders olarak görüldüğünü… Kubbeler altında verilen dersleri, okutulan ilimleri,
yapılan sohbetleri öğreniyoruz. Bu mekânlarda yetişenlerin memleketin imarına,
ihyasına ve inşasına nasıl mühim katkılarda bulunduğunu görüyoruz. Medrese ve
ulema geleneğinin zamanla zayıflamasının neticesinde bazı yozlaşmaların ortaya
çıktığını hatırlatan yazar, medeniyetimizin zeminini oluşturan ilim yuvalarının
tarih boyunca üstlendikleri misyonu unutmamamız gerektiğini hepimize
hatırlatıyor.
Eserde bahsedilen isimler: Molla Halil es-Siirdî, El-Hac Muhammed
bin Seyyid Abdulvehhab El-Hüseynî, Molla Mustafa bin Molla Halil es-Siirdî,
Molla Ömer el Âmir bin Molla Abdullah, Şeyh Muhammed el-Hazin El-firsafi,
Seyyid İbrahim bin Seyyid Mahmud El Hatîb Fethullah Hasbî, Hacı Abdülferit
Hasbî El-Hüseynî, Molla Hüseyin bin Molla Mustafa, Molla Hasan Fehmî, Şeyh
Hattap, Molla Yusuf Hayalî, Molla Hamid bin Mustafa bin Molla Halil es-Siirdî,
Şeyh Abdülhkahhar Zokaydî, Halil Hulki Aydın, Cemil Aydın, Şeyh Şerafeddin
el-Fersafî, Şeyh Süleyman el-Halidî, Şeyh Mahmud Zokaydî, Ömer Niyazi Atalay,
Salih Safi Atalay, Şeyh Celaleddin Kardeş Efendi, M. Cevat Durceylan.
Bir ansiklopediyi dolduracak ilim, ahlak ve fazilet abidelerinin
hayatları, hocaları, talebeleri, eserleri tek tek belgeler eşliğinde anlatılıyor.
Nesilleri aydınlatacak olan bu eser, bir başlangıç. Bence Sedat Akay, metinde adı
geçen her şahsiyet için ayrı bir kitap yazmalı. Bunlar üniversitenin, valiliğin
ve belediyenin desteğiyle neşredildikten sonra yeni nesillere okutulmalı.
İkinci eserde de, düşünce semamızın parlak yıldızı anlatılıyor: Halil Hulki Efendi. İtiraf edeyim ki ben
bu isimlerin bir kısmını yeni duydum. Akay, herkese gördüğü hazineyi işaret
ediyor. Şehirler, hayırlı evlatlarıyla ayakta durur ve gelecek nesillere köklü
biçimde intikal eder. Ben Siirt Valiliği ve Siirt Üniversitesi Rektörlüğü’nün emeğe
sahip çıkacağına inanıyorum. Çalışmalara Tillo’daki mutasavvıf âlimlerin hayatları
ve menkıbeleri de eklenmeli, yaşayan tanıkların hatıra ve intibaları da… Sedat
Akay, hayalini 20 sene önce kurduğum, ardından teşebbüse geçtiğim bir projeyi mütevazı
imkânlarla gerçeğe dönüştürdü ve kitapları yayımladı. Onun açtığı geniş caddede
yürünmeli. Bilhassa ilimizde ve Türkiye’nin birçok şehrinde yaşayan Siirtliler,
bu eserleri alıp okumalı ve çocuklarına millî mefahirimizi anlatmalılar. Yerli
ve millî olmak işte budur. Eline, yüreğine, gönlüne sağlık Sedat Akay! Seni
canü gönülden kutluyorum. Kalemin ışıltılı, yolun aydınlık, hizmetin daim,
ömrün bereketli olsun.